Özgecan’ın öldürülmesi karşısında toplumun tüm kesimleri tepkilerini dile getiriyorlar. Bilimsel bilginin üretilmesinin yanı sıra toplumsal sorunlara duyarlı olmanın ve insan haklarını savunmanın da üniversitelerin önemli sorumluluklarından biri olduğuna inanarak, kadın cinayetleri konusunda aşağıdaki açıklamayı yapıyoruz:
Kadına yönelik şiddet, evrensel bir sorundur. Dünya üzerinde tüm kadınlar ülkeleri, sınıfları, dinleri, etnik kökenleri, ekonomik ve sosyal statüleri ne olursa olsun, toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz kalmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 yılında yayınladığı rapora göre, dünya üzerinde her üç kadından biri fiziksel veya cinsel şiddetle karşılaşmaktadır.
Türkiye’de kadınların maruz kaldıkları şiddet her geçen gün artarak ve yaygınlaşarak varlığını sürdürmektedir. 2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Bilimleri Enstitüsü tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, Türkiye’de kadınların % 38’inin yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel/ve/veya cinsel şiddetten birine maruz kaldıklarını göstermektedir.
Türkiye’de şiddet kültürü ve bu kültürün doğallaştırılması, şiddet kurbanları olan kadınları yalnız ve çaresiz bırakmaktadır. Aynı araştırmaya göre şiddetle karşılaşan kadınların % 44’ü bu durumdan kimseye söz etmemektedir.
Kadınlara yönelik şiddet;
– Bir insanlık suçudur;
– tüm insanlığın sorumlu olduğu, yerel olduğu kadar evrensel bir suçtur;
– tüm toplumsallıkların, tüm kültürlerin, tüm değerlerin, tüm inançların, ötesinde bir suçtur;
– bireysel bir hareket olarak görülmemelidir; toplumun her bireyi ve her kurumu bu suçun ortağıdır; kimse masum değildir;
– kadınların toplumdaki olumsuz konumlarını yansıtan bir toplumsal durumdur;
– toplumda kadın olmanın, kadın olarak var olmanın yok edilmesine yönelik bir harekettir;
– dolaysız bir biçimde insanı, tüm varlığı ve değerleri ile ortadan kaldıran bir eylemdir.
Kadınlara yönelik şiddet vakalarında ailenin ve yakın kişilerin (arkadaş) harekete katılmaları, sorumluluğun tüm topluma ait olduğunun önemli bir göstergesidir.
Kadınlara yönelik şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
Bu eylem karşısında herkes insan olma ve toplumsal varlığını sorgulamak zorundadır.
Toplumun her bir bireyi ve kurumu, bu eylem karşısında tüm gücünü kullanarak tepki vermek sorumluluğundadır.
Bu bağlamda;
Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması, kadınların bireysel, sosyal gelişimleri ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilmeleri için gerekli olanakların sağlanması için toplumun her kesiminde, her kurumunda her türlü adım atılmalıdır.
Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliklerin giderilebilmesi için kadınların her alanda güçlendirilmesi, bunu olanaklı kılacak politika tedbirlerinin alınması, hizmetlerin sağlanması gereklidir.
Yönetim erkini elinde bulunduranlar, sorumluluklarının bilinciyle davranmak ve etkili kararlar almak zorundadırlar.
Evde, iş yerinde, topluluk veya toplum içinde ya da gözaltında, silahlı çatışma durumlarında kadınlara yönelik her türlü şiddet fiillerinin önlenmesi, soruşturulması ve faillerin cezalandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır.
Kadınlara yönelik şiddetle mücadele, Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler ve BM kararlarıyla devletin öncelikli sorumluluklarından birisi olarak tanımlanmıştır. BM Genel Kurul tarafından yayınlanan “ Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi”, devletlerin gelenek, görenek, din gibi gerekçeler öne sürerek kadınlara yönelik şiddetle mücadele alanındaki sorumluluklarını aksatmamaları gerektiğini vurgular.
İstanbul Sözleşmesi olarak da adlandırılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede uluslararası alanda atılmış önemli bir adımdır. Bu sözleşme iç hukuka yansıtılmalı ve yasal ve kurumsal altyapının güçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Devlet yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler doğrultusunda gerekli düzenlemeleri yapmalı, yasalardaki anlayış değişikliğinin uygulamaya yansıtılabilmesi için gerekli çalışmaları yaptırmalı ve yasaların sıfır toleransla uygulanmasını sağlamalıdır.
ÖZGECAN VE ERKEK ŞİDDETİNİN KURBANI OLAN BÜTÜN KADINLARI ANARAK, ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’NDE YAPABİLECEĞİMİZ HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYI YAPACAĞIMIZA SÖZ VERİYORUZ.
ODTÜ TOPLUMSAL CİNSİYET VE KADIN ÇALIŞMALARI ANA BİLİM DALI