Barış İçin Akademisyenler’in iki gündür tartışılan bildirisi üzerine, imzacılara Diyarbakır’dan mektup geldi. Mektubu, her türlü saldırıyla karşılaşacağı bugünden anlaşılan akademisyenlerin dikkatine sunuyoruz:
“Sevgili Hocalarımız,
Diyarbakır’da 3 gündür kadınların hele hele annelerin, öğrencilerin, insanların ağzında isimleriniz.
Biz bu havan topu sesleri arasında, sokakta ve buzlukta bekleyen cesetler çölünde biraz da korkarak “yapayalnız değilsiniz aslında” diyorduk onlara. Bizi haklı çıkardınız.
Bu ülkede bir çağrıya imza atmak hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.
Hiç şüpheniz olmasın, çocuklarımız da okuyacaklar yıllar sonra bu listeyi. Adlarınız birer barış tohumu oldu artık.
Avlanan çocukları gördükçe evdeki sağ salim evlatlarımızı sevemez olmuştuk neredeyse. Tam nasırlaşırken yakaladınız yüreklerimizi.
Burada sadece insan kıyımı yok; sabaha kadar süren bombalamalarla ölmeyenlere de had bildiriyorlar. Suruç ve Ankara’da yol verdikleri kıyımın mesajı
Batı’ya “karışmayın, konuşmayın, el uzatmayın onlara” idi. Biz istedikleri oldu sandık; ne güzel yanılmışız!
Yine çok kızdılar, bir cadı avı daha başlatıyor yeni-ittihatçılar; kimleri pişman kimleri ibretlik yapacaklarını seçiyorlar.
Yazdıklarınızı okuyarak aklımızı, adlarınızı o listede okuyarak yüreğimizi besliyoruz bunu bilin.
Sizlerin öğrencisi, okuyucusu, dostu, çocukluk arkadaşı, kardeşi olduğumuza şükrediyoruz.
Adlarınızı sımsıkı aklımızda tutuyoruz çünkü adlarınız onur.”