Anayasa Mahkemesi, Halkların Demokratik Partisi’nin tutuklu Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusunun neden reddedildiğini açıkladı.
İlk olarak yasama dokunulmazlığına istisna getirildiği veya bu dokunulmazlığın kaldırıldığı durumlarda milletvekillerinin tutuklanamayacağına ilişkin anayasal bir kural bulunmadığını savunan AYM, Anayasa Mahkemesinin de milletvekillerinin tutuklanamayacağına dair bir kararı olmadığını savundu. AYM’nin daha önceki milletvekillerinin tutukluluğuyla ilgili kararlarında “tutukluluğun makul süreyi aştığı” şikâyetlerini incelerken tutukluluk süresi yanında seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının kullanılmasından kaynaklanan kamu yararının da dikkate alınması gerektiğini belirttiğinin öne sürüldüğü kararda “İkinci olarak somut olayda Suriye’de yaşanan iç savaşın Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu bir dönemde, Kobani’de yaşanan çatışmalar üzerine ve PKK terör örgütü tarafından yapılan çağrılarla eş zamanlı olarak Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kurumsal sosyal medya hesabından, başvurucunun da üyesi bulunduğu Merkez Yürütme Kurulu (MYK) adına yapılan çağrıda halkın sokağa çıkmaya ve direnmeye davet edilmesi, bu çağrılar sonrasında başlayan ve kamuoyunda “6-7 Ekim olayları” olarak bilinen şiddet eylemlerinde çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanması hususları dikkate alındığında HDP MYK’sı adına yapılan çağrı ile söz konusu şiddet olayları arasında illiyet bağı kurulması mümkündür” dendi.
Başvurucunun konumu dikkate alındığında, kamuoyunda “hendek olayları” olarak bilinen olaylar sırasında ve bu olayların yoğunlaştığı yerlerde, ayrıca daha önce değişik tarihlerde yaptığı konuşmalarda PKK’dan kaynaklı terör eylemlerini olumlayan ifadeler kullanmasının terörle bağlantılı bir suça konu edilmesinin olgusal temellerinin bulunduğunu da gösterdiğinini savunulduğu kararda, “başvurucunun PKK terör örgütü yöneticilerinden talimat alarak hareket ettiği yönündeki değerlendirmelerinin de olgusal temelden yoksun olduğu söylenemez” dendi.
AYM’nin internet sitesinde yayımlana karar özetinde “başvurucu hakkındaki tutuklama kararında “suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunduğu” yönünde yapılan değerlendirme keyfi değildir” savunması yapıldı.