Binali Bey kürsüde.
Bu kez hiç de “mağdur” sayılamayacak bir topluluğa hitap ediyor.
Sanki “Dünyanın bütün sermayedarları, birleşiniz!” demiş, onların da bir kısmı gelip karşısına oturmuşlar. Amerika’lısı, Kanada’lısı, İngiliz’i, Alman’ı, Fransız’ı, Rus’u, Japon’u, hepsi hazır! Yeşil sermayeyi de Suudi, Katar, Kuveyt renkleri temsil ediyor.
Başbakan onlara şunu söylüyor:
”Bizim yönetim olarak görevimiz, sizlerin işini kolaylaştırmak, iş yapma kararlılığınızı artırmak. İşi, üretimi, yatırımı siz yapacaksınız. Ürettiğiniz malı siz pazarlayacak, parayı siz kazanacaksınız; bize düşen görev de sizin önünüzü açmak, çözüm üretmek, engelleri kaldırmak. Bu ülkeye yatırım yapmışsınız sizler; taş üzerine taş koyan, istihdam oluşturan herkesin başımız üzerinde yeri var”.
***
Aslında hiç de şaşırtıcı olmayan, güzel sözler! Bu düzende “mağdur edebiyatı” ile iktidara gelmiş, “mağdur edebiyatı” ile iktidarını sürdüren her lidere yakışacak sözler. Hani tarihi maddeci kuram “burjuva düzeninde, siyasetçiler, sermayenin hizmetkârıdır” der ya, sanki Binali Bey buna somut bir örnek vermek istiyor. Ve kendilerine ne düştüğünü çok açık bir dille anlatıyor.
***
Peki ama bu ülkede “mağdurlar” yok mu?
Elbette var; hem de çeşit çeşit. İktidar, zaman zaman onların temsilcilerini de topluyor ve onlara da kendi dilleriyle hitap ediyor. Türkçemiz zengin; her sınıfın, her zümrenin kendi dili var. Cumhurbaşkanı Erdoğan yabancı dil bilmiyor, ama hakkını yemeyelim, Türkçeye çok hâkim!
Ne var ki son dönemde bir karışıklık oldu; FETÖ operasyonları yeni bir “mağdur kategorisi” daha yarattı ve işler de biraz daha karıştı. Bunlar için feryad edenlere geçen hafta Tayyip Bey de katılmış, “dikkat!” demişti; “at iziyle it izi birbirine karışmasın!”..
Sonra?
Sonra karışmadığı anlaşılmış olacak ki, iki gün önce de yine Tayyip Bey “ Kim ki, FETÖ terör örgütü mensupları sebebiyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa ihanet içindedir” dedi.
***
Doğrusu bir “mağdurlar” ülkesinde yaşıyoruz; herkes kendi koyduğu ölçüye göre “mağdur!”.. Ve bu sisli havada gerçek mağdurlar, yani “en alttakiler” de hep unutuluyorlar. Yine de kimsenin “mağdur” sayamayacağı insanlar dün Dolmabahçe Ofisi’ndeydiler; Binali Bey’i dinlediler. Anlaşılan pek de bir şey anlayamadılar ve kafaları karışarak dağıldılar: Arkalarında “mağdur” bir Türk lirası bırakarak! Baksanıza onlar gitti; dolar kuru rekor üzerine rekor kırıyor!