CHP, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL’in birinci yıldönümünde iki rapor yayınladı.
Doğa ve İnsan Haklarından Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok’un hazırladığı iki raporda OHAL’le geçen bir yılda yaşananlar, ihraçlar, tutuklamalar, özgürlüklerin kısıtlanması, insan hakları ihlalleri, uluslararası raporlar ve KHK’larla ilgili bilgiler ve açıklamalar yer alıyor.
Konuyla ilgili olarak açıklama yapan Altıok, OHAL’le geçen bir yılda İnsan hakları savunucularının, emekçilerin, aydınların, gazetecilerin, sanatçıların ve muhalif siyasetçilerin iktidarın hedefine oturtulduğunu belirtti. İktidarın darbe girişimi ile hesaplaşmak yerine KHK’lar eliyle muhalif avı başlattığını ifade eden Altıok “OHAL’in ilanından geçen bir senenin Türkiye’sini raporlarla ortaya serdik. Çağdaş dünyanın iktidara bakışını derledik. Uluslararası kamuoyunun Türkiye’ye olumsuz bakış açısı ve evrensel insan hakları sözleşmeleri kapsamında ciddi uyarılarının sorumlusu iktidardır. Bizi çağdaş dünyadan, AB sürecinden koparan hükümet ve Akp Genel Başkanıdır. Türkiye, tüm dünyada diktatörlüğe doğru adım adım giden gerileyen ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir ülke olarak algılanıyor. Sadece biz değil bütün dünya OHAL’de yapılanların terörle mücadele adı altında siyasi iktidarın kendi muhaliflerini tüketme operasyonlarına dönüştüğünün, iktidarın istediği herkesi içine attığı bir cadı kazanı yarattığının farkında. İnsan hakları savunucuları ‘insan hakkını’ savundukları için tutuklanıyor. Ancak kadın döven, tecavüz eden, çocuk istismarı yapan faili meçhul siyasi cinayetten aranan, akademisyenlerin kanında duş almak isteyen mafya lideri, silahlanma çağrısıyla hedef gösteren, nefret dili kullanan, Işid propagandası yapan, her türlü hak ihlali yapanlar ise serbest. Bu düpedüz ideolojik tekleştirme. Yakında bugün iktidarın önerdiği üzere sadece sanıklar değil tüm yurttaşlar tek tip giyinecek diye bir Khk bile çıksa şaşılmayacak” dedi.
Zeynep Altıok’un yayınladığı OHAL Bilançosu Hak İhlalleri Raporunda, 248 kişinin yaşamını yitirdiği ve 2 bin 194 kişinin yaralandığı 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Akp hükümetinin ilan ettiği Olağanüstü Hal sürecindeki tüm uygulamalara mercek tutuluyor.
İnsan Hakları, Demokrasi ve Özgürlükler Raporu’nda ise iktidarın ihlal ettiği insan hakları uygulamaları, gazeteci tutuklamaları ile ilgili uluslararası kurum ve kuruluşların açıklamaları, OHAL Türkiye’si, referandum sürecinde yaşanan eşitsizlik, Türkiye’nin AB sürecinde yeniden denetime alınması, Af Örgütü uyarıları ve Birleşmiş Milletler’in yaşanan hak ihlalleri ile ilgili değerlendirmeleri topluca değerlendiriliyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Altıok’un açıklaması ana hatlarıyla şöyle;
“GÜNDE 304 KİŞİ İŞİNDEN OLUYOR
Son 1 yılda 26 KHK yayınlandı. 111 bin 240 kamu görevlisi ihraç edildi. Bunların 5 bin 295’i akademisyenlerden oluşuyor. 32 bin 80 kamu görevlisi açığa alındı. Çıkarılan KHK’larla sözde sınırlanan görevden uzaklaştırma süresi devamlı hale geldi. Bu da demek oluyor ki OHAL’le geçirdiğimiz her gün 304 kişi işinden ediliyor. Bu sürede 50 binden fazla insan tutuklandı. Bu da Ohal Türkiye’sinde her gün 136 kişinin cezaevine atıldığı gerçeğiyle bizi karşı karşıya bırakıyor.
OHAL’DE ÖNLENMEYEN TEK GREV AÇLIK GREVİ
Grevleri OHAL sayesinde önledik diyorlar ama önlemek istemedikleri bir grev var, o da açlık grevi! Haksız yere KHK eliyle ihraç edilen Nuriye ve Semih 134 gündür açlık grevindeler. Kendi doktorlarının muayenesine bile müsaade edilmiyor. Her gün ölüme daha fazla yaklaşıyorlar. Bu iktidar için ay sonunu nasıl getireceğini bilemeyen insanların feryadını duymak zor, ay sonuna kadar belki hayatta kalamama tehlikesi yaşayan insanları duymak da mı zor?
TÜRKİYE GAZETECİ VE SİYASETÇİ HAPİSHANESİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
11 HDP’li, 1’i CHP’li milletvekili tutuklandı. 74 belediye eş başkanı tutuklu. Tutuklu belediye başkanlarından 36’sı kadın. 89 belediyeye KHK’da yapılan yasa değişikliği ile kayyum atandı. 28 HDP’li il başkanı, 89 ilçe eş başkanı cezaevine konuldu. 780 il ve ilçe yöneticisi de cezaevinde. 110 medya kuruluşu çıkarılan KHK’larla kapatıldı. 715 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi. Türkiye gazeteci ve siyasetçi hapishanesine dönüştürüldü. Uluslararası birçok kuruluşa göre dünyada en çok hak ihlali Türkiye’de yaşanıyor. Dünyada en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülke Türkiye. Hayatını Gülen cemaati ile mücadeleye adamış bu nedenle Ergenekon çuvalında Cemaat/iktidar kumpasıyla yargılanıp suçsuzluğu teslim edilen başta Ahmet Şık olmak üzere gazetecilerin Fetö suçlamasıyla hapiste olduğu bir ülkede hangi özgürlükten söz edilebilir? Oysa Akp Genel Başkanı bu tabloya bakıp “Türkiye hiç bu kadar özgür olmamıştı” diyebiliyor.
