Mülkiyeliler Birliği tarafından düzenlenen Çarşamba Söyleşileri’nde, mülteciler sorunlarını anlattı. Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Mohammad Saleh Ali ve Afgan Mültecilerle Dayanışma Derneği Temsilcisi Zahra Mohammadi ve Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi’nin katıldığı söyleşi dün akşam Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleştirildi.
Söyleşi’de konuşan Mülkiyeliler Birliği 2. Başkanı Pınar Ecevitoğlu, mültecilerle ilgili dördüncü söyleşiyi gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, son söyleşide mültecilerin kendilerinin konuşmasını istediklerini kaydetti.
Söyleşinin moderatörlüğünü de yapan Mete Hüsünbeyli, aile mekanı olan Mülkiyeliler Birliği’nde bulunmaktan mutlu olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, kendisinin mültecilerle tanışma öyküsünü anlattı. Konuk-misafir kavramlarının mülteciler için alerjik kavramlar olduğunu belirten Hüsünbeyli, bu anlayışın “biz ne verirsek onunla yetineceksiniz” anlamına geldiğini kaydetti. Yıllar önce İzmir’de bir SBF-DER buluşmasının ertesinde mültecilerle tanıştığını anlatan Hüsünbeyli, o dönem Cevat Geray’la bir Basmane turu yaptıklarını kaydetti. Birbirine çok yakın mescit, sinagog ve kilise bulunduğunu vurgulayan Hüsünbeyli, gezi sırasında oteller sokağında bulunan Semt Merkezi’nde siyahi kadınlar bulunduğunu anlattı. 2008 Ocak ayında Mülticelirle Dayanışma Derneği’ni kurduklarını belirten Hüsünbeyli, amaçlarının mültecilerin sınırdışı edilmelerini engellemek olduğunu kaydetti. Suriyelilerin yoğunlaşmasıyla birlikte Konak Kent Meclisi’nde bir Mülteci Meclisi oluşturduklarını ifade eden Hüsünbeyli, karşılıklı entegrasyonu amaçladıklarını belirtti. Mülteciliğin temel bir hak olduğunun altını çizen Hüsünbeyli, “onların çabalarında yanlarında olmak bizim için onur sorunu” dedi. Mültecilerin Öykü Arin için kök hücre bağışı yapmalarına izin verilmemesine tepki gösteren Hüsünbeyli, bu konuda bir basın açıklaması yaptıklarını kaydetti. Mültecilik statüsünün onların yaşamını belirlediğini söyleyen Hüsünbeyli, “Farklı olabiliriz ama yürekte birlikteyiz” mesajı verdi.
Söyleşinin ikinci konuşmasını Niğde’den gelen Afgan mülteci Zahra Mohammadi yaptı. Afgan Mültecilerle Dayanışma Derneği’nin 2014 yılında Kayseri’de kurulduğunu kaydeden Mohammedi, 58 farklı şehirde 370 gönüllünün Afgan mültecilerin sorunlarıyla ilgilendiğini belirtti. 1979’dan bu yana en çok mülteci veren ülkenin Afganistan olduğunu hatırlatan Mohammedi, bugüne kadar 4 mülteci dalgası yaşandığını anlattı. Pakistan ve İran’dan sonra en fazla Afgan mültecinin Türkiye’de bulunduğunu anlatan Mohammedi, toplam 172 bin mültecinin sadece 3 bininin statü kazandığını kaydetti. Afganistan’la yapılan anlaşma sonucu geçen yıl 31 bin mültecini sınırdışı edildiğini belirten Mohammedi, Afganların Türkiye’deki en kalabalık ikinci sığınmacı grubu olduğunu ifade etti. Mohammedi, Türkiye’deki Afganların en fazla Aksaray, Afyon, Konya, Nevşehir, Trabzon, Tokat, Çankırı, Karaman, Sivas ve Kayseri’de bulunduğunu belirterek konuşmasını tamamladı.
Söyleşinin son konuşmacısı, Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Mohammad Saleh Ali oldu. Kendisini tanıttıktan sonra, “Dayan yiyen sayan gibi değil” diyerek sözlerine başlayan Ali, 1999 yılından beri mülteci olduğunu ve derneği 2013’te kurduklarını anlattı. “Önce misafir dediler sonra Türkiye seni evindir dediler” şeklinde konuşan Ali, Türkiye halklarına teşekkür etti. Geçmişte İzmir’e gelen hiçbir mültecinin ev eşyası bile almasına gerek kalmadığını çünkü İzmirlilerin tüm eşyaları bağışladığını anlatan Ali, “Türkiye bu konularda tecrübeli” diye konuştu. Kimsenin mülteciliği tercih etmediğinin altını çizen Ali, ekonomik, hukuksal, medeni ya da savaş gibi nedenlerle göç etmek zorunda kalındığını vurguladı. İzmir’de 200 bin Suriyelini yaşadığı bilgisini veren Ali, bunların bir kısmının medyada, sağlıkta, eğitimde çalıştığını söyledi. “Halep’te dilencilik yapan Ankara’da da yapıyor” diyerek sözlerini sürdüren Ali, bu nedenle mültecilere tepki gösterilmesinin doğru olmadığını kaydetti. Suriyelilere yönelik suçlamalara neden olan vakalara değinen Ali, bunların Suriyeliler yokken de olduğunu anlattı. En az gerginliği İzmir’de yaşadıklarını söyleyen Ali, bunda derneklerini de payı oyduğunu ifade etti. Entegrasyonun tek taraflı olamayacağını vurgulayan Ali, “Sizin de anlamınız gerekiyor. Gelişme adım adım olur. Mültecilere fırsat vermek gerek” dedi.
Mültecilerin akıllı telefon kullanmasının bile eleştirildiğini hatırlatan Ali, bunun nedeni olarak, Türkiye’deki Suriyelerin akrabalarının çok farklı ülkelere dağılmış olması ve aralarında en ucuz iletişimin akıllı telefonlar sayesinde mümkün olmasını gösterdi.