Ernst Reuter İskan ve Şehircilik Araştırma ve Uygulama Merkezi XVI. İskan ve Şehircilik Haftası Konferansları kapsamında “Merkezileşme bağlamında kent, çevre ve yerel yönetim politikaları, 2002-2015” konulu konferans Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapıldı.
İki oturum halinde yapılan konferansın bütün konuşmacıları, SBF, Kent, Çevre ve Yerel Yönetim Politikaları Anabilim Dalı öğretim üyelerinden oluştu.
Mülkiye Şeref Salonu’ndaki konferansta, AKP hükümetlerinin kent, çevre ve yerel politikalarının giderek ağırlaşan bir merkeziyetçi eğilimle belirlendiği, son yıllarda da otoriterleşmenin ve keyfi yönetimin
baskın hale geldiği üzerinde duruldu. Bu karanlık dönemden çıkışın, Anayasayı ve hukuk kurallarını hiçe sayan bu politikalara karşı demokratik yollarla direnerek mümkün olduğu dile getirildi.
Birinci oturumda kent, çevre, yerel yönetim konularında Türkiye’nin duayenleri konuştu.
Prof. Dr. Ruşen Keleş, yerel yönetim politikalarında merkezileşme eğiliminin, evrensel gelişmelere, kamu hizmetlerinin gereklerine, AKP hükümetlerinin kendi söylemlerine ve Türkiye’nin uluslar arası yükümlülüklerine aykırı olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Cevat Geray, AKP döneminde kentsel planlamada merkeziyetçiliğin daniskasının yaşandığından söz etti. Pek çok kentsel planlama yetkisini elinde toplayan merkezi yönetimin, yaptığı, yaptırdığı ya da onayladığı planlara bile uymadığını vurguladı.
Prof. Dr. Can Hamamcı, kentsel dönüşümü ideolojik, hukuksal ve uygulama boyutlarıyla ele aldı. Hamamcı, “Kentsel dönüşüm ülkenin hemen her yerinde ihtilaf konusu ve tepkiyle karşılanıyor. Buna karşı hükümet otoriter yöntemlerle ihtilafı çözmeye çalışıyor” dedi.
Öğlenden sonraki oturumda konuşan Prof. Dr. Ayşegül Mengi, “yasalar eskiden kamu yararı gözetilerek yapılırdı, günümüzde artık bireysel çıkar gözetilerek yapılıyor. Kent ve çevre konularında yasaların amacı rant yaratmaya dönüşmüş durumda” diye konuştu.
Prof. Dr. Nesrin Algan, kent ve çevre politikalarıyla ilgili kurumsal yapıda, kurumsal bir aptallık olduğuna dikkat çektiği konuşmasında “Kurumsal bellek yok. Sürekli olarak kurumsal yapıyla oynanıyor. Çevre enerji konusuyla birlikte aynı bakanlık çatısı altında birleştirilse şaşırmam” dedi.
Prof. Dr. Aykut Çoban, Marx’ın meta kavramından hareketle AKP döneminde doğanın metalaştırılmasını madenler ve tohumluk üretimi örnekleriyle inceledi. Çoban, AKP’nin metalaştıramadığı doğayı da, başka metaların üretimi için sermayenin hizmetine soktuğunu söyledi.
Doç. Dr. Bülent Duru, çevreyle ilgili uygulamaların korunması gereken alanlarla ilgili yetkiler merkezde toplanarak, kurallara istisnaları oluşturularak, yasaların idareye verdiği yetkiler amaç dışı kullanılarak ve yargısal denetim devre dışı bırakılarak yapıldığını kaydetti.