Anayasa Mahkemesi Fethullah Gülen’in başvurusu üzerine bir siyasetçi ile yaptığı iddia edilen telefon konuşmalarını yayımlayan internet sitesinin editörünün cezalandırılmasının ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti. Yrd,. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, “Bu karardaki ilkeleri Berat Albayrak emaillerini paylaşanlara uygularsanız tüm tutukluları serbest bırakmak gerekir” dedi.
AYM, ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili kararını “memurlar.net” isimli İnternet sitesinde haber müdürü olarak görev yapan Hakan Yiğit’in 17-25 Aralık soruşturmalarından sonra “Gülen’in En Büyük Abiyle Görüşmesi İnternete Düştü” başlığıyla yayımladığı haberden dolayı cezalandırılması ile ilgili yaptığı başvuruyla ilgili aldı. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ve 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
Kararını “Yeterli Gerekçe Gösterilmeden Haber Sitesi Müdürüne Hapis Cezası Verilmesinin İfade Ve Basın Özgürlüklerini İhlal Ettiğine İlişkin Kararın Basın Duyurusu” başlığıyla duyuran Anayasa Mahkemesi şu değerlendirmeyi yaptı:
“İlk Derece Mahkemesi, başvurucunun ifade ve basın özgürlükleri ile başkalarının şeref ve itibarlarının korunmasını isteme hakkı arasında dengeleme yapmayarak bu iki hakkın çatıştığı bir durumda mutlak olarak ikincisine üstünlük tanımıştır. Anayasa Mahkemesince ortaya konulan ilkeler çerçevesinde dava bir bütün olarak ele alınarak kişilerin hak ve özgürlükleri arasında bir dengeleme yapılmadan ulaşılan sonucun Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri kapsamında bulunan ilkelere uygun olduğu kabul edilemez.
İlk olarak söz konusu haberleşme içerikleri inkâr edilemez bir tanınmışlık derecesine sahip şikâyetçinin fikir ve tutumlarının, başında olduğu grubun siyasi, sosyal ve ekonomik alandaki faaliyetlerinin keşfedilmesi ve bunlara ilişkin kanaat oluşturulması işlevini görmüştür. Dolayısıyla konuşmanın yayımlanmasının kamuoyu gündeminin ilk sıralarında yer alan bir tartışmaya katkı sunduğunda kuşku bulunmamaktadır.
İkinci olarak şikâyetçi, başvurucunun söz konusu haber içeriğini değiştirerek veya haber kapsamına bir ekleme yaparak gerçek dışı bir haber yaptığını da iddia etmemiştir. Derece Mahkemeleri de kararlarında böyle bir değerlendirmede bulunmamıştır.
Üçüncü olarak İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet kararının gerekçesinde bahse konu iletişim içeriklerinin ilk kez başvurucu tarafından yayımlanmamış olması tartışılmamıştır. Nitekim haberin yayımlandığı tarihte başvuruya konu haberleşme içerikleri zaten kamuoyunun bilgisi dâhilindedir.
Son olarak diğer basın yayın organlarının yetkililerinin anılan haberleşme içeriklerinin yayımından dolayı cezalandırılmış olduğu da belirtilmemiştir. Bunun aksine başvurucunun sunduğu belgelere göre aynı haber içeriklerini yayımlayan en az dört basın sorumlusu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Ayrıca söz konusu haberleşme içeriklerini yayımlayan diğer gazetecilerin anılan açıklamadan kaynaklanan yayından cezalandırılmış olduğu da ileri sürülmemiştir.”
Basın duyurusunun devamında şu değerlendirmelereyer verildi:
“Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında Derece Mahkemelerinin müştekinin haberleşme özgürlüğünü koruma amacının, başvurucunun Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri kapsamındaki ifade ve basın özgürlüğü haklarına uygulanan sınırlamaların haklı çıkarılması için yeterli olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Derece Mahkemelerince basın özgürlüğünün korunması ile özel hayatın bir unsuru olan haberleşme özgürlüğünün korunması arasında adil bir denge kurulmamıştır.
Bir haber sitesinin haber müdürü olan başvurucunun denetim altında bulunduğu süre içinde cezasının infaz edilmesi riski her zaman vardır. Yaptırıma maruz kalma endişesiyle kişinin düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılması ve 5 yıl denetim altına alınarak hükmün açıklanmasının ertelenmesi biçimindeki şikâyet konusu müdahale, müştekinin özel hayatının korunması şeklinde takip edilen amaç ile orantısızdır.”