Naim Kandemir-Cengiz Türüdü
N: Ülkenin bugün geldiği noktada CHP tabanının antifaşist mücadeleye kazanılmasını konuşalım başlarken…
C: Türkiye’nin en modern, en eğitimli, en bilinçli tabanı CHP tabanı. Bunu görmek lazım. Partinin yönetimini falan bir kenara bırakmak gerek. Burada sosyolojik bir gerçeklik var. Kim bu CHP tabanı? CHP sosyolojisini neler, kimler oluşturuyor? Bu sorunun karşılığı şu: bunlar en kentli, en okumuş, kültür düzeyi en yüksek, en eğitimli ve çağa en açık insanlar. CHP’nin sosyolojisi bu. Bunun üzerine tartışmak gerekir. Parti yönetimi, Kılıçdaroğlu şu- bu değil mesele. Sosyoloji bu, bu sosyolojiyi ne yapacaksın?
N: Ortada yıllarca bir şekilde işlenmiş bir maden var, bütünü değilse bile işe yarar bir kısmı varken sen ona bakmıyorsun, elinin tersiyle itiyorsun, öbür tarafta sağa açılmaya kalkıyorsun. Önce sen kendi tarafındaki tarlaya baksana. İşlenmiş madeni bırakıp yeniden sondaj yaparak nerede maden var’ın uğraşına giriyorsun…
C: Kendi tarlalarındaki hasadı görmeyip karşı tarafın tarlasındaki hasattan bir şeyler kapmaya çalışıyorlar. Tamam, oradan da bir şeyler kapmak gerekir de önce sen kendi tarlanda yetişmiş ürünlere bak.
Devrimcilik meselesinde olduğu gibi aynı şey burada da geçerli. Ayna korkusu’nu anlatırken bundan uzun uzun bahsetmiştik. Hani adam ahkâm kesiyor ya; şöyle devrimci olunur böyle devrimci olunur diye ama bu insan bir türlü kendisi devrimci olamıyor. Önce kendisine bakacak insan. Kendini değiştiremeyen kimi değiştirir? Kendini değiştirme yeteneği olmayan bir insan toplumu nasıl değiştirecek?
N: Bir de öyle bir zamandayız ki; karikatürize etmeyeyim ama; bir danışmanlık şirketine; bize bir gündem belirleyip bunu olgunlaştırın, biz de kendi görüşlerimizi açıklayarak halka ulaşalım, desek bu kadar olmaz: bu iktidar, kendiliğinden bombayı kendi ellerinde patlatıyor.
Çocuk istismarı, tecavüzleri gibi birçok konuya rağmen bu toplum harekete geçmiyor, geçirilemiyor. Bu da çok kötü. Çocuk evlilikleri için hazırlanan yasa falan… Bu konularda bile atıl kalınıyor. Bırak emeğin hakkı, özgürlük, demokrasi filan; kitlenin böyle bir derdi yok devrimcilerden başka zaten. Ama hepsiyle konuşsan; çocuklarını çok severler, namusta filan mangalda kül koymazlar… Herkes kör, herkes sağır olmuş…
C: Çağdaşlık, solculuk falan; hadi bunlar dışarıdan gelme diyelim. Senin Anadolu’da bin yıllık kültürün var. Ne diyorsun sen? Ar diyorsun, namus diyorsun. İşte ar- namus meselesi bu. Ar-namus için de sokağa çıkmıyor. Anadolu’nun kültüründe olan kavramlar bunlar; ar- namus da dışarıdan gelmedi ya. Halkın içselleştirdiği değerler bunlar. Ar-namus için cinayetler işleniyor Anadolu’da.
N: Kızına çeşme başında yan baktı diye adam çekip vuruyor, karısına laf attı diye çekip öldürüyor; bunları yasallaştırmaya çalışıyor hükûmet kimsenin gıkı çıkmıyor. Faşizmin kitle ruhu değil de ne ki bu?
Bu iş nereye kadar gider, nerede, ne zaman, nasıl patlar bilinmez. Gördüğüm şu ki Türkiye solu cılızlaştığı için Gezi’deki gibi hiç umulmayan bir anda parlama şeklinde ve iktidarın da tahmin edemeyeceği şekilde bir hareketlenme olabilir ve fitil kendiliğinden ateşlenir. Türkiye solunun cılızlaşması nedeniyle kitlesel hareketler artık; sol hareketlerin inisiyatifi ele alıp, mücadele edelimlerinden, örgütlenelim, ideolojik önderlik falan çerçevesinden çıktı; her an bir parlama şeklinde solun ve iktidarın hazır olmadığı, hiç beklenilmeyen bir anda kitleler parlayabilir; gidişat bu yönde olacak diye düşünüyorum.