OHAL TERÖRÜ BESLİYOR
Hükümet kanadı OHAL “bir buçuk ayda bitirilir” diyordu. 1 yılı geçti. OHAL koşulunda seçime gitmeyeceğiz denildi, ama referandum bile olağanüstü halde dayatıldı. Devletin tüm olanakları seferber edildi. Mühürsüz ve hukuksuz seçim ile Hayır oyları YSK’daki saray hakimlerinin kararı ile Evet’e çevrildi. Zamanında Erdoğan Başbakanken, OHAL ile ilgili açıklamasında MHP’nin “OHAL ilan edilsin” isteğine “O sizin karakterinizde var, bizim iktidarımızın karakterinde OHAL yok, o sizin aczinizin gereği. Terör istatistiklerinden olağanüstü hal dönemlerinde terörün zirve yaptığını göreceksiniz. Olağanüstü hal terörü derinleştirdi” diyordu. Şimdi o MHP ile kol kola Ohal KHK’ları çıkarıyorlar ve birlikte mücadele ettiklerini iddia ettikleri terörü beraberce büyütüyorlar.
LAİKLİK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER HEDEFTE
Kurunun yanında yaş yanmayacak demişlerdi. Ohal’le birlikte Laiklik, demokrasi ve özgürlükler de hedefe konuldu. Müfredat değişiyor, evrim teorisi çıkarılıyor yerine cihat konuluyor. OHAL’den anlarlar, yoksulun, ezilenin grevden başka seçeneği kalmayan emekçinin halinden anlamazlar. OHAL’den anlarlar ama bilimden, sanattan, barıştan ve demokrasiden zerre anlamazlar.
TÜRKİYE’NİN İHTİYACI DEMOKRASİ VE LAİKLİK
Sözde kabine değişikliği oldu. Seçim olmaksızın yenilenen bu kaçıncı kabine? Akp Genel Başkanı Erdoğan talimat veriyor, Başbakan noter merci gibi onaylıyor. Sonra da çıkıyor istişare sonucu böyle bir kabine oluşturduk diyor. Hangi gerekçe ile neyin istişaresi? Talimatın adı ne zaman istişare oldu? Adalet Bakanı değişiyor yerine başka biri geliyor. Adaletsizliğin her gün arttığı, halkın ezildiği, mazlumun hakkını arayamadığı, savcının saraya bağlandığı, yüksek hakimlerin bakandan talimat aldığı, bakanın da saray ne derse onu yaptığı bir ortamda adaletten söz edilemez. Cemaatin siyasi ayağı soruşturulmaz, araştırılmazken hangi gerekçe ve güvensizlikle ikide birde bakanlar değişiyor? Mesele bu iktidarın, anlayışın ve sistemin değişmesidir, isimlerin değil. İhtiyaç gerçek bir demokrasi, bağımsız ve laik bir hukuk devleti ve halktan yana bilimden güç alarak üreten, gelişen bir devlet anlayışıdır.”
—————-
15 Temmuz Sonrası İnsan Hakları, Demokrasi ve Özgürlükler
Raporlar, Değerlendirmeler
22.09.2016 BM raporu: Türkiye’de gözaltında kaybedilenlerin akıbeti konusunda kapsamlı çalışma yapılmadı
BM Zorla ve İrade Dışı Kaybolmalar Çalışma Grubu, mart ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaretin ardından bir rapor hazırladı.
Raporda, gözaltında kaybedilenlerin akıbeti konusunda kapsamlı çalışma yapılmadığı, kayıp yakınlarının ‘terörist’ olarak damgalandığı belirtildi. Çalışma Grubu ayrıca, zorla kaybedilmelerle ilgili olarak anıt mekanlar inşa edilmesi önerisinde bulundu. Raporda şunlar anlatıldı:
“*Çalışma Grubu tarafından incelenen suçlamalar, 1992-1996 yıllarında Güneydoğu’nda meydana gelen kayıplardır. En fazla kaybedilme 1994 yılında meydana gelmiştir.
*Türkiye zorla kaybedilmelerle yüzleşme konusunda oldukça az iş yapmıştır. Hükümetlerin yüzleşmeye yanaşmaması ve kapsamlı bir politika izlenmemesi neticesinde birçok aile sevdiklerine ne olduğuna dair gerçeği halen bilmemektedir.
