Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun özelleştirmesine karşı 2 bin madenci ocaktan çıkmama eylemi başlattı.
Evrensel’in haberine göre, gece 24.00-08.00 vardiyasında çalışan işçiler, sabah mesaileri bitmesine rağmen yer üstüne çıkmadı. Üzülmez başta olmak üzere Gelik, Karadon, Amasra, Kandilli işletmelerinde çalışan yaklaşık 2 bin işçi yer altından çıkmıyor.
GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, sendikanın eylem kararı almadığını, işçilerin kendilerinin örgütlenerek eylem başlattığını söyledi. Sendika olarak acil toplantı yaptıklarını belirten Demirci, toplantının ardından açıklama yapacaklarını kaydetti.
Öte yandan, GMİS, geçen hafta milletvekillerine mektup göndermişti. İşte o mektup:
“Sayın Milletvekilim,
Aynı gerekçe ile 1990 ve 2004 yılından bu yana Türkiye Kömür İşletmeleri’nde (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) maden sahaları rödovansçı şirketlere ve taşeron şirketlere verildi.
Yeni gerekçede süre nedeniyle şirketlerin yeterince yatırım yapamadıkları, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin aksadığı belirtiliyor. Yani bir anlamda özeleştiri yapılıyor.
Çünkü 17 Mayıs 2017 tarihinde Karadon’da 30, 7 Ocak 2013 tarihinde Kozlu’da 8 arkadaşımızı taşeron şirketlerde, 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da 301 arkadaşımızı, son olarak Şırnak’ta 8 arkadaşımızı kaybettik. Büyük maden kazalarının hepsi 2004 yılı sonrasında özel sektörde meydana geldi. Bu kazaların gerekçesini süre kısalığı olarak açıklamak doğru değildir. Üretim zorlaması ve kâr hırsı asıl neden olmuştur.
Ruhsatları TKİ ve TTK’da olan bu sahalarda, asıl işveren olarak bu kurumların üçüncü şahıslara karşı sorumluluğu var.
Şimdi ruhsatlar parçalanarak, yani şirketlere verilerek TTK ve TKİ’nin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu kaldırılmak isteniyor.
Bu şekilde yaklaşık ikibin dava olduğu belirtiliyor, ancak tasarıdaki gerekçede buna yer verilmemiş.
TTK ve TKİ, rödovansçı şirketlerden ya da taşeron şirketlerden yeterli teminat almadıkları ya da kurumsal kimliği güçlü olmayan şirketlere iş verdikleri için tazminat ödemekle karşı karşıya kalıyorlar.
Şimdi sağlam sözleşmeler yapmak, sağlam şirketlerle çalışmak yerine kolaycı bir yola sapılıyor ve üçüncü kişilerin mağdur olacakları bir ortam hazırlanıyor. Yani “Altta kalanın canı çıksın” deniliyor. Söz konusu alacaklıların büyük çoğunluğu çalışanlar ve yakınlarıdır.
Getirilmek istenen düzenleme, demokratik, sosyal bir hukuk devletine yakışır bir düzenleme değildir.
Sayın Milletvekilim,
Eğer ruhsatlar verilirse, TTK ve TKİ gibi uzman kurumların denetimi ortadan kalkacak ve sahalara yabancı diğer devlet kurumları şirketleri denetleyecek. Böylece denetim daha da zorlaşacak ve kazalar artacak.
Ruhsatların parçalanması ile maden sahaları daha küçük parçalara bölünecek ve özellikle Zonguldak Taşkömürü Havzası’nda özelleştirme süreci hızlanacak.
Bu durumda çok daha küçük ve yetersiz şirketler maden sahalarını alabilecek.
Zonguldak gibi 500 – 600 metre derinliklerde ve gazlı ocaklarda çalışabilecek kapasitede maden şirketi yoktur. Bunun içindir ki özel sektöre yüzeye yakın ocaklarda çalışma imkanı verilmiştir.
Bu durumda küçük şirketler daha derinlere, sahaya girecek ve iş cinayetlerinin önü açılacaktır.
Karadon ve Kozlu kazalarından sonra sahadan çekilen şirketlere yeniden imkan verilecektir.
Sayın Milletvekilim,
Biz bu gerekçelerle Torba Yasa Tasarısı’nın 58’nci Maddesinin tasarıdan çıkartılmasını istiyoruz.
İş verilecek özel sektörün kurumsal kimliğine önem verilmesinin, TKİ ve TTK başta olmak üzere diğer kurumların madenlerle ilgili denetimlerin daha da sıklaştırılmasının ve üçüncü şahısların mağduriyetine yönelik önlemlerin artırılmasının daha doğru olacağına inanıyoruz.
Söz konusu yasa tasarısı TBMM Gündemine geldiğinde gereken hassasiyeti göstereceğinize inanıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Saygılarımızla”.