Bakanlar Kurulu’nun 15 bin metal işçisinin grevini ‘milli güvenliğe tehdit’ gerekçesiyle 60 gün erteleyerek yasaklamasının ardından Birleşik Metal İş’in yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’a yaptığı başvurunun reddedildiği ortaya çıktı.
Sendikadan yapılan açıklamada, “Metal işçileri, grev haklarından hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu, yargının bağımsız olduğuna artık onları kimse inandıramayacak” denildi.
Danıştay 10’uncu Dairesi, sendikanın yürütmeyi durdurma istemini ikiye karşı üç oyla reddetti.
Sendikanın internet sitesinden yapılan açıklamada, Danıştay Tetkik Hakimi’nin yürütmeyi durdurma yönünde görüş bildirdiği vurgulanırken, daire üyelerinin çoğunluğunu oluşturan üyelerin ‘bürokrat’ geçmişlerine dikkat çekildi.
İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz hakkının kullanılacağını açıklayan Birleşik Metal-İş, “Konuyu Anayasa Mahkemesi ve AİHM’e kadar götüreceğiz” dedi.
Danıştay 10’uncu Dairesi’nin 5 Mart tarihli kararının 60 günlük grev erteleme süresinin bitiminden ve sendikanın Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) başvurduğu günden hemen sonra UYAP’a düşürülmesinin ‘manipülatif’ bulunduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti: “Metal işçileri, grev haklarından hiçbir zaman vazgeçmediler ve vazgeçmeyecekler. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu, yargının bağımsız olduğuna artık onları kimse inandıramayacak. Onlar, sermayedarlar ile işçilerin kanunlar önünde eşit yurttaşlar oldukları masalına da artık kanmayacaklar. Onlar, kağıt üzerine yazılmış grev hakkının egemenler tarafından bir kalem oynatması ile yok edildiğini gördüler.
Onlar, siyasal iktidarın, Bakanlar Kurulu’nun sermayenin bir ofisi olarak çalıştığını gördüler.
Onlar, mağdur, inanmış edebiyatı yapanların, sermayenin çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuklarını gördüler.
Onlar, yasama, yürütme ve yargının bütünleştiğini, sermayedar sınıfın çıkarları ve özel mülkiyetin savunulmasını temel görev bellediklerini yaşayarak öğrendiler.
Onlar, sermayenin iktidarının sadece iktisadi bir iktidar olmayıp, siyasal bir iktidar olduğunu gerçeğini gördüler.
Onlar, gerçek grev hakkı için grev yapılması gerektiğini de gördüler.
Metal işçileri bundan böyle ‘işçilerin ihtiyacından daha büyük yasa yoktur’ şiarıyla hareket etme hakkı kazandılar.”