09.11.2016 AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu: Neredeyse her alanda gerileme var
Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili ilerleme raporunda neredeyse her alanda gerileme olduğu görüşüne yer verildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamındaki uygulamaların eleştirildiği 2016 Türkiye İlerleme Raporu’nda özellikle ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasinin uygulanması gibi konularda yaşanan gerilemeye dikkat çekildi. OHAL konusuna geniş yer verilen raporda, Türkiye’ye ölçülülük çağrısı yapan komisyon, “Alınan her önlemde gereklilik ve ölçülülüğün sağlanması güvence altına alınmalı. Türkiye, her durumda Türkiye, her durumda masumiyet karinesi, ceza sorumluluğunun bireyselliği, yasal kesinlik, savunma hakkı, ve silahların eşitliğine tam saygının da aralarında bulunduğu hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinin bir kenara itilmemesine özen göstermeli” dedi. Yargı bağımsızlığı konusunda durumun kötüleştiği tespiti yapılan raporda, “Geçen yıl özellikle yargı bağımsızlığı konusunda gerileme yaşandı. Durum, darbe girişiminin ardından daha da kötüleşti” denirken, “Ancak hukukun üstünlüğü ve temel haklar Avrupa standartlarıyla uyumlu değil” ifadesine yer verildi. Yaklaşık 110 bin asker, hakim, öğretmen ve gazetecinin görevden alındığı, gözaltına alındığı ya da tutuklandığını hatırlatılan raporda, insan kaynakları yönetiminde gerileme yaşandığına dikkat çekilerek bunun üyelik kriterleriyle uyuşmadığı belirtildi.
15.11.2016 – Türkiye İnternette ‘Özgür Olmayan Ülke’ Kategorisine Düşürüldü
Merkezi Washington’da bulunan Özgürlük Evi (Freedom House) ülkelerde internetin ne kadar özgür olduğunu incelediği yıllık raporunu açıkladı. Dünya genelinde özgürlüklerin durumunu takip eden Özgürlük Evi’nin (Freedom House) “Nette Özgürlük 2016” raporunda Türkiye’nin kategorisi “kısmen özgür” seviyesinden “özgür olmayan” seviyesine indirildi.
Raporda ülkelere, internet özgürlüğünde “0” en özgür, “100” en az özgür olmak üzere not veriliyor. Türkiye “61” puanla raporda “özgür olmayan ülke” kategorisine yerleştirilen 20 ülke arasında yer aldı. Türkiye geçen yıl “58” puanla “kısmen özgür ülke” kategorisinde bulunuyordu. Raporda son 5 yıldaki gidişata bakıldığında, Türkiye’nin 2011 yılından bu yana tam 16 puan geriledi.
02.12.2016 – Avrupa Konseyi’nden Ankara’ya ihlal uyarısı
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Temmuz 20015’te başlatılan terörle mücadele operasyonları ve bu operasyonlar kapsamındaki sokağa çıkma yasaklarının “siviller açısından ciddi insan hakkı ihlallerine neden olduğunu” belirten bir memorandum yayımladı.
13.12.2016 RSF: Türkiye rekor kırdırdı
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü dünya genelinde 348 medya mensubunun mesleği nedeniyle hapiste olduğunu açıkladı. Bunun, bir önceki yıla göre yüzde 6’lık artış anlamına geldiği ve örgütün şimdiye kadar kaydettiği en yüksek rakam olduğu belirtiliyor. Örgütün Berlin’de yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’de darbe girişimi sonrası oluşan baskı ortamının dünya genelindeki verilere yansıdığı ve toplam sayıyı yükselttiği’ kaydedildi. Raporda Türkiye’de 100’den fazla medya mensubunun hapiste bulunduğu, aralarından 41 kişinin doğrudan mesleğiyle ilgili olarak tutuklandığının anlaşıldığı belirtilerek, bu bağlamda Türkiye’nin en fazla ‘profesyonel gazetecinin’ hapiste bulunduğu ülke konumuna yükseldiği kaydedildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler Yönetim Kurulu sözcüsü Britta Hilpert, “Türkiye’de gazetecilere yönelik cadı avı tüm bilinen boyutları aşmıştır” ifadesini kullanarak, “Halen AB üye adayı olan Türkiye’nin, Çin, Suriye ve İran gibi basın özgürlüğünün düşmanı olarak adı çıkmış rejimlerle aynı konumda bulunması, Türk makamlarının
15.12.2016 – AİHM Türkiye’den açıklama istedi
Türkiye’nin güneydoğusundaki sokağa çıkma yasaklarına ilişkin şikayetleri değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ankara’dan açıklama talep etti. Mahkemeye, konuya ilişkin 160’dan fazla başvuru yapıldı.
15.12.2016 HRW’den Ankara’ya sert suçlamalar
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’de basın özgürlüğünün durumuyla ilgili açıkladığı raporda Ankara’ya sert suçlamalarda bulundu. Türkiye’den 61 gazeteci, avukat ve aktivistlerle yapılan mülakatlara dayanan araştırma sonucu yayınlanan raporda, ‘Ankara yönetiminin, sözde düşmanlarına karşı acımasızca girişimlerine yönelik kontrol ve eleştirinin önüne geçmek amacıyla sistematik olarak bağımsız medyayı hedef aldığı’ belirtildi. Raporda ‘insan hakları ve hukuk devletinin temel prensiplerinin kasıtlı olarak görmezden gelindiği’ belirtilerek, Türkiye’de 148 gazeteci ve medya mensubunun hapiste ya da gözaltında olduğuna dikkat çekildi. Raporda, 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen olağanüstü hal kapsamında 140 medya kuruluşu ve 29 yayın evinin Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kapatıldığı belirtilerek, bunun sonucunda 2 bin 500 gazeteci ve medya mensubunun işsiz kaldığı kaydedildi.
