Cumhuriyet Halk Partisi Bilim Platformu politika notları yayınlamayı sürdürüyor. Son olarak “Otoriterleşen Türkiye’nin Çölleşen Medyası” başlıklı rapor kamuoyuna açıklandı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, basın özgürlüğü konusunda Türkiye’ye en karanlık dönemlerinden birini yaşattığına vurgu yapılan raporda, “Otoriterleşen ve keyfileşen AKP’nin uyguladığı baskı ve hukuksuzluğun en fazla gözlendiği alanların başında medya gelmektedir” dendi.
Politika Notu’nda öne çıkan tespit ve değerlendirmeler şöyle:
“Baskıcı ve tekelci zihniyetiyle AKP’nin uygulamaları sonucunda Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2002 yılında 99. sıradayken, 2018’de 157. sıraya gerilemiştir.”
“Geçtiğimiz 17 yılda AKP, medya sektöründe sermaye ve sahiplik ilişkilerini doğrudan müdahalelerde bulunarak çarpık bir biçimde dönüştürmüştür. Nesnel ve bağımsız medya kuruluşları, çeşitli sindirme ve yıldırma yöntemleri ile sektörün tamamen dışına itilirken, yerlerini medya alanında hiçbir deneyimi olmayan, yandaş iş adamlarının sahip olduğu şirketler almaya başlamıştır.”
“Saray Rejimi, RTÜK’ü güdümünde olmayan medya organlarına karşı, keyfi cezalandırma ve ekonomik caydırma aracı olarak kullanmaktadır.”
“AKP’nin yarattığı havuz medyası, yurttaşların bilgi edinme hakkını engellenmektedir. Kamuoyu, iktidarın istekleri doğrultusunda belirlenmeye çalışılmaktadır. İktidara yakın medya “dostane” bir eleştiriye dahi tahammül edemezken, iktidarın yanlış politikalarını eleştiren herkes, hain, işbirlikçi, düşman, terörist, dış güçlerin maşası gibi ağır ithamlarla yaftalanmaktadır.”
“AKP rejiminin, medyanın gerçeklere ulaşmasını ve yurttaşlara doğru bilgiyi Havuz medyası, Saray’ın yapay gündemi ile vatandaşların gerçek gündeminin üzerini örtmektedir. AKP’nin kontrolündeki havuz medyası kamuoyunu dilediği gibi yönlendirmeye, gündemi istediği gibi belirlemeye, olguları ve gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadır.”
“AKP rejiminde, ülkemiz utanç verici bir şekilde tutuklu gazeteciler ülkesine dönüşmüştür. Türkiye, Çin ve Mısır’ın ardından en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülke konumuna getirilmiştir. Basın sendikalarının ve derneklerinin raporlarına göre 2019 yılı itibarıyla cezaevlerinde 150’ye yakın gazeteci bulunmaktadır.”
“Cumhuriyet Gazetesi, AKP rejimince hedef gösterilmiş, saldırılara uğramış, pek çok haksız ve hukuksuz yargılamaya maruz bırakılmıştır. Gazete yöneticileri, yazarlar, çizerler ve muhabirler uzun süren tutukluluk dönemlerinden geçmiştir.”
“Saray rejimi, “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu muhalifler üzerinde olduğu gibi medya üzerinde de bir baskı ve yıldırma aracı olarak kullanmaktadır.”
“2018 yılında 80’e yakın gazeteci, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında gazetecilik faaliyetlerinden ötürü mahkûm edilmiştir. Gazeteciler, hapis cezalarının yanı sıra astronomik tazminat davalarıyla da karşı karşıyadır.”
“AKP rejimi, tüm çalışma yaşamında olduğu gibi medya alanında da emekçilerin örgütlenmelerinin önüne engeller koymakta, medya çalışanlarını sendikasızlaştırmaktadır. Medyada yürürlükte olan sekiz toplu iş sözleşmesinin yedisi, sektörün çok küçük bir bölümünü oluşturan bağımsız medya kuruluşlarında gerçekleştirilmiştir.”
“AKP iktidarında, tektipleştirilen ve tek boyutlu hale getirilen havuz medyasının gazetelerine olan ilgi her geçen gün azalmaktadır. 2018 yılında yapılan bir çalışmaya göre, hiç gazete okumayanların sayısında bir yılda %20’lik bir artış yaşanmıştır. Gazetelere ilgisizliğin en somut göstergesi günlük ortalama baskı sayısıdır. 2013 yılında günlük ortalama gazete baskı sayısı 6 milyon 290 bin iken, 2017 yılında bu sayı 4 milyon 271 bine düşmüştür. Bir başka deyişle 2013-2017 yılları arasında gazete tirajları 3’te 1 oranında azalmıştır. Türkiye genelinde yayın yapan dergilerin yıllık tirajlarında da 2017 yılında, 2015 yılına göre 4’te 1 oranında bir gerileme gerçeklemiştir. Bu düşüşün şüphesiz en temel nedenlerinden biri, Türkiye kamuoyunun bağımsız haber kaynakları aracılığıyla gerçeklere ulaşma konusunda yaşadığı hayal kırıklığıdır.”
“Turkuvaz Dağıtım, dağıtım sektöründe tekel haline gelmiştir.”
“SEKA Kâğıt Fabrikası’nın AKP tarafından özelleştirilmesi sonucunda, Türkiye kâğıt temini konusunda ithalata bağımlı hale getirilmiştir. AKP’nin maksatlı ve beceriksiz politikaları sonucunda kâğıt gibi stratejik bir üründe ülkemizin ithalata bağımlı hale gelmesi medyada büyük bir ekonomik darboğaza neden olmuştur. Ağustos 2018’den itibaren TL’nin aşırı değer kaybetmeye başlaması ile birlikte matbaa, yayıncılık ve basın sektöründe derin bir kriz yaşanarak, ton bazında gazete kâğıdı fiyatları yaklaşık % 100 artmıştır.”
“Türkiye, Freedom House tarafından hazırlanan 2018 İnternet Özgürlüğü Raporu’nda Çin, Rusya, İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerle birlikte “özgür olmayan” ülkeler arasında yer almaktadır.”
“Medyada, kendisine yakın sermaye aracılığı ile kontrolü elinde tutan AKP, yurttaşların vergileri ile yayın yapan AA ve TRT’yi tek boyutlu, tek renkli ve tek sesli bir anlayışın etkisi altında partizanca çalıştırmaktadır. 14 televizyon ve 16 radyo kanalını bünyesinde bulunduran TRT’nin kadroları liyakat ve ehliyet ölçütleri günden güne hiçe sayılarak partizanca tasfiye edilmekte, tarafsız ve bağımsız kamu yayıncılığı ilkesi ayaklar altına alınmaktadır.”
“Türkiye’nin en geniş ağına sahip olan AA’nın muhalefet partilerine uyguladığı haber ambargosu, demokratik çoğulculuğun ve çok sesliliğinin önünde vahim bir engel teşkil etmektedir.”
“2018 yılının son 3 ayında İnternette çıkan 327 habere erişim engeli kararı verilmiştir. Erişim engeli konulan internet sitesi sayısı 100 bine ulaşmıştır.”
Politika Notu’nun tamamı için: https://chp.azureedge.net/067502750aff4b8a981d83b2dec00761.pdf?fbclid=IwAR2I-a3jCNSCaWyvFBjXqCob0RvonMz3ej1Svv60lPwHV9ul_ij-32zXv6Y