Anayasa Mahkemesi polis memurlarının, hukuka aykırı kuvvet kullanımı nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağını ihlal ettiğine karar verdi.
Mehmet Uçar başvurusunu karara bağlayan AYM, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ve etkili soruşturma usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.
Başvurucunun maruz kaldığı eylem değerlendirildiğinde, müdahalenin küçük düşürücü veya aşağılayıcı bir etki doğurabilmesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele kapsamında nitelendirildiğini belirtildiği AYM kararında, “Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı ve Anayasa’yı ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde sorumluların belirlenmesini ve gerekirse cezalandırılmasını sağlamaya elverişli etkili bir soruşturmanın yapılması gerekir” dendi.
Kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen bir kuvvet kullanımı ve bunun karşısında başvurucunun yaralanmasının söz konusu olduğuna vurgu yapılan kararda, “Başvurucunun, yaralanmasına kendisinin sebep olmuş olabileceği ihtimaline dayanarak soruşturma makamları tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Yapılan inceleme, kamu görevlileri tarafından uygulanan kuvvet kullanımının koşullarının oluşup oluşmadığı, kuvvet kullanımının zorunlu olup olmadığı ve kuvvet kullanımı zorunlu ise bu zorunlu sınırın aşılıp aşılmadığı yönünde bir değerlendirme içermemektedir” ifadeleri yer aldı.
Başvurucuya karşı insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele oluşturan eylemlere yönelik sorumluların belirlenmesi ve gerekiyorsa cezalandırılması yönünde etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği sonucuna ulaşan Anayasa Mahkemesi, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ve etkili soruşturma usul boyutunun ihlal edildiğine ve başvurucuya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. AYM, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği yönündeki başvuruyu ise başvuru yollarını tüketilmemesini gerekçe göstererek reddetti.
Konya’da 2014 yılında Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli sivil polis memurları bir caddede rastladıkları başvurucudan kimliğini göstermesini istemiş, bunun üzerine polis memurları ile başvurucu arasında tartışma çıkmıştı. Başvurucu 155 Polis İmdat hattını arayarak polis memuru olduğunu söyleyen birtakım kişilerin kendisini tehdit ettiğini belirterek (ses kayıt çözümü yapılmıştır) yardım istemiş, tartışmanın devam ettiği sırada başvurucunun eşi de olay yerine gelerek yaşananları kameraya almıştı.
Başvurucunun elleri arkadan kelepçelenmiş ve adli muayene raporu alınması için Devlet Hastanesine, daha sonra da Polis Merkezi Amirliğine götürülmüş, başvurucu, Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda adli muayene raporu alınarak serbest bırakılmıştı. Başvurucuya adli muayene sonucu üç günlük istirahat raporu verilmiş, polis memurları için de adli muayene raporu düzenlenmiş fakat herhangi bir yaralanma tespit edilmemişti.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu ve eşi hakkında soruşturma başlatılmış, polis memuru M.D. hakkında ise kamu davası açılmıştı. Bu sırada başvurucu, eşi ve polis memurlarıyla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilmiştir. Karara yaptığı itiraz Sulh Ceza Hakimliğince reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştu. Süren yargılamada polis memuru M.D. hakkında tehdit suçundan hapis cezasına hükmedilmişti.