Anayasa Mahkemesi tutukluluk incelemesinin hâkim/mahkeme önünde yapılmadığı gerekçesiyle açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, İbrahim Soylu (B. No: 2015/14648) başvurusunda Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan Soylu, Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla tutuklanmıştı. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, mala zarar verme, terör örgütü propagandası yapma ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etme suçlarından kamu davası açılmıştı. Dava, Ağır Ceza Mahkemesinde başlamış, başvurucu ilk duruşmada tahliye edilmiştir.
Başvurucu, makul sürede hâkim huzuruna çıkarılmamış olması nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine dayanarak tazminat davası açtı ancak Ağır Ceza Mahkemesi tutuklamaya konu davanın derdest olması nedeniyle tazminat davasının reddine karar verdi. Başvurucunun temyizi üzerine karar Yargıtay tarafından onandı.
Başvurucu, tutuklandıktan on üç ay sonra mahkeme huzuruna çıkarıldığını belirterek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi kararında şu ifadeler yer aldı:
“Anayasa’nın 19. maddesinden kaynaklanan temel güvencelerden biri de tutukluluğa karşı itirazın hâkim önünde yapılan duruşmalarda etkin olarak incelenmesi hakkıdır. Hürriyetinden yoksun bırakılan kimsenin bu duruma ilişkin şikâyetlerini, tutuklanmasına dayanak olan delillere yönelik iddialarını, görüş ve değerlendirmelere karşı beyanlarını hâkim/mahkeme önünde sözlü olarak dile getirebilme imkânına sahip olması tutukluluğa itirazını çok daha etkili bir şekilde yapmasını sağlayacaktır.”
“Anayasa Mahkemesi, tutukluluk durumumun yedi ay boyunca duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden incelendiği bir başvuruda Anayasa’nın 19. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.”
“Somut olayda başvurucu tutuklandıktan yaklaşık bir yıl sonra mahkeme/hâkim karşısına çıkarılmıştır. Başvurucunun mahkeme/hâkim huzuruna çıkarılmama nedeniyle açtığı tazminat davası ilk derece mahkemesince reddedilmiştir. Yargıtay ise tutuklamaya konu davada müşteki sayısının fazla olmasının sürenin uzamasına etkisinin olacağını belirterek başvurucunun iddiasını kabul etmemiştir.”
“Yargıtay tarafından belirtilen gerekçeler tutukluluğun uzun sürmesi bakımından yeterli görülebilirse de tutuklu bir kişinin bir yılı aşkın süre boyunca mahkeme/hâkim huzuruna çıkarılmadan tutukluluğun devam ettirilmesi iddiası yönünden yeterli görülemez. Davanın karmaşıklığı, sanık ve müşteki sayısının fazla olması, bu kadar uzun süre mahkeme/hâkim huzuruna çıkarılmamanın haklı gerekçesi olarak kabul edilemez.”
“Bu nedenlerle başvurucunun isnat edilen suç kapsamında tutukluluk durumunun duruşmasız olarak incelenmesi ve yaklaşık on üç ay boyunca bu şekilde devam eden bir usule göre özgürlüğünden yoksun bırakılması başvurucuya yeterli güvencelerin sağlanmaması sonucunu doğurmuştur.”
“Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.”
Resmi Gazete’de yayımlanan karar için: 20190226-7