Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17/5/2018 tarihinde, Ahmet Altuntaş ve Diğerleri (B. No: 2015/19616) başvurusunda Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verdi. AYM kararında suç isnadı altında olan kişiden masum olduğunun ispat etmesinin istenemeyeceğine dikkat çekildi.
Bir tarım arazisinin malikleri olan başvuruculara, arazilerinde anız yakıldığı gerekçesiyle idari para cezası uygulanması üzerine yapılan başvuru üzerine alınan karar idari para cezalarında bile masumiyet karinesinin önemini gösterdi. Başvurucuların, çok sayıda tarım arazisinin yan yana bulunduğunu, herhangi bir arazide başlayan yangının rüzgârın etkisiyle diğer arazilere sıçradığını, kendi arazilerindeki yangının da bu şekilde meydana gelmiş olabileceğini ileri sürerek söz konusu cezaya ilişkin işlemlerin iptal edilmesi talebiyle idare mahkemesinde açtıkları dava reddedilmişti.
Başvurucuların itirazını değerlendiren bölge idare mahkemesi hükmün onanmasına karar vermiş, karar düzeltme talebi de yine aynı bölge idare mahkemesince reddedilmişti.
Anayasa Mahkemesi kararında, masumiyet karinesinin, Anayasa’nın 38. maddesinde, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde düzenlendiği hatırlatılarak, maddi gerçeğe ulaşmak için suç isnadı altında olan kişiden masum olduğunun ispat etmesinin istenemeyeceği belirtildi. “Bununla birlikte somut olayın özel koşullarında kabahat eylemleri nedeniyle uygulanan idari yaptırımlarda -adli suç ve cezalara nazaran- sorumluluk karinelerine ilişkin standartların daha esnek yorumlanması mümkündür” denilen kararda, bu durumda dahi ispat bakımından kullanılan karinelerin masumiyet karinesini ihlal eder boyuta ulaşmaması gerektiği kaydedildi.
Sözkonusu olayda, “ispat yükü iddia edende kalmamış, başvurucuya devredilmiştir. Anılan karineyle suç isnadı altındaki başvurucular, otomatik olarak suçlu konumuna düşürülmüştür. Diğer yandan kabahatin işlendiğine ilişkin olarak Mahkemece yapılan varsayımın aksinin ispatı mümkün değildir” değerlendirmesini yapan Anayasa Mahkemesi kararında şu ifadeler yer aldı.
“Başvurucuların kendilerini savunma bakımından idare ile aralarında önemli bir dezavantaj oluştuğu ve böylelikle ispat bakımından kullanılan karinenin masumiyet karinesini ihlal eder boyuta ulaştığı anlaşılmıştır. Başvuruculara savunma imkânı tanınmış olması da masumiyet karinesinin ihlalini telafi etmemiştir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinin birinci ve 38. maddesinin dördüncü fıkralarında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.”