Bizler herkesin kendini özgür ve eşit bir şekilde ifade etme, nasıl yaşayacağını, davranacağını, giyineceğini, konuşacağını belirleme, eşitlikçi bir toplumsal ortamda kendini özgürce gerçekleştirme ve her şekilde var olma hakkına koşulsuz bir şekilde sahip olduğuna, bir arada özgürce yaşanması gerekliğine inanıyoruz.
Özgecan’ın katilleri aynı zamanda diğer kadınların ve LGBTİ’lerin varoluşuna karşı bir baskı ve saldırıdır. Özgecan’ın katilleri giderek artan muhafazakarlaşma, toplumun genel ahlak anlayışıdır, toplumsal normlardır, üretilen erkekliklerdir, kadınlara, eşcinsellere, translara, seks işçilerine yönelik nefret söylemi, kadınları eve hapseden aile kurumudur
Kadın ve LGBTİ cinayetleri ayrı gözükse de failleri aynıdır. Cinayetleri haklı ya da haksız gören, su testisi su yolunda kırılır yaklaşımı hepimize yönelik bir tehdittir. Bu yaklaşım tüm kadınları hedef alan “toplumsal ahlak anlayışı”nın tekrar tekrar sorgulamamız gerektiğini gösteriyor.
Toplumsal barışı sağlamak, bir arada yaşamı savunmak, kurmak için, birlikte mücadele etmemiz gereklidir. Evde, işte, sokakta ve yaşamın her alanında kadınların ve LGBTİ’lerin yaşadıkları baskı, tehdit ve şiddetin karşısında yer almanın heteroseksist davranışların farkına varmamız, bunlardan arınmamızın mücadelemizi de güçlendireceğini düşünüyoruz.
KAOS-GL