Julia Conley
Çeviri: Cansu Cızık**
Birleşmiş Milletler’in biyoçeşitlilik üzerine çalışmalar yürüten hükümetlerarası biriminde görevli bilim insanları, bu ayın başlarında, bir milyon türün ortadan kalkma potansiyelinin ufukta belirdiğine ilişkin raporlarıyla tehlike çanlarını çaldılar –bir Alman gazetesinin haberine göre bilim insanlarının çağrısını pek kimse duymadı.
Deutsche Welle, geçtiğimiz Perşembe günü, kısmen Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim Politikası Platformu’nun (IPBES – the Intergovernmental Science-Policy Platform on Biodiversity and Ecosystem Services) doğanın “eşi benzeri görülmemiş” çöküşü olarak nitelediği olaya ilişkin raporunu, Sussex Dükü ve Düşesi’nin ilk çocuklarını kucaklarına aldıkları gün yayınlaması nedeniyle, raporun ortaya koyduğu vahim durumun nadiren haberleştirildiğini duyuruyordu.
Common Dreams’in de aralarında olduğu bazı uluslararası ve ilerici yayın organları rapor yayınladığında kamunun ilgisini çekecek, sansasyonel haberler yaparken, İngiltere’nin ulusal gazetelerinden yalnızca iki tanesi, 7 Mayıs’ta, yani Meghan Markle ve Prens Harry’nin kraliyet ailesi mensubu bebeğinin doğumunun ertesi günü, ön sayfalarında biyoçeşitliliğe ilişkin bir habere yer veriyorlardı.
Deutsche Welle’nin haberi, bu hafta başlarında yayınlanan bir Media Matters yazısında yer alan ifşalarla doğrulandı. Bu habere göre, ABC News, doğduğu hafta kraliyet bebeğine ilişkin haberlere, 2018 yılının tamamında iklim krizi ile ilgili yaptığı haberlere daha çok zaman ayırmıştır –o yıl 16 yaşındaki Greta Thunberg dünya çapında iklim protestolarına yol açmış olsa da.
Thunberg, IPBES raporu yayınladıktan sonraki gün “Son dakika haberleri nerede?” tweetini atıyordu: “Ekstra haber yayınları? Ön sayfalar? Acil durum toplantıları nerede? Kriz Zirvesi? Daha Önemli Ne Olabilir?”
Panel başkanı, Sir Robert Watson, yaptığı bir açıklamada IPBES’nin raporunun, “Bizim ve diğer tüm türlerin bağlı olduğu ekosistemlerin sağlığının [nasıl] her zamankinden daha hızlı tahrip olduğunu” ayrıntısıyla ortaya koyduğunu dile getirdi.
İnsanların, hayvancılık ve tahıl üretimini hızla arttırarak, toprağı değersizleştirerek, kent alanlarındaki etkinlikleri 20 yıl öncesine oranla ikiye katlayarak ve kirliliği 1980’den bu yana on kat arttırarak, “dünya çapında ekonomilerimizin, geçim kaynaklarının, gıda güvenliğinin, sağlığın ve yaşam kalitesinin temellerini aşındırmakta olduğunu” söyledi Watson.
Bilim insanları, bir milyon türün yok olma ihtimaline ek olarak, biyoçeşitlilik krizinin dünya ekonomileri, gıda güvenliği ve hastalıkların yayılması açısından da önemli riskleri beraberinde getirdiği uyarısında bulunuyorlar.
Rapor, karar merciinde bulunanları, sürdürülebilir tarımsal uygulamalarının, su kaynaklarının kapsayıcı ve adil yönetiminin, yenilebilir enerji kaynaklarının ve diğer reformların teşvik edilmesi suretiyle doğanın korunması için acil bir şekilde somut adımlar atmaya çağırıyor.
Çarşamba günü, ABD Temsilciler Meclisi’nde bulunan demokratlar, milyonlarca türün soyunun hızla tükenmesine sebep olan çevre krizine, Meclis Doğal Kaynaklar Alt Komitesi’nin, Watson ve diğer IPBES yetkililerinin tanıklıklarına başvurulduğu sorunla ilgili bir oturum düzenleyerek dikkat çekmeye çalıştı.
Watson alt komiteye şöyle konuştu: Biyoçeşitlilik “gıda güvenliğinin, su güvenliğinin dayanağıdır, kısmen iklimimizi düzenliyor, tozlaşmayı düzenliyor, polenlerin yayılmasını düzenliyor, fırtınalarda yaşanan deniz kabarmalarını düzenliyor. Bunlar sıradan Amerikalıyı etkileyen şeyler. Biyoçeşitliliği kaybetmeye devam edersek, ekosistemlerimizi parçalamaya devam edersek, o zaman insanların esenliği bundan gerçekten de zarar görecek.” ve sözlerine şunları ekledi: “Bu ortalama bir Amerikalı’nın umursaması gereken bir şey.”
Ancak The Guardian gazetesinin haberine göre, meclis üyeleri aynı zamanda tanıklıklarına başvurulmak üzere Cumhuriyetçi komite üyeleri tarafından oturuma davet edilen, IPBES’nin mesajının aciliyetini hafifletmeye çalışan iklim bilimi inkârcılarını da dinledi.
Deutsche Welle’ye göre, bilim insanları son yıllarda, biyoçeşitliliğin yok oluşu konusunda 45 dilde, 20.000’den fazla makale yayınladılar.
Basın konuyu haberleştirmediği, kanun yapıcılar ise biyoçeşitlilik krizinin aciliyetini dile getirmediğinden halkın bu soruna ilgi duymak için çok az sebebi oldu. Raporun yayınlandığı gün, haber bültenlerinin çoğu kraliyet bebeğinin doğumuna ayrılmıştı. Prens Harry ve Meghan Markle için yapılan Google aramaları, biyoçeşitlilik için yapılan aramaları sırasıyla 14’e 1 ve 31’e 1 oranlarında aştı.
Deutsche Welle, iklim mücadelesi yürütenlerin baskılarıyla, son dönemlerde politikacılar ve medyanın iklim krizine duydukları ilgiyi biraz da olsa arttırmış olduklarını, fakat aynı özenin biyoçeşitliliğe gösterilmediğini bildirmekte.
“Doğanın sessiz sedasız hızlanmış olan eşi benzeri görülmemiş yok oluşu, kendi başına, küresel ısınmanın neden olduğu olağanüstü hava olaylarından –örneğin ani seller ve kontrol edilmesi güç yangınlar- daha az dramatiktir. Doğanın yok oluşunun, insanlara katkılarının kavranması da zordur.” diye yazıyordu gazetede Ajit Niranjan: “Sıradan bir solucan toprağı verimli tutan ve yiyeceğimizin sofralarımıza gelmesini sağlayan ekosistemin bir parçasını oluşturabilir. Ancak onun ölümü, nadiren eriyen buzlar üzerindeki bir kutup ayısı kadar dokunaklı olur.”
IPBES, son raporu ile bu algıyı değiştirmeyi amaçlamıştır.
Çevre bilimci Kathryn Williams söz konusu yayın organına “Raporun en güzel yanlarından biri de doğaya değer vermemizin farklı yollarına dikkat çekmesidir” beyanında bulunmuş ve şöyle devam etmiştir: “Sadece yemek ve temiz hava gibi somut yollar değil, aynı zamanda daha duygusal bir düzeyde ilişki kurduğumuz yollara da dikkat çekmesidir.”
———–
(**) Mülkiye Çeviri Çalışma Grubu.