Nurettin Öztatar
“Teori ve Siyaset” altbaşlıklı “21. Yüzyılda Milliyetçilik” adlı kitap İletişim Yayınları’ndan çıktı. Son yıllarda, tıpkı uzak geçmişte olduğu gibi saldırılara uğrayan Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye’den akademisyenler Elçin Aktoprak ve A. Celil Kaya tarafından yine SBF’de Nisan 2014’te aynı adla yapılan yapılan bir uluslararası konferansta yapılan sunumlardan derlenen kitap, sadece ülkemizde değil, başlangıcı 70’li yılların sonuna kadar götürülebilecek ancak 90’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla etkisi ve belirleyiciliği artan milliyetçilik meselesine derli toplu bir bakış olarak okunabilir. “Milliyetçiliğin kanatmadığı bir dünyada büyümeleri umuduyla Can Meriç ve Aram Fırat’a” hediye edilen kitap 5 ana bölümden oluşuyor.
Kitaptaki çevirilerin tamamı Osman İşçi tarafından yapılmış.
“21. Yüzyılda Milliyetçilik: Yeni Yaklaşımlar” başlıklı ilk bölümde, üç makale yer alıyor. “Ütopik ve Gerçek Zamanda Halk” başlıklı ilk makale
Partha Chatterjee’ye ait. Makalede milliyetçilik ve etnisite meselelerine kavramsal-felsefi düzlemde ele alınıyor. “Milliyetçiliğin evrensel ideallerini savunmanın ahlaken gayrimeşru olduğunu savunan Chattarjee, “bu olmaksızın, yönetimsel teknolojiler küresel kapitalist bir düzende hızla çoğalmaya ve sınıf hakimiyetinin manipüle edilebilir araçları olarak hizmet etmeye devam edeceklerdir” diyor.
Kitabın ilk bölümünün ikinci makalesi, “Geçiş dönemi Adaleti, Federalizm ve Azınlık Milliyetçiliğinin İçselleştirilmesi” başlığıyla Will Kymlicka’ya ait. Kısa sürse de Türkiye’de de Çözüm Süreci sırasında sık sık gündeme gelen tartışmaları hatırlatan değerlendirmelerin yer aldığı makalede, farklı milliyetlerin uzun süre birbirlerine düşman olarak belletilmesinden kaynaklanan sorunların, çatışmaların yol açtığı toplumsal sorunların nasıl çözülebildiğine ilişkin örneklere odaklanıyor.
İlk bölümün son makalesi ise Simten Coşar’ın “Feminizm Milliyetçilikle Karşılaştığında: Teoriden Pratiğe, Pratikten Teoriye Etik Bakışlar” başlığını taşıyor. Coşar, feminist teorilerin milliyetçiliklerle ilişkisini ele alırken, risklere dikkat çekiyor.
Kitabın ikinci bölümü “Arap Baharı” ve Ortadoğu’da Ulusal Kimlikler” başlığını taşıyor. Bölümün ilk makalesi Hamit Bozarslan tarafından kaleme alınan “2010’larda Ortadoğu’da Milliyetçiliği Tartışmak” başlıklı makale. “Avrupa gibi Ortadoğu’da 20. Yüzyılda milliyetçiliklerin hakimiyetini ağır bir bedelle ödedi” diyen Bozarslan, milliyetçilikten çıkışın aynı zamanda milliyetçilikle mücadele adına siyasal, kimliksel ve aidiyetsel çoğullukları reddeden ve son tahlilde hem toplumları hem de siyaseti imha eden “siyaset”lerin reddini zorunlu kıldığını belirtiyor.
İkinci bölümün ikinci makalesi, Bahgat Korany tarafından yazılan “Pan-Arabizm: Kökleri ve Evrimi” başlığını taşıyor. Makalede, pan-Arabizmin 1960’lı ve 70’li yıllardaki nitelik değişimine dikkat çekiliyor.
Maria Holt’un “Milliyetçilik Söylemi: Şiddetini Arap Dünyasındaki Kadınlara Etkisi” makalesinde, Arap kadınlarının “milliyetçilik söylemlerinin” bağımsızlık sonrası devletlerin tamamen masküler olan “kadın ve fedakarlık” anlatısını benimsemelerinden bu yana önemli bir değişim yaşadığını öne sürüyor.
Kitabın bir diğer bölümü “Avrupa’da Milliyetçilik: Yeniden Doğuş mu?” başlığını taşıyor. Bölüm, “Uluslar, Bölgesel Azınlıklar, Demokratik Teori ve Ulusal Kendi Kaderini Tayin Hakkı” başlığıyla Ephraim Nimni’ye ait. Nimni, ulus-devletin demokratik açığı demokratları kabul edilemez çelişkilere zorlayarak demokratik değerleri engellemeye devam ettiğini söylüyor.
Fırat Mollaer’e ait “Yeni-Irkçılık, Kapitalizm ve Postmodernlik: Farkın Dirilişi, Kent Paryalarının Öfkesi ve Irkçılığın Yeni Görünümleri” makalesi de bölümün önemli makalelerinden biri..