16.12.2016 – Avrupa Konseyi: Türkiye demokrasi liginde küme düşebilir
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) bünyesinde Türkiye’deki gelişmeleri takip için oluşturulan bir komisyon, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarındaki “gerilemeyi” gerekçe göstererek Türkiye’nin yeniden “siyasi denetime” alınması önerisinde bulundu. Türkiye’deki gelişmeler hakkında AKPM Siyasi İşler Komisyonu içinde oluşturulan geçici alt komisyonun 21-23 Kasım tarihlerinde Ankara’ya düzenlediği ziyaretle ilgili enformasyon raporunda Türkiye’nin 2004 öncesi olduğu gibi yeniden siyasi denetime alınması tavsiyesinde bulunuldu. Raporda özellikle Kanun Hükmünde Kararnamelerle 100 binden fazla kişi hakkındaki idari cezalar, on binlerce kişinin “somut delil olmaksızın” gözaltına alınması, bazı parlamenterlerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve medya kuruluşlarına yönelik operasyonlar “kaygı verici” olarak değerlendirildi.
18.12.2016 RSF: Türkiye’de gazeteciler korku ikliminde yaşıyor
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Almanya Başkanı Christian Mihr Türkiye’de gazetecilerin bir korku iklimi içinde yaşadığını söyledi. Alman basın ajansı dpa’ya bir röportaj veren Christian Mihr Türkiye’deki gazetecilerin bir korku iklimi içinde yaşadığını ve bu durumun “aydan aya daha da vahim hale” geldiğini söyledi. Mihr “Gazeteciler kiminle buluşuyorum, ne zaman telefon etmeliyim diye düşünüyor, taksiciye nereye gitmek istediklerini söylemiyor sadece gidecekleri sokağın köşesinde iniyorlar” diye konuştu.
13.01.2017 – İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Türkiye’ye sert eleştiri
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2016 yılının bir değerlendirmesini yaptığı raporunda Türkiye’ye sert eleştiriler getirdi. Roth “Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’deki darbe girişimini muhalif sesleri bastırmak için avantaj olarak kullandı” dediği makalesinde “Erdoğan’ın artan diktatörce yönetimi bir liderin çoğunluk adına hakları ayaklar altına alması tehlikesini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. Raporda olağanüstü hal şartlarında gözaltında işkence ve kötü muamele iddialarında yaşanan artışlara da dikkat çekiliyor. “Darbe girişiminin ardından yapılan tasfiye operasyonu hükümetin artan otoriterliğinin belirtisiydi” denilen raporda, darbeden sonra çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdeki bazı önlemlerin temel insan haklarını koruma ilkesiyle çeliştiği ve Türkiye’nin uluslararası sorumluluklarına aykırı olduğu değerlendirmesi yapıldı. Darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü halin “eleştirel görünen diğer grupları da hedef almak için bir fırsat haline geldiği” belirtilen raporda, buna mukabil bağımsız medya kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının kapatıldığı değerlendirmesi yapıldı.
25.01.2017 – Avrupa Konseyi’nden Ankara’ya “gazetecileri serbest bırak” çağrısı
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Strasbourg’da devam eden genel kurul toplantılarında tartışılan “Avrupa’da Gazetecilere ve Medya Özgürlüğüne Karşı Saldırılar” başlıklı rapor ve beraberindeki karar tasarısı oy çoğunluğuyla kabul edildi. 15’e karşı 110 oyla kabul edilen karar metninde, medya özgürlüğü konusunda “en sorunlu” Avrupa Konseyi üyesi ülkeler olarak Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Macaristan, Polonya ve İtalya ön plana çıktı. Kararın Türkiye’yle ilgili bölümünde, darbe girişimi ve terör saldırılarının ülkeyi “zorluklar ve sınamalarla karşı karşıya bıraktığı”, ancak AKPM’nin, “OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) nedeniyle medya kuruluşları ve gazetecilerin içinde bulunduğu dramatik durumdan endişe duyduğu” dile getirildi. AKPM bu kapsamda Türk makamlarından, “terör eylemlerine aktif biçimde katıldıkları gerekçesiyle suçlanmamış gazetecilerin serbest bırakmasını” istedi.
31.01.2017 – Türkiye Özgürlüklerin En Çok Gerilediği Ülke
Merkezi Washington’da bulunan Özgürlük Evi (Freedom House), 2017 Dünyada Özgürlükler raporunu açıkladı. Popülistler ve Otokratlar: Küresel Demokrasiye Çifte Tehdit başlıklı raporda Türkiye düşüşünü sürdürdü. Raporda 195 ülke ve 14 bölgeyi gözlem altına alan Freedom House,87 ülke “Özgür”, 59 ülke “Kısmen Özgür” ve 49 ülke “Özgür Değil” kategorisinde yer aldıç Türkiye, 100 puan üzerinden yapılan puanlamada 38 puan ile 2016’da da kısmen özgür ülkeler arasında sayıldı. Ancak Türkiye 2016’da özgürlüklerin en çok gerilediği ülkeler arasında birinci oldu. 15 puan birden kaybeden ülke, son 10 yılda da özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke konumunda. İlk sırada ise Orta Afrika Cumhuriyeti geliyor.Freedom House’un 7 puan üzerinden hesapladığı özgürlük reytinginde de Türkiye siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde sınıfta kaldı. Örgütün ülke raporlarına ise Türkiye ile ilgili olumsuz tespitler devam etti. Freedom House, yürütme erkinin Başbakan’da olması gerekirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümette etkin olduğuna dikkat çekti ve 2002’den beri iktidarda olan AK Parti’nin özellikle son beş yılda siyasi haklar ve sivil özgürlüklere saygısını kaybettiğini belirtti.
