Devletin eril ideolojisi, bir yandan şiddetin gerçek nedenleri yerine sözde nedenleri ikame etme eğilimi sergilerken, bir yandan da aileye içkin muhafazayı sağlamlaştırmayı hedefleyen gerçek dışı önlemlerle aslında eril barbarlığı çözmeyi değil, sürdürmeyi talep etmektedir. Bu nedenledir ki devlet kadın katliamlarındaki payını çözülen ailelere, alkole, kısa eteklere, dekoltelere, kürtaja, kız ve oğlan çocukların yan yana durmasına havale ederek saklamaya çalışır. Eril ideolojisiyle cinselliğin ve aşkın, tahakkümün ve korkunun araçlarına dönüştürülmesinde ise bir beis görmez.
Bu ülke, devlet erkiyle işlenen cinayetlere aşinadır zaten ama yetmez. İstenen idamlarla devletin infazlarının sorgulanamaz kılınmasıdır. Bugün devletin eliyle, diliyle, erkiyle kurduğu eril barbarlık, önce sistemi olumlayan, doğrulayan failler yaratır, sonra da bu amaçlı yaratım sürecini örtbas etmek için yine aynı dille, aynı elle ölümler talep eder. Amaç mağdurların mağduriyetinin ortadan kaldırılması değildir zaten. Görünmeyen düşmanın ideolojisiyle mağdur ettiği, göz önündeki faillerden devlet eliyle intikam alınmasıdır. Kadın katliamları üzerinden idamı dillendirmek, kadınları devletin ‘ata’ erkini gösterme fırsatı için araçsallaştırmaktır.
Özgecan’ın katledilmesinin ardından bir kez daha ortaya çıktığı üzere devlet eli ve ağzıyla üretilen eril ideoloji kadınları vurmaya devam etmektedir. Devletin patriarkal ideolojisinin kadınlar için arzu ettiği ‘kutsal kapatılmışlık’ içinde şiddet üretilmektedir. Bu üretim içinde cinsel şiddet, kadının yapıp etmeleriyle ilişkilendirilerek kadını, aile muhafazasına ve yine bir eril iktidar alanının sözde korumasına muhtaç kılmaya çalışmaktadır.
Kadına yönelik şiddetle mücadele, muhafazakar politikalarla değil feminist mücadele araçlarıyla çözülebilir. Hükümet yetkilileri bir yandan söylem politikaları haline getirdikleri nefretin odağına kadınları koymaktan çekinmemekte, diğer yandan kadına yönelik şiddetle mücadele sürecinde kadın örgütlerini saf dışı bırakarak samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır.
Kadına yönelik şiddet Özgecan özelinde gerçekleşen kişisel ve münferit bir olay değil, toplumsal ve sistematik olarak yeniden üretilen ve uygulanan erkek şiddetidir ve bu şiddetten hiç birimiz azade değiliz. Kadın olmak tek başına katliam öznesi olmak için yeterliyken, ölü kadınları bile ayrıştıran bir dil kullanılmakta tereddüt edilmemektedir.
Biz İİBF Kadın Platformu olarak sadece şiddeti yeniden üreten politika ve söylemleri ret ve deşifre edeceğiz.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
KADIN PLATFORMU