Murat Çakır, “Sağ Popülizm: Neoliberal Dönüşümün Egemenlik Aracı” başlıklı makalesinde sağ popülizmin neoliberal hegemonyayı besleyen ve güçlendiren en önemli araçlarından birisi haline geldiğini söylüyor.
“21. Yüzyılda Türkiye’de Türk Kimliği” başlığını taşıyan bölüm, Baskın Oran’ın “Türk Teriminin Öyküsü” başlıklı makalesiyle başlıyor. Oran makalede Osmanlıdan bugüne Türk kimliğiyle ilgili gelişmeleri aktarıyor. Oran AKP döneminde birlik-beraberlik ideolojisinin de ne anlama geldiğini tartışıyor.
Kitaba “Muhafazakar ve İslamcı Söylemde Beyaz Türk Hıncı: Beyaz Türk’e Kahretmek” başlıklı makalesiyle katkı yapan Tanıl Bora, beyazın ima ettiği kolonizasyon ve sterilizasyonun kültürelle beraber, onun berisinde, pirüpak sınıfsalın boyası olduğunu söylüyor.
Türk kimliğini konu eden bölümün bir diğer makalesi, aynı zamanda kitabı da derleyenlerden Elçin Aktoprak’ın “Postkolonyal Bir Tahayyül: ‘Yeni Türkiye’nin Yeni Ulusu” başlığını taşıyor. Aktoprak, AKP’nin ulus inşa sürecinin postkolonyal milliyetçiliklerin maddi-manevi alan arasındaki, düşmanıyla farklılaşma ve benzeşme arasındaki tüm gerilimleri yansıttığına dikkat çekiyor.
İlker Aytürk , “Post-Post Kemalizm: Yeni Bir Paradigmayı Beklerken” başlıklı bölümün son makalesinde, liberal solla muhafazakar ve İslamcı aydınlar arasında bir entelektüel ittifakın 80’ler itibarıyla kurulduğuna dikkat çekerek, 2002 yılında AKP iktidarının kurulmasının post-Kemalizm’in kısa tarihinde bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.
“21. Yüzyılda Türkiye’de Kürt Kimliği” başlığını taşıyan sonraki bölüm, Kürtlere ilişkin araştırmalarıyla tanınan Martin Van Bruinessen’in “Erken 21. Yüzyılda Kürt Kimlikleri ve Kürt Milliyetçilikleri” başlığını taşıyan makaleyle başlıyor. Van Bruinessen, “Kırk yıldır Kürtlere ilişkin yazıyorum ve Kürtlerin kim oldukları ve ne istedikleri konusunda hiçbir zaman tatmin edici bir tanım bulamadım” sözüyle başladığı makalede, Türkiye, Suriye ve Irak’taki Kürt hareketlerini ve İslami Kürt milliyetçiliğini inceliyor.
Cuma Çiçek, “Siyasi İslam ve Dönüşen Kürt Kimliği” başlıklı makalesinde, politik alanda, ulusal grupların Kürt kimliğine öncelik tanıdığını, Alevi ve Sünni-Müslim grupların dini kimliklerini merkeze aldıklarını öne sürüyor.
Kitabı Elçin Aktoprak’la birlikte derleyen A. Celil Kaya, “Kürt Ulusal Kimliği ve Siyasi Partiler: HEP’ten HDP’ye” başlıklı makalesinde, Kürtlerin kurduğu siyasi partilerin kapatılma süreçlerini ve geçirdikleri değişimi ele alıyor.
“Pek Çok Dünyanın Sığdığı Bir Dünya?: PKK, Radikal Demokrasi ve Siyaset ile İktidarı Yeniden Düşünmek” başlıklı makale Joost Jongerden imzalı. Jongerden, Negri, Hardt, Anendt ve Bauman’ın çalışmalarına atıfla, demokratik konfederalizm ve demokratik özerklik kavramlarını tartışıyor.
Kitabın son makalesi ise Handan Çağlayan imzalı. “Milli Demokratik Devrim Tezinden Demokratik Konfederalizme Kürt Hareketi ve Toplumsal Cinsiyet” başlığını taşıyan makalede Çağlayan, Kürt hareketinin temel özelliklerinden biri durumundaki cinsiyet eşitliği söylemiyle kadınların katılımı ve etkili konumlarda yer almaları olgusunun, hareketin sol seküler bir ideolojiye sahip olmasının, mobilizasyon stratejilerinin ve kadınların katılımının yol açtığı dönüştürücü sonuçların ürünü olduğu üzerinde duruyor.
Kitabın, Can Meriç ve Aram Fırat‘a hediye edildiğini hatırlatarak, Meriç’le Fırat’ın, Meriç nehriyle Fırat nehrinin birlikte, huzurlu, sadece milliyetçiliğin değil hiçbir nedenin kanatmadığı, kanatamadığı, tek bir ırmağının tek bir damlasına kan bulaşmayan bir ülke ve dünyada yaşamaları, akmaları dileğini biz de tekrarlayalım.
21. Yüzyılda Milliyetçilik, Teori ve Siyaset-Derleyenler: Elçin Aktoprak, A. Celil Kaya, İletişim Yayınları, 2016