15.02.2017 – Avrupa Konseyi’nden Ankara’ya “rotayı özgürlüklere çevir” çağrısı
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, Türkiye’de İfade ve Medya Özgürlüğü” başlıklı memorandumu açıkladı. Muiznieks, durumun 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması nedeniyle daha da vahimleştiğini, OHAL devam ettiği sürece ifade ve medya özgürlükleri ve akademik özgürlüğün önündeki engellerin kaldırılamayacağını belirtti.
22.02.2017 – Af Örgütü: Türkiye’de işkence ve kötü muamele arttı
Uluslararası Af Örgütü 2016 raporunu açıkladı. Dünyada insan haklarının durumunun incelendiği raporda, Türkiye’de işkence ve kötü muamelede artış olduğu, soruşturmaların ise sonuçsuz kaldığı belirtildi. Örgütün yıllık raporunda Türkiye’deki gelişmeler, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, işkence ve diğer kötü muameleler, aşırı güç kullanımı, cezasızlık, silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen ihlaller, mülteciler ve sığınmacılar ile ülke içinde yerinden edilen kişiler başlıkları altında incelendi. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan gelişmelerin ele alındığı raporda, “Darbe girişiminin ardından hükümet memurlar ve sivil toplum üzerinde büyük baskı oluşturdu. Raporda işkence ve kötü muamelede artış, muhalif görüşlere şiddet ve ceza, internet sansürü, düzmece sebeplerle toplanma özgürlüğü engellenmesine dikkat çekildi.
01.03.2017 – Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor
Avrupa Konseyi’nin anayasa reformlarını incelemekle görevli Venedik Komisyonu Türkiye’deki siyasi duruma ilişkin raporunda, ülkenin “demokratik sisteminin dramatik bir biçimde gerilediği ve otokratik, tek adam rejimi yolunda olduğu” saptaması yer alıyor. Süddeutsche Zeitung gazetesi raporda, Türkiye’nin şu anda “otoriter bir rejimi engelleyecek tüm gerekli mekanizmalardan da yoksun olduğu” saptamasının yer aldığını belirtti.
01.03.2017 – Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI): Türkiye’de gazeteciler mahkemelerin kurbanı
Uluslararası Basın Enstitüsü Almanya Komitesi Başkanı Prof. Dr. Eberle Türkiye’de gazetecilerin Terörle Mücadele Kanunu ve terörist ile gazeteci arasında ayrım yapamayan mahkemelerin kurbanı olduğunu söyledi. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Almanya Komitesi Başkanı Prof. Dr. Carl-Eugen Eberle, Türkiye’de hâkimlerin, Türk siyasi liderliğinin emirleri doğrultusunda hareket ederek gazeteciler aleyhine kararlar aldığını, basın ve ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığını söyledi. Basın özgürlüğü konusunda kısa vadede olumlu bir değişim yaşanacağı konusunda umudu olmadığını aktaran Eberle, mahkemelerin terörist ile gazeteci arasında ayrım yapamadığını, gazetecilerin Terörle Mücadele Kanunu ile mahkemelerin kurbanı olduğunu kaydetti. Darbe girişimi sonrası yaşanan süreçte en çok gazetecilerin mağdur olduğunu söyleyen Eberle, “Yasalar bu haldeyken, özgürce yazı yazılamazken, gazeteciler hapse girmekten korktukları için kafalarında makasla yaşarken, basın özgürlüğünün güvence altına alındığını söylemek mümkün değil” diye konuştu.
04.03.2017 ABD İnsan Hakları Raporu: TÜRKİYE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE VE MEDYAYA MÜDAHALE VAR
ABD’nin eski başkanı Barack Obama dönemine ilişkin raporda Türkiye’deki insan hakları ihlalleri beş başlık altında toplandı. Raporun Türkiye’yle ilgili bölümünün girişinde 15 Temmuz darbe girişimi ve girişim sırasında yaşanan sivil kayıplar dile getirildi. Darbe girişiminin yanı sıra yine giriş bölümünde PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda en az 200 sivilin hayatını kaybettiğine dikkat çekildi. Söz konusu çatışmalarda 300 bin kişinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığı belirtildi. Darbe girişiminin ardından Türk hükümetinin ifade özgürlüğüne, medyaya ve internete kısıtlamalar getirdiği vurgulanan raporda, FTÖ ya da PKK ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle 140’dan fazla gazetecinin hapse atıldığı hatırlatıldı. Bununla birlikte çok sayıda medya kuruluşuna baskın yapıldığı, çoğunun kapatıldığı, kitapların yasaklandığı, gazeteciler ve editörler hakkında ‘teröre destek’ suçlamaları ile davalar açıldığı, internet sitelerinin engellendiği ve yayın yasakları getirildiği de kaydedildi. Raporda ayrıca tartışmalı bölgelerde ilgili bağımsız raporlar hazırlanmasının önlendiği de bildirildi. Hükümetin PKK ile mücadelede sivillerin güvenliğini sağlamaktaki başarısızlığına dikkat çekilirken yüz binlerce kişinin evlerine terk etmek zorunda kaldıklarını da vurgu yapıldı. Rapora göre 200’e yakın sivil PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalar nedeniyle hayatını kaybetti. 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından on binlerce kişinin tutuklanması nedeniyle hapishanelerin kalabalıklaştığı belirtilirken hükümetin, 3 binden fazla yargı mensubunu görevden almasının yargının bağımsızlığını kısıtladığı, davaların ertelenmesine neden olduğu ve bir korku ortamı yarattığı ifade edildi. İnsan hakları ihlallerine karışan yönetici ve güvenlik güçleri hakkında soruşturma açılması ve cezalandırılmaları konusunda hükümetin attığı adımların sınırlı kaldığı da hatırlatıldı.
