“Kurtuba/ Uzakta tek başına
Ay kocaman at kara/Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları/Varamam Kurtuba’ya
Ovadan geçtim yel geçtim/Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu/Kurtuba surlarında
Yola baktım ama yol uzun/Canım atım yaman atım
Etme eyleme ölüm/Varmadan Kurtuba’ya
Kurtuba/Uzakta tek başına”
Federico Garcia Lorca, Atlının Türküsü, (çev. Melih Cevdet Anday, Sabahattin Eyüboğlu, seslendiren: Zülfü Livaneli)
19 Ağustos, İspanya’nın ve dünyanın en büyük şairlerinden olan Federico Garcia Lorca’nın faşistlerce kurşuna dizilerek öldürüldüğü günün yıldönümüdür. Lorca, İç Savaşın başladığı 17 Temmuz 1936’dan bir kaç gün önce ailesinin yaşadığı Granada bölgesindeki evlerine gittiğinde, Granada’nın sadece on gün sonra Franco’cu faşistlerin eline geçeceğini bilemezdi.
İspanyol şair Antonio Machado, Lorca’nın öldürülmesini şiirinde şöyle anlatır:
“Tüfekler arasında yürürken görüldü o,/ uzun bir sokaktan / çıktı soğuk kıra/ Gün doğarken daha/ şafakta, yıldızların altında/ Öldürdüler Federico’yu.
Cellatların mangası/ Bakamıyordu yüzüne/ Kapadılar hepsi gözlerini./Dua ettiler: Tanrı bile kurtarmayacak seni!/ düşüp öldü Federico/-Alnında kan, kurşun bağırsaklarında-/ Cinayet Gırnata’da işlendi/ Biliyorsunuz, -Zavallı Gırnata’da!-
Onun Gırnata’sında!”
***
Federico Garcia Lorca kurşuna dizilerek öldürüldüğünde sadece 38 yaşındaydı. Şiirlerinde; doğayı, yaşama sevincini, aşk, özgürlük, insan sevgisi, daha güzel yaşanılır bir dünya, ölüm temaları geniş ölçüde yer alır. Lorca hem doğu hem de batı edebiyatının pek çok türünde şiirler yazmıştır. Balad’lar, od’lar, ağıtlar, şarkı, ilahi, sone, gazel, ilahi gibi pek çok tür. Tiyatro oyunlarında da müzikten, şiirden alabildiğine yararlanmıştır.
Lorca’nın öldürülme nedeni tam olarak açıklanmamıştır.
İspanya’yı 1975 yılındaki ölümüne kadar ülkeyi yöneten Franco diktatörlüğü, Lorca’nın ve benzer pek çok cinayetin araştırılmasını kabul etmemiş, belgeleri imha ederek yok etmiştir. İşçilerin grev yapmasının yasaklandığı, basın üzerinde sansürün uygulandığı, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklandığı, kanun hükmünde kararnameler ile ülkenin yönetildiği uzun yıllar boyunca, Lorca’nın ölümünün araştırılması dahi engellenmiştir.
“Ben ölünce/gömün gitarımla beni/kumlara.
Ben ölünce/portakallarla/naneler arasına.
Ben ölünce/gömün isterseniz/rüzgar gülüne.
Ölünce ben!”
( Anış, Çev. A.Kadir- Afşar Timuçin)
***
Federico Garcia Lorca, şiir dışında tiyatro oyunu yazan, beste yapan, piyano çalan çok yönlü bir sanatçıdır. En tanınmış oyunu, Kanlı Düğün’dür. Yerma ve Bernarda Alba’nın Evi dilimize de çevrilerek sahnelenmiş diğer önemli oyunlarıdır. Bu oyunlar, İspanyol köylü kadınların hayatına ilişkin bir üçleme oluşturan oyunlar olarak değerlendirilmektedir.
F. Garcia Lorca’nın öldürülmesinin temel gerekçesi sol görüşlü olmasıdır. Lorca’nın gözaltına alınmasını sağlayan eski sağcı milletvekili Ramon Ruiz Alonso, Lorca’nın ” Rus casusu” olduğunu ve “Lorca’nın, kalemiyle verdiği zararın, başkalarının silahlarıyla verdikleri zarardan daha büyük olduğunu” söylemiştir.
Lorca’nın öldürülme gerekçelerinin bir diğeri “mason” ve “eşcinsel” olmasıdır. İdam edenler, Onun yıkıcı faaliyetlerde bulunduğunu, iflah olmaz bir kızıl olduğunu ve iğrenç bir özel yaşamı olduğunu söyleyeceklerdir.
***
Lorca’nın şiirlerinde ve tiyatro oyunlarında ölüm teması önemli bir yer tutar demiştik. 80. ölüm yıldönümü anısına, Lorca’nın “Hoşça Kalın” şiiriyle bitirelim:
Ölürsem/ açık bırakın balkonu.
Çocuklar portakal yer.
(Balkonumdan görürüm onu)
Orakçı ekin biçer.
(Balkonumdan duyarım onu)
Ölürsem/ açık bırakın balkonu!
(çevirenler: A. Kadir-Afşar Timuçin)