İktidarın şu anda yaptığı; gelen ve -önceki krizlerde olduğu gibi meçhul kaynakları harekete geçiremezlerse-daha da derinleşecek olan krizi çaresizlikten kabullenmiş ve buna şimdiden siyasi kurumları oluşturarak hazırlanmak. Yani faşizmi yasallaştırarak kriz arefesinde, krizde önceki hükümetlerde olduğu gibi tepetaklak olup iktidarı kaybetmeyelim, derdinde. Krizin faturasının iktidara kesileceğini bildikleri için buna rağmen iktidarı bırakmamanın yollarını arıyorlar.
C: Her büyük kriz her hükümetin başını yedi. Mursi kanunları var ya; Mursi’nin yaptığı gibi tecavüz kanunlarını, pedafoliyi resmen yasallaştırıyorlar, sapıklığı yasallaştırıyorlar. Mursi’nin başını yedi o yasa bunların da yiyecek.
N: İnternette porno sitelerini yasaklıyorlar. Dizilerde kadın vücudunu buzluyorlar, çok ahlaklılar ya; bakan baksın sana ne? Ama anladık ki pornocular gibi bunların pornoya ihtiyacı yok; pornonun dik âlâsını hayatlarında yaşamak istiyorlar. Bunun niye filmini seyredelim, filmiyle niye yetinelim, kanunlaştırarak fiiliyata geçirelim, diyorlar; yaptıkları bu.
C: Bunlar şeriat yasaları, laik hukuk yasalarında böyle bir şey olmaz. Pedafoli, Mursi yasaları bunlar.
N: Bunların durumunu ben şuna benzetiyorum: bir insan ölümcül bir hastalığa yakalanır, hekim de der ya ona: senin üç ay ömrün kaldı, tıbbın bulacağı bir çare yok, sen bu üç ayda ne yapmak istiyorsan onları yap.
Hekimin yanından çıkar çıkmaz hasta ömründe hayal edip te yapamadığı bir sürü şeyi çok hızlı bir şekilde, insan yaşayışına, insan vücudunun gücüne ters bir şekilde manyakça bir hızla yapmaya çalışır ya, işte iktidar da aynı şekilde; ölümü gördü, iktidarın salâsı verildi. Salâsı verilenin ne zaman defnedileceği ise halkın kokuya dayanma eşiğine bağlı!
Onun için insanın aklından zoru olsa, gücüne bakmadan bu kadar çok cephede savaş açmaz. Bunları böyle davrandıran ölmekteki hastanın ölüm psikolojisi. Nasıl olsa tabutumuz hazırlanıyor, hiç olmazsa o güne dek ne yaparsak, ne ederseğin derdindeler.
C: İki yüz yıllık bir birikimi var bu ülkenin. İnan, bunlara yedirmeyecekler bu birikimi. İki yüz yıllık modernleşme birikimini bunlar yok edemeyecek. İster istemez durduracaklar bunları. Türkiye, Vahabiciliğin yasallaşmasına izin vermeyecek. Türkiye’nin bu gücü var.
Türkiye’nin iki yüz yıllık modernleşme ve devrimcileşme birikimine, 1. ve 2. Meşrutiyet’lerin, Cumhuriyet’in kuruluşunun, burjuva devrimlerinin tarihine, sol birikime güvenmek lazım. Bunların şeriatçı faşizmi kurumsallaştırmalarına bu ülkede izin verilmeyecek. “Oldu bu iş,” dedikleri anda göreceksin başlarına bir iş gelecek bunların.
N: Buna ben de inanıyorum. Bence bu noktada tek sorun; o kıvılcımın çakılması, o çıranın yakılması. Halk dolmuş. Sonunda yenilir, yenilmez; onu bilemeyiz. Kimse de onun derdinde değil. Nasıl olsa böyle giderse bunlarla hayatımız zindan olacak, en azından son kez şansımızı deneriz, psikolojisinde insanlar.
C: Bunlarda modern burjuva bilinci olmadığı için, bunlar büyük haltlar karıştırıyorlar. Örneğin Cumhuriyeti hedef alıyorlar. Proje okul maskesi altında Cumhuriyetin en iyi eğitim veren kurumlarını kapatmaya, tasfiye etmeye, imam-hatipleştirmeye çalışıyorlar. Cumhuriyetin en parlak beyinlerini yetiştirmiş okulları imam-hatipleştiriyorlar.
Bunlar solcuları, devrimcileri bırak, artık laiklerin üzerine gidiyor. Cumhuriyeti hedef alıyor. Yüz yıllık modernleşmenin, düzenin kurumlarına bile tahammül edemiyorlar. İşte bunun bir karşılığı olacak. Tüm yaptıklarının toplumda bir birikimi oluyor ve karşılığı da olacak doğal olarak. Etki- tepki meselesi sonuçta bu. Hayat etki- tepki üzerine kurulu. Öfkeler birike birike, zincir bir yerde kopacak, bunu göremiyorlar. Zincir kopacak ve bunları durduracaklar.
N: Dediğin gibi iş o noktaya gelirse Gezi’den daha çok kapsamlı ve şiddetli olacak…
C: Evet, bunlar Gezi’den sonra panik halinde Cumhuriyeti hedef almaya başladılar. Eskiden solu hedef alıyorlardı; sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını, dernekleri filan. Bunların yanına şimdi cumhuriyetçileri de koydular. Onları da, kurumlarını da tasfiye etmeye çalışıyorlar.
CHP’yi açıkça tehdit ediyorlar. Kılıçdaroğlu bile diyor ki; ” ‘ Hayır, kimse bana dokunamaz’ demeyi doğru bulmuyorum” Kimleri hedef aldıklarını, kimleri tasfiye edeceklerini göstermeleri anlamında önemli bu. CHP’yi de karşılarına almaları, cumhuriyetçi aydınları tutuklamaları, cumhuriyetin, laiklerin simgesi bir yayın organına kayyım atamaya kalkmaları toplumda büyük bir öfkeye yol açıyor.
Bunlar birike birike dediğin kapsama genişleyip, olacak olan olacak. Sadece solu değil; laikleri, cumhuriyetçi güçleri, cumhuriyet kurumlarını hedef alması başkaldırının tabanını genişletecek. Senin dediğin çok doğru; böyle giderse Gezi’den daha kapsamlı, daha yaygın bir hareket olacak.
N: Bir de iktidar artık son viteste. Bundan sonra vites te küçültemez ayrıca yükselteceği bir vites de kalmadı.
Bu çerçevede ülkeler parçalanma noktasına gelirse; kendi atadıkları komuta kademesine rağmen orduların “ vatan elden gidiyor ” refleksiyle hareket edebileceği ihtimal dışı değil. Dünya darbeler tarihinde komutanların kendilerini getirenleri devirdikleri örnekler pek çok.
Darbelerin acısını yaşamış ülkemizde umarım halk kendi gücüyle gereğini yapar…
Bugün iktidar fiili olarak toplumu bölmüştür. 12 Eylül, solu bastırıp yok etmek için uğraştı. Bunlar onları aştılar; sadece solcuları değil kendilerinden olmayan herkesin aklını, ahlakını, iyiliğini, güzelliğini her şeyini almaya çalışıyorlar. Baksana yaptıklarına.
C: İnsani olan hiçbir şeye tahammül edemiyorlar. Bütün insani olanlara, medeni olanlara, insanca olana, onurluca olan her şeye karşı çıkıyorlar, tepki gösteriyorlar.
N: Çünkü bunlar; bizde yok onlarda da olmasın, diyorlar. Rahatsız oluyorlar bundan.
C: Işid’in, İslamcıların yaygın bir anlayışı var ya; kadın şeytandır, saçı uzun aklı kısadır, kadının ipiyle kuyuya inilmez. Kadın cinayetlerine yol açan anlayışları var ya kadını şeytan olarak gören…
Kadını Türkiye’de Cumhuriyet biraz insanileştirmeye çalıştı, kadının insan olduğunu Türkiye’de Cumhuriyet hatırlattı. Onurlu kadın, düşünceli kadın, kendine saygılı kadın, haklarını, özgürlüklerini bilen kadının nasıl olacağını da Türkiye’de sol gösterdi.
Bunlar bunu solun elinden almaya çalışıyor. Kadını tekrar şeytan durumuna düşürmeye çalışıyorlar. Kadınlar direniyor; biz şeytan değiliz, insanız diyorlar. Bugün sol mücadelenin en büyük bileşeni kadın mücadelesidir. Kadınlar binlerce yıldır Anadolu’da yerleşmiş olan kadın şeytandır anlayışını reddediyor. Bizi şeytanlaştırıp yok edemezsiniz diyerek her gün sokağa çıkıyorlar. Bizim insanca haklarımız var, onurumuz var, diyorlar. Türkiye’de kadın hareketi için bu çok büyük bir gelişme.
N: Şimdi bunlara sormak lazım: madem kadın böyle, madem gereksizdi, şeytandı niye yaratıldı? Hani insan eşref-i mahlukat’tı? Git bu soruların cevabını bul önce.
C: Siyasal İslam her yerde ipliği kopmuş yamalı bohça gibi dökülüyor. Hayata uymuyor.
N: Bunların kendileri gibi düşünmeyenlerle ideolojik olarak uğraşmaları bir yana bunlar kendi içlerinde de tutarlı değiller. Kendi içlerinde yüz türlü anlayışları var. 1001 çeşit, yok yok. Çerçi panayırı gibi bunların ideolojileri.
C: Gördük; 15 Temmuz’da bunlar birbirlerini yok etmek için birbirlerine darbe yaptılar. O ona firavun diyor, bu ona firavun diyor…
N: Birbirlerinin boğazını kestiler. Birbirlerine bunu yapanlar, kendilerinden olmayanlara ne yapmaz? Kadına, çocuğa ne yapmaz? Her şeyi yaparlar, her şey beklenir bunlardan.