07.03.2017 – Avrupa Konseyi’nden Türkiye’ye AYM uyarısı
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland, Adalet Bakanı Bozdağ ile görüşmesinde Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’deki tutuklu gazeteci ve milletvekillerinin yaptığı bireysel başvuruları ivedilikle ele almasını istedi.
08.03.2017 – Avrupa Komisyonu Türkiye’nin siyasi ve hukuksal planda denetime alınmasını kararlaştırdı
Türkiye Avrupa demokrasi liginde küme düşme riskiyle karşı karşıya. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu, demokratik kurumların Avrupa standartlarında işlememesini gerekçe göstererek Türkiye’nin 2004 öncesi olduğu gibi yeniden siyasi ve hukuksal planda denetime alınmasını kararlaştırdı. AKPM Denetim Komisyonu tarafından Paris’te oy çoğunluğuyla kabul edilen rapor ve beraberindeki karar metninde, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL altında alınan önlemler nedeniyle demokratik kurumların işleyişinin “ciddi anlamda” bozulduğu görüşü not edildi. AKPM Türkiye raportörleri Marianne Mikko (Estonya) ve Ingebjorg Godskesen (Norveç) imzalı kararda, Türk hükümetinin OHAL altında Türk anayasası ve uluslararası hukuk kurallarının ötesine geçerek “orantısız” önlemler aldığı ifade edildi. Örnek olarak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile on binlerce devlet memurunun işine son verilmesi gösterildi. Kararda ifade ve medya özgürlüğü konularına da geniş yer verildi. Gazetecilerin tutuklanması ve muhalif gazetecilere yönelik baskının “demokratik bir toplumda kabul edilemez” olduğu kaydedildi. Denetim Komisyonu, bu kapsamda Ankara’dan; OHAL uygulamasına derhal son vermesini, KHK yayımlamayı ve toplu işten çıkarmaları durdurmasını, suçları kanıtlanmamış tutuklu parlamenterler ve gazetecileri serbest bırakmasını, OHAL inceleme komisyonunu işletmesini, adil yargıyı güvence etmesini, medya ve ifade özgürlüğü için acil önlem almasını, 16 Nisan referandumunu Avrupa Konseyi standartlarında düzenlemesini ve Anayasa değişikliği konusunda Venedik Komisyonu tavsiyelerini temel almasını istedi. Bu taleplerin ne derece yerine getirildiğinin 2018 içinde gözden geçirileceği belirtildi. Denetim Komisyonu tarafından alınan kararın Nisan sonunda yapılacak AKPM genel kurul oturumlarında onaylanması bekleniyor. Kararın onaylanması halinde, Türkiye 1949 yılından bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde, içinde Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna’nın bulunduğu demokrasi ligine gerilemiş olacak.
10.03.2017 – Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’ndan Türkiye’ye ‘otoritarizm’ uyarısı
Avrupa Konseyi, 16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde Türkiye’nin “otoriter bir başkanlık sistemine sürükleneceği” görüşünde. Avrupa Konseyi’nin anayasal konulardaki uzmanlık organı Venedik Komisyonu’nun, 21 Ocak 2017 tarihinde TBMM’de kabul edilen anayasa değişikliği metniyle ilgili görüş raporu kabul edildi. Raporda, anayasa değişikliğinin yöntem ve içerik bakımından Avrupa standartlarında hazırlanmadığı belirtildi. Kabul edilmesi halinde, “önerilen sistemin otoriter ve kişisel bir rejime dönüşme tehlikesi taşıdığı” not edildi. Önerilen değişiklik “Türkiye’nin demokratik anayasal geleneğinden geriye doğru atılmış tehlikeli bir adım” olarak tanımlandı. OHAL altında anayasal referandum için demokratik bir ortamın bulunmadığı görüşü dile getirildi. Venedik Komisyonu, Avrupa standartlarında anayasal referandum için, “ya OHAL uygulaması sona erene kadar referandumun ertelenmesi, ya da özgürlükler üzerindeki sınırlamaların kaldırılması” önerisinde bulundu. Raporda, OHAL uygulamasıyla muhalefete ve medya, basın özgürlüğü ve toplantı özgürlüklerine yönelik “kısıtlamalara” da vurguda bulunuldu. Türkiye’de “gazetecilik açısından elverişsiz hava ve giderek verimsizleşen ve tek taraflılaşmış toplumsal tartışma ortamının, anlamlı ve kapsayıcı bir demokratik referandum kampanyası olasılığını sorgulattığı” ifade edildi.
10.03.2017 – BM’den Türkiye’ye ‘ağır hak ihlalleri’ suçlaması
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), bugün “Türkiye’nin Güneydoğusu’ndaki İnsan Hakları Durumu”na ilişkin bir rapor yayımladı. Cenevre’de kamuoyuna tanıtılan 25 sayfalık raporda Türkiye, ağır insan hakları ihlalleri ile suçlanıyor. Raporda 2015 yılının Temmuz ayında bölgesel ateşkesin çökmesinin ardından Türkiye, güvenlik güçleri aracılığı ile ülkenin güneydoğusundaki Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı kentlerde “ciddi yıkımlar, ölümler ve sayısız ağır insan hakları ihlalleri” ile suçlanıyor.
