Mülkiyeliler Birliği’nde bu ay ‘medya’ teması çerçevesinde gerçekleştirilen Çarşamba Söyleşilerinin üçüncüsü ‘Medyanın Cinsiyeti’ başlığı altında gerçekleştirildi. Gazeteci Banu Güven ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden ihraç edilen akademisyen İnan Özdemir Taştan’ın konuk olduğu söyleşide, medya sektöründe kadına ve diğer cinsel kimliklere yönelik uygulanan ayrımcılıklar ve baskılar konu edildi.
Medya içerisindeki üretim sürecinde kadının yerine, temsil oranına, eril kurumlarda yaşadıkları dışlanma ve baskıya değinen İnan Özdemir Taştan, öncelikle kadınların medyadaki istihdam oranının ve istihdam edildiği pozisyonların niteliğine vurgu yaptı. Taştan, özellikle en çok satan gazetelerde ve ana akım medyada kadınların yönetici pozisyonda oldukça nadir olarak bulunduklarını, bu pozisyonlarda çalışsalar dahi eril dünyanın kurallarına uygun olarak var olabildikleri üzerinde durdu. Eril yönetim zihniyetinin baskılarıyla mücadele etmek isteyen, ona karşı koyan kadınların ise son derece şiddetli tepkilerle, dışlanma ve baskılarla karşı karşıya kaldığını söyleyen İnan Özdemir Taştan, her sektörde olduğu gibi burada da kadınların tacizden mobbinge birçok şiddet biçimiyle yüz yüze geldiğini belirtti.
Ekranda temsil noktasında da kadınların benzer ayrımcılıklara maruz kaldığını belirten Taştan, erkeklere oranla kadınların ekranda daha az temsil edildiğini, temsil edilseler bile ‘kötü ve fettan kadın’ veya ‘iyi eş-anne’ ikiliği çerçevesinde resmedildiğini vurguladı. Özellikle AKP iktidarıyla birlikte bu eril zihniyetin daha fazla köpürtülerek yeni bir tür erkeklik inşası yapıldığının gözlemlendiğini kaydeden İnan Özdemir Taştan, diziler ve medyayla da meşrulaştırılan bu yeni ‘erkeklik’ otorite karşısında itaatkar, milliyetçi, dindar, aile reisi, kadın bedeni karşısında ‘savunmasız’, kıskanç ve reddedilemez bir erkek profili çizildiğini sözlerine ekledi.
Gazeteci Banu Güven ise konuşmasında medyadaki çalışma hayatında yaşadığı deneyimler ve gözlemler üzerinden tanık olduğu cinsiyetçi yaklaşımlara ve baskılara değindi. Medyada yönetici konumda olan pek çok erkeğin hem yanında çalışan kadınlara hem de haber konusu olan kadınlara karşı son derece baskıcı ve cinsiyetçi yaklaşımlarda bulunduğunu belirten Güven, özellikle çatışma alanlarında haber yapan kadının pek çok kişi tarafından ‘erkeklere ilişkin bir alan’ olduğu algısı yüzünden şaşkınlıkla karşılandığını belirtti.
Buna karşılık Güven, medyadaki bu eril zihniyetin ve dilin değiştirilmesi için mücadele ve emek veren pek çok kişinin olduğunu da belirtti. Buna rağmen yönetici konumda çalışan pek çok kadının oyunu eril dünyanın kurallarına göre oynadığını kaydeden Güven, söz konusu kadınların kendilerine biçilen rolü sorgulamaksızın kabul ettiğini de vurguladı.
Medyanın Cinsiyeti başlıklı Çarşamba Söyleşisi, Banu Güven ve İnan Özdemir Taştan’a yöneltilen sorularla birlikte sona erdi.
(Fotoğraflar: Mehmet Özer)