Anayasa Mahkemesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu’nun , “Siyasi Parti Liderinin Dile Getirdiği İddialardan Dolayı Tazminat Ödemeye Mahkûm Edilmesi”yle ilgili iki başvurudan birini reddetti, diğerinde tazminata hükmetti.
Kılıçdaoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, partisinin grup toplantılarında, bazı basın açıklamalarında ve televizyon programlarında Kayseri Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bazı iddialarını kamuoyuyla paylaşmıştı. Bu iddialara karşı, olayların yaşandığı tarihteki Belediye Başkanı tarafından açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesi başvurucu aleyhine manevi tazminata hükmetti. Karar Yargıtay tarafından onandı. Kılıçdaroğlu’nun onama kararına karşı yaptığı karar düzeltme başvurusu da reddedilince konu AYM’ye götürüldü.
Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
AYM, bireysel başvuruların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Anayasa mahkemesi aynı konuşmalar sonrasında Kayseri Belediye Basın Yayın Müşaviri, Ulaşım Daire Başkanı, iki genel sekreter yardımcısı, Özel Kalem görevlisi ve iki belediye çalışanınca açılan- yedi davada Asliye Hukuk Mahkemeleri, başvurucunun belirtilen yedi farklı kişiye toplam 25 bin 500 TL tazminat ödemesine hükmetmesiyle ilgili kararında ise, Kılıçdaroğlu’na 20 bin TL tazminat ödenmesine ve davanın yeniden görülmesine hükmetti.
Kamu görevlilerinin gördükleri işlev nedeniyle kendilerine yönelik eleştirilere diğer vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğine vurgu yapılan kararda, “Somut olayda, başvurucunun iddia ettiği konular kamusal çıkarlarla ilgilidir. Kamusal hizmetler sunan bir belediyenin görevlilerinin adının karıştığı soruşturmaların bir siyasi parti lideri olan başvurucunun sıkı ve yakın denetimi altında olması tabiidir” dendi.
Siyaset adamlarının kullandıkları bazı sözlerin açıkça polemik çıkarmaya, şiddetli tepkiler yaratmaya ve taraftarlarını konsolide etmeye yönelik siyaset üsluplarının bir parçası olarak kabul edilebileceğine dikkat çekilen kararda, derece mahkemelerinin olgusal bir temele sahip olmadığı takdirde aşırı olarak nitelendirilebilecek ifadeler, olayın koşulları gözetilmeksizin değerlendirme konusu yapıldığı belirtildi. Mahkemelerin, bu sözlerle konuşmadaki diğer açıklamalar arasındaki bağlantıları gözardı ettiğinin belirtildiği kararda şu değerlendirmeler yer aldı:
“Başvurucunun ifadelerinin negatif bir anlam içermesi temel olarak seçmenlerinin menfaatlerini savunduğu ve kamusal yararı yüksek bir meseleyi ele aldığı olgusunu ortadan kaldırmamaktadır. Bu sebeplerle başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin toplumsal bir ihtiyacı karşıladığının ikna edici bir şekilde, ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bilhassa siyasetçilerin ifade özgürlüğüne yönelik herhangi bir müdahalenin bu özgürlüğün kullanımı üzerinde caydırıcı etki oluşturabileceği gerçeği gözetildiğinde bazı davacılara önemsiz miktarlarda tazminata hükmedilmiş olması başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik müdahaleyi haklı gösteremez.
Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı ve orantılı da olmadığı; bu sebeplerle de demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir.
İhlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için ihlal tespitiyle ve yeniden yargılama suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya manevi tazminat da ödenmesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ve başvurucuya net 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.”