13.03.2017 AGİT: Referandum kampanyalarında engeller artıyor
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) baş seçim gözlemcisi Georg Link, Alman gazetesi Heilbronner Stimmung‘a yaptığı açıklamada, 16 Nisan’daki referandum öncesinde adil kampanya ortamı önündeki engellerin arttığı uyarısı yaptı. 2015’deki meclis seçimleri öncesinde de fikir ve basın özgürlüğüne yönelik yoğun kısıtlamalar olduğunu belirten Link, 16 Nisan referandumu öncesinde bu engellerin daha da arttığını söyledi. Kampanyaların büyük bir güvensizlik ortamı içinde yapıldığını dile getiren AGİT yetkilisi, muhaliflere yönelik tehditlerin de belirgin artış gösterdiğini kaydetti. AGİT’in başkanlık sistemine geçişi öngören referandumu izlemek istediğini belirten Link, “Ankara’ya yaklaşık 10 kişilik deneyimli uzmanlardan oluşan bir ekip, bölgelere de ülke genelindeki durumu izlemek üzere uzun vadeli 26 seçim gözlemcisi göndereceğiz” diye konuştu.
16.04.2017 Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri “Türkiye’deki tüm demokratlar için üzücü bir gün”
Piri, “Kuvvetler ayrılığına saygı duymayan ve denge ve fren mekanizmalarının olmadığı bir Türkiye’nin AB’ye giremeyeceği açıktır” diye konuştu. AP raportörü, anayasanın bu haliyle, değişmeden uygulamaya konulması durumunda AB’ye üyelik müzakerelerinin duracağını açıkladı. Piri, bu şartlar altında Türkiye’nin AB üyeliğinden bahsetmenin “komedi” olacağını kaydetti. Çok az bir farkla biten sonuçların “otoriter bir sisteme” yol açacağını savunan Piri, sonuçların Avrupa değerlerinden büyük bir sapmayı temsil ettiğini savundu. Erdoğan’ın “otokratik davranışlarının” hem toplumu kutuplaştırdığını hem de Türk ekonomisine zarar verdiğini iddia eden Piri, “Türkiye’de temel haklar ve demokrasi için mücadele edenlerle yan yana olmaya devam edeceğim” dedi.
17.04.2017 AGİT: Referandum eşit koşullarda yapılmadı, YSK şeffaf davranmadı
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Türkiye’deki ‘partili cumhurbaşkanlığı’ referandumunun eşit koşullarda yapılmadığını belirterek, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) şeffaf davranmadığını açıkladı. Sandık başlarındaki siyasi parti temsillerinin adil olmadığını belirten AGİT heyeti, operasyonlar kapsamında büyük yıkımın yaşandığı Doğu ve Güneydoğu illerine dikkat çekerek, “Geçen yıl güvenlik gerekçesiyle evlerini terk etmek zorunda kalanlar oylamada zorluk yaşadı, kimileri de oy kullanamadı. Gözlemcilerimiz ‘Evet’ kampanyasının medyada baskın olduğunu, bunun yanında medyaya baskının, gazetecilerin tutuklanmasının ve medya kuruluşlarının kapatılmasının seçmenlerin görüş çoğulluğuna erişimi engellediğini ortaya koydu.”
20.04.2017 AVRUPA KONSEYİ: Gazetecilere tehditte Türkiye ilk sırada
Avrupa Konseyi, gazetecilerin maruz kaldığı baskı ve şiddeti incelediği raporunu yayınladı. “Gazeteciler Baskı Altında” başlıklı raporda, Avrupa’da çok sayıda gazetecinin baskı, korkutma ve takibata maruz kaldığı bildirildi. Rapora göre, tüm bu baskılar pek çok gazeteciyi oto sansüre sürüklüyor. Yine bu alanda en fazla oto sansür yapan gazeteciler Türkiye’de kaydedildi. Yüzde 51’lik bir kesim olayları daha az eleştirel verdiğini, yüzde 42’lik bir kesim hassas ya da eleştirel hikayelerin tonunu düşürdüğünü, yüzde 42’lik bir kesim de içeriği kabul edilebilir tartışmayla çerçevelediğini bildirdi. Rapora göre kendilerinin hedef alınarak gözetim altında tutulduğunu düşünen gazetecilerin oranı Türkiye’de yüzde 87 düzeyinde.
20.04.2017 Türkiye izin vermedi, Avrupa’nın işkence raporu ‘susturuldu’
Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi’nin Başkanı Mykola Gnatovskyy, komitenin Türkiye’ye ilişkin raporunun açıklanmayacağını bildirdi. Strasburg’da yıllık raporun açılışında konuşan Gnatovskyy, “Bunun bir yolu yok. Tabii ki bulgularımız hakkında konuşmak isterdim ama tek bir söz bile söyleyemem” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin de onayladığı Avrupa İşkenceyi Önleme Sözleşmesi kapsamında insan hakları temsilcileri 1989 yılından bu yana hapishane ve tutuklular hakkındaki belgelere erişim sağlayabiliyor.Gnatovskyy, “Yüzlerce insanla görüştük. Hem tek tek hem de başkalarının gözetimi altında. Yani sonuç çıkarabileceğimiz yeterince belgeye sahibiz” dedi.
14.05.2017 Avrupa’dan Oğuz Güven uyarısı: Demokrasiye saygı gösterin
AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic, cumhuriyet. com.tr Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’in gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Türkiye’yi demokratik standartlara uygun davranmaya çağıran Kocijancic, “Masumiyet karinesi, adil yargılanma ve savunma hakkı”na saygı duyulması gerektiğini anımsattı. Sözcü, Türkiye’deki gazeteci davalarını yakından takip ettiklerini de söyledi.
