Anayasa Mahkemesi 7102 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un dava konusu maddelerinin tamamının iptaline ilişkin verdiği ret kararının gerekçesini açıkladı.
Aynı binada oturanların farklı sandık bölgelerine kaydedilmeleri, seçim güvenliği nedeniyle sandıkların başka seçim bölgelerine taşınması ve sandık kurulu mührü olmayan zarf ve oy pusulalarının geçerli sayılmasına ilişkin kurarları Anayasa’ya aykırı bulmayan Anayasa Mahkemesi, söz konusu maddelerin tartışıldığı dönemde iktidarın söylediklerini gerekçeli kararında tekrarladı.
İptali istenen ancak reddedilen maddelerle ilgili AYM’nin ret gerekçeleri şöyle:
Aynı Binada Oturanların Farklı Sandık Bölgelerine Kaydedilmelerine İlişkin Kural
Anayasa’nın 67. maddesinde vatandaşların, seçme ve seçilme hakkına sahip oldukları hükme bağlanırken “kanunda gösterilen şartlara uygun olarak” denilmek suretiyle bu hakların kullanılmasının kimi koşullara ve düzenlemelere bağlı kılınabileceği belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca yapılacak kanuni düzenlemelerde, Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini belirleyen 13. maddesine uyulması gerektiği tabiidir.
Dava konusu kural, aynı binada oturan seçmenlerin farklı sandık bölgelerine kaydedilmeleri konusunda takdir yetkisi tanımaktadır. Ancak bu takdir yetkisinin kullanımı yine kural uyarınca iki şarta bağlanmış durumdadır. Buna göre aynı binada oturan seçmenler farklı sandık bölgelerine kaydedilse bile hane bütünlüğü korunacak ve bu farklı sandık bölgesi aynı seçim bölgesi içinde olacaktır.
6216 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre her muhtarlığın bir seçim bölgesi olduğu ve aynı hanede bulunanların aynı sandık bölgesine kaydedilecekleri gözetildiğinde aynı binada oturan seçmenlerin aynı muhtarlıktaki farklı bir sandık bölgesine kaydedilebilmelerinin, seçme hakkını ortadan kaldıran veya onu kullanılamayacak ölçüde sınırlayan bir düzenleme olarak nitelendirilemeyeceği açıktır.
Ayrıca binada oturan seçmenlerin, hane bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı sandık bölgelerine kaydedilmelerinin, kullandıkları oyun belirlenmesini kolaylaştırmaması karşısında özgür iradeleri doğrultusunda oy kullanmalarına olumsuz etki edecek bir duruma yol açtığı söylenemez. Bu nedenle kuralda serbest seçim ilkesine de aykırılık bulunmamaktadır.
Seçim Güvenliği Nedeniyle Sandıkların Başka Seçim Bölgelerine Taşınmasına İlişkin Kural
Kural, YSK’ya seçmenin oyunu kullanacağı sandıktan daha uzak mesafede bulunan başka bir sandıkta oy kullanmasına yol açabilecek nitelikte bir yetki verdiğinden bu yetkinin kullanılmasının oy hakkının sınırlanması sonucunu doğuracağı açıktır.
Oy hakkına getirilen bu sınırlamanın sebebi ise seçim güvenliğidir.
Dava konusu kuralla oy hakkına yapılan müdahalenin seçim güvenliğinin sağlanması amacına dönük olması yeterli olmayıp ayrıca ölçülü olması gerekir.
Seçmenin oy kullanma hakkını kullanmasının önündeki engellerin kaldırılmasının devletin görevi olduğu ve bu kapsamda sandıkların taşınması, sandık veya seçim bölgelerinin birleştirilmesi hâlinde de bu birleştirmenin oy kullanımı bakımından ortaya çıkarabileceği güçlükler yönünden gerekli tedbirlerin alınması gerektiği açıktır. Ayrıca sandıklar herhangi bir seçim bölgesine değil yalnızca en yakın seçim bölgelerine (muhtarlıklara) taşınabilir. Seçim bölgelerinin birleştirilmesi ise aynı seçim çevresi dâhilinde olabilir. Diğer taraftan kural kapsamındaki tedbirlere yalnızca seçim güvenliği açısından gerekli olması hâlinde ve seçim güvenliğine yönelik sorunun büyüklüğü ile orantılı olarak başvurulabilir. Dolayısıyla kuralla seçme hakkına getirilen sınırlamanın orantılı olduğu ve bireylere aşırı bir külfet yüklemediği sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın, Anayasa’nın 7., 13., 67. ve 79. maddelerine aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir.
Sandık Kurulu Mührü Olmayan Zarf ve Oy Pusulalarının Geçerliliğine İlişkin Kurallar
Serbest seçim ve seçimlerin dürüstlüğü ilkeleri, seçmenin kendi özgür iradesi doğrultusunda oy vermesini sağlayacak ortamın oluşturulmasının yanı sıra oy vermek suretiyle ortaya konulan seçmen iradesinin muhafazasını ve sağlıklı biçimde tespiti ile geçerli kılınmasını mümkün kılacak tedbirlerin alınmasını da gerekli kılar. Bu kapsamda hangi tedbirlerin alınacağı hususu, kanun koyucunun takdir yetkisinde olmakla beraber alınacak tedbirlerin, özgür biçimde oluşan ve ortaya konulan seçmen iradesinin muhafazası ve sağlıklı biçimde tespiti ile geçerli kılınması bakımından elverişli ve yeterli olması gerekmektedir.
Kuralla zarfların sandık kurulu mührüyle mühürlenmesi zorunluluğundan vazgeçilmemektedir. Kural belli şartlar altında bu zorunluluğa istisna getirmektedir. Kanun koyucu sandık kurulunun ihmalinin sonuçlarının seçmene yüklenemeyeceği düşüncesinden hareketle dava konusu kuralı düzenlemiştir. Sandık kurulu başkanı ve üyelerinin, oy pusulaları ile zarfları sandık kurulu mührüyle mühürlemek biçimindeki kanuni zorunluluğu yerine getirmemeleri nedeniyle ortaya çıkabilecek sorumlulukları ise devam etmektedir.
Öte yandan 298 sayılı Kanun’da seçmen iradesinin muhafazasını ve sağlıklı biçimde tespitini sağlamaya yönelik olarak seçim öncesi, sırası ve sonrasına ilişkin başkaca tedbirlerin alındığı görülmektedir.
Seçmen iradesinin muhafazası ve sağlıklı biçimde tespiti ile geçerli kılınmasına yönelik anılan tüm tedbirler çerçevesinde, zarfın üzerinde yer alan YSK filigranı ve amblemi ile ilçe seçim kurulu mührüyle yetinilmeyerek sahte oy pusulası veya zarfın kullanılması, oy pusulalarının değiştirilmesi gibi seçmen iradesinin başkalaştırılması sonucunu doğurabilecek hile ve usulsüzlüklerin önlenmesi amacıyla seçimin her bir aşamasına ilişkin olarak pek çok farklı tedbirin alındığı da göz önünde bulundurulduğunda sandık kurulu mührü ile mühürlenmemiş zarfların geçerli sayılmasının, serbest seçim ve seçimlerin dürüstlüğü ilkelerine aykırılık oluşturduğu söylenemez.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların, Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir.