Özgür Gökmen
Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce 13 Temmuz’da Ordu’daki mitinginde soruyordu: “MİT, ‘Muharrem’i İzleme Teşkilatı’ mı? MİT bu işe mi yarıyor?” (Cumhuriyet, 14 Haziran 2018). Mevzu biliniyor. Tepkinin altında yatan cumhurbaşkanı adaylarından bir diğerinin, mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İnce’nin Diyarbakır mitinginden sonra sarf ettiği sözler: “İstihbarattan bilgiyi aldım. Dün Bay Muharrem’in Diyarbakır mitingine katılanların tamamına yakını HDP’liydi.” (Yeni Şafak, 12 Haziran 2018).
Cumhurbaşkanı’nın açıklaması tepki çekmedi değil. Yine de istihbaratın seçimlerde iktidar adına çalışmasının büyük bir şaşkınlık yarattığına dair bir veri yok elimizde.
Peki siyasi iktidar ile istihbarat arasındaki bu ilişki her daim böyle miydi? Devlet arşivlerine girmiş bir evrak bize bugün yaşananın bir evveliyatının olduğunu söylüyor.
Vakit 1957 seçimlerinden bir ay öncesi. Yer sahip olduğu 39 sandalye ile seçimlerde büyük Önem taşıyan İstanbul. Demokrat Parti (DP) adına aday seçimi sürecini partinin İstanbul İl İdare Başkanı Hayri Gönen değil, Ankara’dan DP Merkez Temsilcisi sıfatıyla İstanbul’a gönderilen Üzeyir Avunduk yönetiyor. Adnan Menderes ve Celâl Bayar gibi DP ileri gelenleri buradan aday gösterilmiş. Seçimlere iki hafta kala şehirde tam 54 miting düzenlenecek. Ve bugünkü MİT Müsteşarlığı’nın öncülü Millî Emniyet Hizmeti Riyaseti’nin İstanbul’daki merkez teşkilatının başı Adnan Menderes’e bir mektup gönderiyor. İstanbul seçimlerini Halk Partisi’nin kazanacağı zannını aktarıyor ve yapılması gerekeni bildiriyor.
Aşağıda okuyacağınız, Milli Emniyet Başmüfettişi Kenan Öztürkmen’in İstanbulluların seçimlerdeki tercihleri konusunda Başbakan Adnan Menderes’e gönderdiği mektup, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivleri’ndedir (Tarih: 25/9/1957, Dosya: E5, Fon Kodu: 30-1-0-0, Yer No: 68-431-2).
“Halk Partisi’nin kazanacağını zannediyorum”
Kenan Öztürkmen
M. Em. Baş Müfettişi
—————————
25/9/1957
Aziz başvekilimiz efendim,
İstanbulluların Önümüzdeki seçimlere ait hissiyatı ile şahsen bir buçuk aydır meşgulüm. Şimdi çok kısa olarak arz ediyorum. Zat-ı alîlerine verdiğim malumatıma inanmanızı istirham ederim.
Ahaliden münevver takım ve subaylar büyük kısmıyla Halk Partisini tutuyor. Şehir nüfusunun büyük kısmı olan orta ve fakir takım da fiyatların yüksekliği, belediye işlerinin ve murakabenin bozukluğu dolayısıyla artık Demokrat Parti’yi tutmuyor. Zira halkla yakından ilgili hususlarda selâhiyetli memurlar Demokrat Parti’yi bütün imkanlarıyla sabote ediyorlar ve Halk Partisi hesabına çalışıyorlar.
Fuat Köprülü taraftarları ile bazı memurlar Hürriyet Partisi’ni, mürteci bir kısım halk da Millet Partisi’ni tutuyorlar. Ancak bunlardan her ikisi de Demokrat Parti için tehlike teşkil etmekten uzaktır. Şu sıralar Halk Partisi namına karşı propaganda yapıyorlar.
Bugün için Demokrat Parti’nin yüzde yüz güvenebileceği, ticaret rejiminin değişmesinden korkan bazı tüccarlar, işçiler ve partililerle bir kısım memurlardır. Ancak bunların adedi azdır. Bugün bir seçim yapılsa Halk Partisi’nin kazanacağını zannediyorum. Bir ay sonra belki halk değiştirilebilir. İstanbulluları kazanmanın tek çaresi piyasanın düzelmesi yahut düzeleceğine inandırılmasıdır.
Valiye karşı yapılan karşılama ve tezahürat Halk Partili gençlik ile gazetelerin karşı hareketleridir. Maalesef İstanbul’u bugünkü duruma getiren bu zattır.
Bazı artistlerin İstanbul adayı olacakları şayiası tahmin edilemeyecek kadar aleyhte tesir yapıyor ve bu muhalefetçe istismar ediliyor.
Bilvesile hürmet ve muhabbetimle ellerinizi öper sıhhat ve sağlığınıza dua ederim aziz başvekilim efendim.
(İmza)
“Bir ay sonra belki halk değiştirilebilir”
DP seçimlere bir hafta kala 20 Ekim 1957’de Taksim’de, 21 Ekim’de Fatih Camii avlusunda birer büyük miting düzenler. Taksim’de Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın da Fatih’te Başbakan Adnan Menderes’in de “istihbarattan bilgiyi aldım” demediklerini biliyoruz.
Ancak ciddi bir iktisadi krizle karşı karşıya olan Türkiye’nin Başbakanının İstanbul’u kazanmak için halkın piyasanın düzeleceğine inandırılması gerektiğine dair istihbarî görüşe itibar ettiği aşikârdır.
Fatih Camii avlusunda uzun uzun CHP’nin “zehirli propaganda”larına cevap verir ve fiyatların hayat pahalılığıyla bir alakası olmadığını anlatır. Sefaletin bakiyesi, seçimlerden sonra, son yedi sekiz sene içinde atılan adımların meyvelerinin toplanacağı iki sene içinde yok edilecektir. Lakin sadece iktidara getirmek kâfi değildir, DP ezici bir çoğunlukla iktidara gelmelidir. İşlerin sağlam yürümesi, çalışmaların sabotajdan masun kalması için, muhalefetin çok az oy alması elzemdir.
61 yıl sonra bugün mutlak iktidar arzusunun değişmediği ortada. Herhalde farklı olan istihbaratın siyasi iktidar adına çalıştığının artık rahatlıkla dile getirilebilmesindeki pervasızlıktır.
Yazının tamamına şuradan erişebilirsiniz: http://bit.ly/1957Secimleri