23.05.2017 Türkiye, Cezaevinde Kitap Taslağına El Koymaktan AİHM’de Mahkum Edildi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Erzurum Cezaevi yönetiminin, Resul Sarıgül’ün 2004’te hapishanede yazdığı kitap taslağına el koymasını ifade özgürlüğü ihlali olarak değerlendirerek Türkiye’yi mahkum etti.
24.05.2017 62 Avrupalı parlamenter, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın serbest bırakılması için mektup yolladı.
Avrupalı parlamenterler, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilmelerinin ardından işlerine geri dönmek için Ankara Yüksel Caddesi’nde başlattıkları açlık grevlerinin 76’ncı gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ile ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a mektup yolladı.
7.06.2017 Türkiye, Üçüncü Değerlendirme Aşaması’nda bulunmasına karşın yolsuzlukla mücadele konusunda “küresel ölçekte yetersiz”
Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) 2016 raporunu tamamladı. 49 ülkenin taraf olduğu sözleşmede Türkiye, parti finansmanının şeffaflığı konusunda gösterilen tavsiyelerden hiçbirini tam olarak uygulamadı. Tavsiyelerin yüzde 56’sını ‘kısmen’ uygulayan Türkiye, yüzde 44’ü hakkında ise adım dahi atmadı.
10.06.2017 Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD), tutuklu gazeteciler ve açlık grevindeki eğitmenlerle ilgili basın bildirisi yayınladı.
Bildiride “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ni kabul eden Türkiye Cumhuriyeti‘ne yakışmayan anti-demokratik uygulamaların toplumun büyük bir bölümünde vicdanları yaraladığı ve devlet-polis baskısı altında bırakıldığı vurgusu yapıldı.
15.06.2017 UNICEF’e göre Türkiye ‘eğitim kalitesi’nde sonuncu
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) çocukların refah koşullarına yönelik hazırladığı raporda, Türkiye, ‘eğitim kalitesi’ kategorisinde sonuncu sırada yer aldı.
30.06.2017 AİHM, Demirtaş ve tutuklu vekiller için Türkiye’den savunma istedi
Tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ve diğer HDP’li milletvekillerinin başvurusunu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları mahkemesi (AİHM) Türkiye’den savunma istedi.
7.7.2017 BM’den gözaltılar ile Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açıklaması
Birleşmiş Milletler’den insan hakları savunucularının İstanbul’da gözaltına alınmaları ile açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkında açıklama yapıldı. “Son derece kaygılıyız” ifadesi kullanılan açıklamada, Terörle Mücadele Yasası’nın hakların kullanımını önlemek için istismar edildiği endişesine yer verildi. Hak savunucuları için güvenli çalışma koşullarının sağlanması istenen açıklamada, “Türk hükümetini bir an önce Gülmen ve Özakça’yı serbest bırakıp işlerine iade etmeye ve hukuksuz şekilde tutuklanıp, işten atılmalarını tazmin etmeye çağırıyoruz” denildi.
14.07.2017 RSF’den OHAL’de Medya Raporu
“Türkiye’de OHAL altında gazetecilerin korkunç bir yılı” (Dire year for journalists under state of emergency in Turkey) başlıklı raporda RSF, 15 Temmuz 2016’da Türkiye halkının kanlı bir darbeyi önlediği, ancak bunun insanların demokratik taleplerinden ziyade başarısız darbe girişimiyle mücadele adı altında baskı unsuruna evrildiğini belirtti.
17.7.2017 AB’den hak, hukuk, demokrasi uyarısı
“Darbe girişiminden bir yıl sonra Avrupa’nın eli Türkiye’ye uzatılmış haldedir” diyen Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Türkiye için Avrupa perspektifinin şartlara bağlı olduğunu hatırlatmayı ihmal etmedi. Juncker, insan hakları, basın özgürlüğünü ve hukuk devleti vurgusu yaptı, “Eğer idam gelirse AB kapısı kapanır” dedi.
17.7.2017 PEN: Hiçbir dönemde, hiçbir ülkede bu kadar yazar hapsedilmedi
“Türkiye: İfade Özgürlüğüne Sahip Çık” başlığı ile yayınlanan bildiride, “Türkiye, Çin ve Eritrea toplamını da geçerek dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine çevrildi. PEN’in neredeyse 100 yıllık tarihinde hiçbir dönemde, hiçbir ülkede bu kadar yazarın hapsedildiği kaydedilmedi” denildi.
19.7.2017 Af Örgütü: Türkiye kırmızı çizgiyi aştı, rejim artık saygın değil
İstanbul Büyükada’da gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusunun 6’sının tutuklanmasının ardından Uluslararası Af Örgütü, Londra’daki merkezinde düzenlediği basın toplantısında; Türkiye’nin kırmızı çizgiyi aştığını ve rejimin artık saygın olmadığını açıkladı
19.7.2017 Almanya’dan Türkiye’ye insan hakları savunucusu notası
Almanya, Büyükada’da gözaltına alınan Alman vatandaşı Peter Steudtner’in tutuklanması üzerine Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın’ı Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak, nota verdi. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Schaefer, Türk Büyükelçi’ye çok açık bir dille tutuklanan insan hakları aktivisti Peter Steudtner’in zaman kaybetmeden serbest bırakılmasını istediklerini açıkladı. Dışişleri sözcüsü Schaefer, Peter Steudtner’in terör örgütüyle bağlantısı olduğu suçlamasının tamamen gerçek dışı olduğunu belirtti. Başbakan Merkel’in sözcüsü Seibert de Peter Steudtner’in tutuklanmasını kınadıklarını, yargının talimat aldığını ve derhal serbest bırakılmasını istediklerini vurguladı.