Nurettin Öztatar
Türkiye İnsan Hakları Vakfı, “Barış İçin Akademisyenler: Güncel Durum Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı.
26 Temmuz 2019’da, Anayasa Mahkemesi (AYM) kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak bilinen ve Türkiyeli 2210 akademisyen tarafından imzalanmış olan “Bu suça ortak olmayacağız!” başlıklı bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmettiğinin hatırlatıldığı raporda “Bildiriyi imzaladığı için mesnetsiz suçlamalara maruz kalan, ağır ceza mahkemelerinde yargılanan ve nihayetinde hapis cezalarına çarptırılan akademisyenlerin devlet organları eliyle adaletsizliğe uğratıldığı ve haklarının ihlal edildiği, böylece hukuken tasdik edilmiş oldu” dendi.
AYM kararı sonrasında Barış İçin Akademisyenlere (BAK) yönelik hak ihlallerinin son bulması ve ihlalden doğan zararların giderilmesi için gerekli adımların ivedilikle atılmasının gerektiği ve bunun hukuk devleti olmanın bir gereği olduğuna dikkat çekilen raporda, AYM kararının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Barış İçin Akademisyenlere yönelik ihlallerin devam ettiği belirtildi.
Raporda devam eden ihlaller şöyle sıralandı:
-Barış Bildirisini imzaladığı için OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) üniversiteden ihraç edilen çok sayıda akademisyen görevlerine iade edilmemiştir. İhraçtan kaynaklanan çok boyutlu ihlal durumu aynen ve tüm sonuçlarıyla sürmektedir.
-Az sayıda olmakla birlikte, bazı imzacı akademisyenlerin yargı süreci hala sona ermemiştir. Bu durum, lekelenmeme hakkının ihlali olduğu gibi, beraat kararının kesinleşmemesinden kaynaklanabilecek yeni mağduriyetlere de zemin hazırlamaktadır.
-Barış Bildirisinin imzacıları arasında halihazırda pasaport başvurusu reddedilenler mevcuttur. 2019 yılı sonunda Pasaport Kanunu’nda yapılan değişiklik, seyahat özgürlüğüne getirilen keyfi kısıtlamayı sona erdirmemiştir.
Henüz sonuçlanmayan davalardan bazılarında yerel mahkemelerin dava sürecini taammüden uzatma ve beraat kararlarını geciktirme eğiliminde olduğuna dikkat çekilen raporda, “Özellikle birinci derece mahkemelerde süren davaların AYM kararına rağmen neden hala sonuçlandırılmadığının hiçbir makul izahı yoktur” dendi.
Barış İçin Akademisyenlerin OHAL kaldırıldıktan sonra idare mahkemelerinde açtıkları ihraç işleminin yürütmesini durdurma davaları reddedildiğini hatırlatıldığı raporda Barış İçin Akademisyenlerin göreve iade edilip edilmeyeceğinin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kararına bağlı olduğu belirtildi.
Komisyon’un 2019 Faaliyet Raporu, “Değerlendirme Yöntemi” başlığı altında, “beraat ve takipsizlik” kararlarının önemine dikkat çektiğinin vurgulandığı raporda, “Bizzat Komisyon tarafından yapılan bu açıklamaya karşın, AYM kararı sonrasında beraat eden Barış İçin Akademisyenlerin durumunda bir değişiklik olmamıştır. Başka bir deyişle, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, AYM kararını ve birinci derece mahkemelerin verdiği çok sayıda beraat kararını görmezden gelmeye devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.
İhraç edilen Barış İçin Akademisyenlerin başvurularının bekletilen dosyalar arasında bulunduğunun belirtildiği TİHV raporunda, bu durumun, kamu görevinden çıkarılan imzacı akademisyenlerin ihraç işlemi nedeniyle maruz kaldıkları çok katmanlı ihlallerin ve adaletsizliğin de sürmesine yol açtığı belirtildi.
Raporda “İhraç edilmiş Barış İçin Akademisyenlere ilişkin bulgularımız gösteriyor ki bu akademisyenler arasında tıbbi tanı konan hastalıkların sıklığı, Türkiye toplumunda benzer yaş grubunda görülen sıklıkların çok üstündedir ve daha ziyade kitlesel travma deneyimi olanlarla işkence ve kötü muamele mağdurlarında görülen düzeylerde seyretmektedir. Söz konusu ihlaller, bugün, OHAL Komisyonu’nun “bekleme odasında” sürmektedir” denilen raporda yer alan diğer ihlaller şöyle:
-İhraç edilmiş imzacı akademisyenler arasında pasaport alabilenler olduğu gibi, pasaport başvurusu reddedilenler de mevcuttur.
-Barış İçin Akademisyenler, temel hakları dahil olmak üzere sayısız konuda devlet organları eliyle ihlale maruz bırakılmış bir gruptur. 11 Ocak 2016’dan bu yana Barış İçin Akademisyenlere yapılanlar, tek tek kişilerin haklarını ihlal etmenin yanı sıra, demokratik toplum yaşamı açısından temel önemde olan ifade özgürlüğüne, daha özel olarak akademik özgürlüğe ve Türkiye’nin üniversite ortamına büyük zarar vermiştir.
Raporda acilen yapılması gerekenler ise şöyle sıralandı:
- Yerel mahkemelerde hala süren davalarda yeni duruşma yapılmaksızın derhal dosya üzerinden beraat kararı verilmelidir.
- OHAL döneminde kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edilen toplam 406 imzacı akademisyenin tamamı, hiçbir ayrım yapılmaksızın ve geriye dönük olarak tüm haklarıyla birlikte göreve iade edilmelidir. Bu akademisyenlerin eski kurumlarında göreve başlamaları sağlanmalı, ihraç sürecinde yaşananlardan dolayı aynı kuruma dönmek istemeyenler için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından tercih yapma imkanı sunulmalıdır.
- İhraç edildiği sırada Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında olan veya Yükseköğretim Kanunu’nun 50/d maddesi uyarınca süreli kadroyla istihdam edilmiş bulunan araştırma görevlilerinin göreve iadesinde hak kayıplarını engelleyecek düzenlemeler yapılmalıdır.
- İmzacı akademisyenlerin pasaport tahditleri derhal ve koşulsuz olarak kaldırılmalıdır.
- KHK dışındaki yollarla işten çıkarılan (sözleşmesi yenilenmeyen veya feshedilen), ayrıca gördükleri baskı nedeniyle istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan imzacı akademisyenlerin üniversiteye geri dönmeleri için gerekli koşullar YÖK tarafından ivedilikle sağlanmalıdır.
- Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzaladığı sırada Türkiye’de herhangi bir kurumda istihdam edilmeksizin lisansüstü öğrenimine devam eden ya da lisansüstü derecesine sahip akademisyenlere yönelik olarak “güvenlik soruşturması” adı altında icra edilen “kara liste” uygulamasına son verilmelidir.
Raporun tamamı: BAK_Guncel_Durum_Raporu_Agustos_2020