Nefesler kesilmiş; kulaklar YSK’da.. Hani “İstanbul’u dinliyorum; gözlerim kapalı!” der gibi. Ben ise, daha çok Beştepe’de alınan kararı merak ediyorum: Acaba Erdoğan, yakınlarına, uzmanlarına ve iş çevrelerine danışarak nasıl bir karara vardı? Tamam mı, dedi; yoksa devam mı? Sakın dört gün önce Balıkesirli Belediye heyeti de, YSK’yı, alınan kararı tebliğ için ziyaret etmiş olmasın?
Doğru ya da yanlış, şahsen şunu düşünüyorum: Eğer YSK’dan “iptal” kararı çıkarsa, kimse Başkan Sadi Güven’i ve Kurul’u “alet olmak”la, “uyduluk”la suçlamasın! Vatandaş Sadi Bey AKP ile tam bir gönül birliği içinde ve bunu açıkça ifadede bir sakınca görmüyor. Bakınız geçen yıl “Balıkesir Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunlar Günü”nde yaptığı konuşmada neler söylemişti: “(Okulun) ilk öğrencilerinden birisiyim. Yıllarca sıkıntı çektik, hamdolsun bugünlere gelindi. Bizim gibi sıkıntı çekenlerin daha çok birbirine kaynaşmış bir şekilde burada olduğunu görüyorum. Gençlerin de imam hatip ruhuyla buraya gelmelerini özellikle diliyorum, istiyorum. Sıkıntı sadece başörtüsünde değildi, hepimizeydi. Hep horlandık. Stadyumlara gittiğimizde bizimle alay ettiler. Bizi biraz da motive eden buydu. Hamdolsun bugün bu yerlere geldik. Ezan sesi geldiğinde camiye giden yönetici istemediler. Sıkıntı buradaydı. Bu nedenle imam hatip ruhu ayakta. İmam hatipli olmaktan mutluluk duyuyorum.” (Akşam, 29 Temmuz 2018).
Şimdi söyleyin bakalım, bu söylem tam da AKP dünya görüşünün ifadesi değil mi? Tayyip Bey de, AKP Başkanı olarak, her vesileyle bu “felsefe”yi dile getirmiyor mu? Daha geçen Nisan ayında “Önder İmam Hatipliler Derneği”nde yaptığı konuşmada, “İmam Hatip markası”nın misyonunu “sadece bu milletin değil, tüm ümmetin ve daha da ötesinde tüm insanlığın önünde bir ışık, bir rehber, bir hakikat arayıcısı olmak” şeklinde özetlemedi mi? Şimdi gelin de siz bu sözlere -üstelik bunların yargıyı da yönlendiren bir makamdan geldiğini bilerek- karşı çıkılmasını bekleyin! Ayrıca ortada bir de “gönül birliği” varken! “Ümmet ve insanlık davası” böyle fani oy hesaplarına kurban edilebilir mi? Mutlaka bir yolu bulunmalı! Mesaj bu! Ben ise meslek hayatında birçok parlak ve açık fikirli imam hatipli öğrenci tanımış bir öğretim üyesi olarak, okuldan çok tarikatçılığa layık bu “misyon”un tüm imam hatiplileri coşturacağını hiç sanmıyorum..
***
Yine de kimse bu sözlerimi, AKP saflarında koparılan fırtınaya bakarak, “iptal kararı yolda!” diye yorumlamasın! Pekala Beştepe’de her şey ölçülüp biçilmiş, sonunda da “tamam” kararı alınmış olunabilir! Öyle ya, S 400 tehdidinin ve İran’a petrol yaptırımının rüyaları kaçırdığı, doların 6 TL’ye tırmandığı koşullarda “Tamam! Buraya kadar!” kararı da alınmış olabilir? AKP başarılı bir seçim makinesi; ola ki her şeyi dikkate almış, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” ihtimalini de hesaba katmıştır.
Peki, ya Başkan’ın şefliğinde Parti saflarında koparılan fırtına? Aynı mantık içinde galiba bunun da izahı mümkün: AKP seçimleri şimdiden “şaibeli” saydı bile! Böylece “mağduriyet” türküleri artarak devam edecek ve bütün bunlar da İmamoğlu başkanlığını felce uğratmak için gerekçe olarak kullanılacak!
Ne var ki yerel seçimlerin nasıl cereyan ettiğini herkes gördü, yaşadı; fanatizm ya da çıkar hesaplarıyla körleşmemiş bütün gözler bu iddialara güler. Üstelik öyle anlaşılıyor ki varılan noktada AKP içinde bile bunlara gülenler çıkmaya başladı.. AKP Başkanı’nın içeridekilere dönük Habil-Kabil hatırlatmasını başka türlü nasıl yorumlayabiliriz?
Bütün bunlar bir çöküş işareti mi? Bunu bilemem; ama en azından şu söylenebilir sanıyorum: AKP’nin iktidara vedası hiç de öyle geldiği gibi sessiz sedasız olmayacak!!