(Rus edebiyatına girmeyeceğiz.)
Yıl 1341…
Çiğdem Anad ve Gürkan Zengin, Ankara ATV’de, “Son Durak” programını yapıyor.
(Daha ilk dönemler… KARUM’un asansöründe karşılaştığımız, aynı kanalda çalışan Mülkiyeli bir dostumuz -uzun yıllar AKP çevrelerinde dolaşıp sonra CHP’den milletvekili aday adayı olacak, önseçimde seçilebilecek sıraya giremeyecek- biraz da kıskançlıkla, “dikkat edin, “Son Durak”, son durak olmasın” esprisi yapıyor!)
***
Bu satırların yazarı, o sıra Mümtaz Soysal’ın danışmanı ve KİGEM’in Genel Sekreteri, doğal olarak basınla içli dışlı… “Son Durak”ın da fahri danışmanı…
***
Alparslan Türkeş ölmüş. MHP’de kurultay var. Tuğrul Türkeş, genel başkan adayı… Siyasetin içinde olsak da, MHP’nin içinde olmayan, MHP’yi dışarıdan izleyen bizler, “Türkeş’in oğlu Türkeş genel başkan olur” zehabındayız.
***
Bir akşamüstü, bir “PR şirketi”nin (o zamanlar daha havalı olsun diye araştırma şirketlerine, PR şirketi de deniyor) yöneticisi, elinde bir dosya, “Son Durak”a geliyor, yaptıkları araştırmayı gösteriyor: “Tuğrul Türkeş, MHP’nin başına gelir!”
Eeee, bize göre de öyle. Bunda şaşılacak ya da bir TV programına getirilecek ne var?
Vehbi’nin kerrakesi sonra anlaşılıyor. Araştırma, “MHP’Lİ OLMAYANLAR ÜZERİNDE YAPILMIŞ!”
MHP’Lİ OLMAYAN KAMUOYU, MHP’NİN BAŞINA OĞUL TÜRKEŞ’İN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORMUŞ?
***
MHP’li olmayanlar üzerinde yapılan o “araştırma”, MHP’lileri yönlendirmek içindi. MHP’nin içini bilmeyen herkes için, Tuğrul Türkeş, babasının doğal veliahtıydı ve MHP’li olmayan herkes, babasının yerine oğlunun geçeceğini düşünüyordu.
Gelgelelim, MHP’de durum hiç de öyle olmadı.
Tuğrul Türkeş lehine kürsü basıldı, kongre ertelettirildi falan ama, daha önce uzun süre MHP Genel Sekreterliği yapan Devlet Bahçeli, 2. turda gerekli çoğunluğu sağlayarak genel başkan oldu.
Bunun üzerine Tuğrul Türkeş ve ekibi, MHP’den ayrılarak başharfleri A(lpaslan) T(ürkeş’in) P(artisi) anlamına gelen Aydınlık Türkiye Partisi’ni kurdu. 2002 seçimlerinde DYP ile işbirliği yaptı. Barajı geçemeyince, Tuğrul Türkeş siyaseti bıraktığını açıkladı.
***
Aradan yıllar geçti…
2007 seçimlerinde, DYP-ANAP birleşmesinden doğan ve barajı ciddi biçimde aşma tehlikesi bulunan DP, rivayete göre ciddi paralar karşılığında yok edildi (O dönem, ANAP’tan devşirilip AKP’de parlatılan, sonra defteri dürülen Erkan Mumcu’nun akıbeti, ibretliktir.). Bahçeli, 2007 seçimlerinden önce Tuğrul Türkeş’i partiye kabul etti, milletvekili yaptı.
***
MHP’ye barajı geçmemesi için büyük tuzaklar kurulduğu, peş peşe kasetler çıkarıldığı 2011 seçimlerinde AKP, önce “küçük” Türkeş’e çengel attı. Ahmet Kutalmış Türkeş, 2011’de, ağabeyi MHP’li Tuğrul Türkeş’e karşı, AKP’den aday oldu. Bu, AKP’nin MHP’den oy alma projesinin son parçasıydı. Sonuç, AKP’nin hesapladığı gibi olmadı. İki kardeş de milletvekili seçildi ama, MHP de barajı geçti.
Küçük Türkeş’in, “son kullanma tarihi”nin bittiğini fark etmesi 4 yıl aldı, o da gününü İstanbul’un fethine denk getirip 29 Mayıs 2015’te AKP’den istifa ederek –kendince- durumu kurtardı.
***
Bu, bir Nasrettin Hoca hikayesi: “Eskimiş ayları, kırpıp kırpıp yıldız yaparlar”…
Binde bir-iki-üç oyu bile kazanmaya mecbur AKP, gitgide daha küçük hesaplar yapıyor… Yanlış hesabın Bağdat’tan başka, Şam’dan da döndüğünü gördü, ama “öğrenmedi”. Battıkça çırpınıyor, çırpındıkça batıyor…
Şimdi Tuğrul Türkeş’i devşirdi. Büyük ihtimalle, AKP’li olmaktansa, Has Parti’de“çaycı” olmayı tercih ettiğini -zamanında- iddia edip sonra AKP’de Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş ya da DP’den gelen Süleyman Soylu pozisyonuna getirilme taahhüdü almıştır.
Çok güzel sözdür. Atalarımız ne demiş (TDK böyle veriyor): “Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur.”
***
Bakalım, Tuğrul Türkeş’in ve AKP’nin “Son Durak”ı neresi olacak?
(Rus edebiyatına girmeyeceğiz demiştik.)