Anayasa Mahkemesi, kolluk görevlilerinin güç kullanımına ilişkin etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine karar verdi. Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan karara ilişkin Anayasa Mahkemesi İnternet sitesinden yapılan duyuruda, kolluk kuvvetlerinin söz konusu müdahalesi sonrası yaşananların Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlali olduğuna hükmetti.
23.10.2007 tarihinde Çukurova Üniversitesi’nde ülkücü bir grup tarafından başlatılan eylemin saldırıya dönüşmesi sonrasında eylemlere katılmayan bir öğrencinin polis tarafından atılan bir plastik mermiyle yaralanmasına ilişkin yapılan başvuruda, Anayasa Mahkemesi başvurucuya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Olaylar sırasında kolluk görevlilerinin boyalı plastik top atan silah da kullandığına dikkat çekilen kararda, aralarında başvurucunun da bulunduğu dört öğrencinin bu silahın kullanılması nedeniyle yaralandığı hatırlatıldı.
AYM duyurusunda olayların gelişimi şöyle özetlendi:
“Cumhuriyet Başsavcılığı olay hakkında soruşturma başlatmış, kolluk görevlileri ve yaralanan öğrencilerin ifadelerini almıştır.
Başvurucu, dersliğine gitmek üzere yolda yürürken binaya yaklaşan bir kalabalık gördüğünü, etrafında koşuşturma yaşanınca yanındaki arkadaşı ile birlikte hareketsiz kaldığını, bu esnada sol gözüne bir şeyin çarptığını, yüzündeki boyayı arkadaşının temizlediğini, gözünde şişme ve kızarıklık oluştuğunu, bir arkadaşının aracıyla hastaneye gittiğini beyan etmiştir.
Üniversite hastanesince düzenlenen raporda; başvurucunun sol gözündeki yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği ve lezyonun işlev kaybına neden olup olmadığının tedavinin tamamlanmasından sonra değerlendirilebileceği belirtilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek surette yaralandıkları ve olay nedeniyle şikâyetçi olmamaları dolayısıyla kimlikleri tespit edilemeyen failler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına hükmetmiş, başvurucuya yönelik eylem yönünden daimî arama kararı vermiştir.
Anılan kararla Emniyet Müdürlüğünden, zamanaşımı süresi doluncaya kadar fail/faillerin aranmaya devam edilmesi ve araştırma neticesinin belirli zamanlarla bildirilmesi istenmiştir. Faillerin tespit edilemediği yönünde zaman zaman düzenlenen kolluk tutanakları Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığı Emniyet Müdürlüğüne bir müzekkere yazmış ve olay tarihinde plastik mermi atan silah verilen polis memurlarının açık kimlik bilgileri ile görev yerlerinin bildirilmesini istemiştir.
Emniyet Müdürlüğü, olaya farklı şubelerden yaklaşık bin beş yüz kolluk görevlisi tarafından müdahale edildiğini, olay hakkında düzenlenen tutanağın bütün görevlilerce imzalanmadığını belirterek tutanakta imzası bulunan görevlilerin kimlik bilgileri ile görev yerlerini Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmiş, Başsavcılık ek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
Başvurucu, karara itiraz etmiş, Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kabul edip ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu işledikleri iddiasıyla bazı kolluk görevlileri hakkında ceza mahkemesi nezdinde kamu davası açmıştır.
Ceza Mahkemesi suçun işlendiğinin sabit olmadığı gerekçesiyle sanıkların beraatına karar vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşmiştir. Ceza Mahkemesinin gerçek fail/faillerin tespiti için suç duyurusunda bulunması üzerine yeni bir soruşturma başlatan Cumhuriyet Başsavcılığı, faillerin tespiti ve yakalanmaları amacıyla araştırmalara zamanaşımı süresi doluncaya kadar devam edilmesi için zamanaşımına kadar arama kararı vermiştir.”
AYM değerlendirmesinde başvurucunun adil yargılanma hakkı ile bağlantı kurularak ileri sürdüğü iddiaların Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı kapsamında değerlendirildiği belirtildi.
Kararda, Anayasa Mahkemesi’nin, daha önce verdiği kararlarda, bir soruşturma açılmayacağı, soruşturmada ilerleme olmadığı, etkili bir ceza soruşturması yapılmadığı ve ileride de böyle bir soruşturmanın yürütüleceği konusunda en ufak gerçekçi bir şans olmadığı anlaşıldığı andan itibaren, bireysel başvuruların kabul edilebileceğine hükmettiğine vurgu yapılarak, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağına ilişkin şikâyetlerin devletin negatif ve pozitif yükümlülüğüne bağlı olarak maddi ve usule ilişkin boyutlar bakımından ayrı ayrı ele alındığı belirtildi.
AYM kararının bazı bölümleri şöyle:
“-Toplumsal olaylara müdahale sırasında kolluk görevlilerinin kontrollü hareket etmesi ve müdahaleyi gerektiren durumu yaratan kişiler dışındakilerin müdahaleden etkilenmemesi için gerekli tedbirleri alması beklenir. Doğrudan silah kullanımı sonucu meydana gelen olaylarda güç kullanımının Anayasa’nın 17. maddesine göre başka bir çarenin kalmadığı zorunlu bir durumda ve ölçülü bir şekilde gerçekleştiğinin soruşturma makamlarınca resen ortaya konulması gerekmektedir.
-Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma, müdahale sırasında boyalı plastik top atan silah kullanan kolluk görevlilerinin bu konuda bir eğitim almış olup olmadığı, operasyonun planlama ve kontrolü kapsamında alınan tedbirlerin ve bu silahların keyfî ve aşırı kullanımına engel olacak ve kişiyi istenmeyen kazalara karşı koruyacak güvenceler içerip içermediği hususunda bir değerlendirme yapılmasına imkân vermemektedir.
-Olay sırasında bir koşuşturma yaşandığı anlaşılmakta ise de bu kargaşa ortamı, kolluk görevlilerinin kontrollü hareket etme ve müdahaleyi gerektiren duruma yol açan kişiler dışındakilerin etkilenmemesi için gerekli tedbirleri alma yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır.
-Sonuç olarak kolluk görevlilerinin başvurucunun müdahaleden etkilenmemesi için gerekli tedbirleri almadığı ve olaya müdahaleleri sırasında kontrolsüz bir şekilde, hedef gözetmeden boyalı plastik top atan silahı kullanarak başvurucunun yaralanmasına sebep olduğu kanaatine varılmıştır.
-Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.
-Başvuru konusu olayda, hangi sivil giyimli polislere boyalı plastik top atan silah verildiği, hangi sivil giyimli polis memurlarının bu silahı almak için sertifika aldığı hususlarının tespiti, başvurucunun yanında olan kişinin belirlenerek ifadesinin alınması ve tespit edilen kolluk görevlilerinin teşhis ettirilmesi suretiyle failin tespiti mümkün iken Cumhuriyet Başsavcılığı daimî arama kararı vermiştir.
-Başsavcılık, failin tespiti için zaman zaman düzenlenen kolluk tutanaklarını soruşturma evrakı arasına almak dışında herhangi bir işlem yapmamıştır. Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucu açılan kamu davası, fail tespit edilmeden açıldığı için beraat kararıyla sonuçlanmıştır. Ceza Mahkemesinin gerçek fail/faillerin tespiti için yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada da daimî arama kararı verilmiş ancak aradan geçen on yılı aşkın süreye rağmen soruşturma sonuçlandırılamamıştır.
-Sonuç olarak soruşturmanın makul özen ve süratle yürütüldüğünü, olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin toplandığını söylemek mümkün değildir.”