Mülkiyeliler Birliği’nin yayın organı olan Mülkiye Dergisi’nin yeni sayısı, “Ekonomi Politiğin İzinde” temasıyla çıktı.
2016 yılını son sayısında (40-4) tema kapsamında 4 önemli makale yer alıyor. Tema dışı üç makalede ise, son yıllarda yapılan seçimlerde önemli bir işlevi yerine getiren ve seçim güvenliği konusunda çalışmalar yapan “Oy ve Ötesi” üzerine yapılan bir araştırma da yer alıyor. Makalede, Oy ve Ötesi’nin ortaya çıkışı, işleyişi ve bileşimi ele alınıyor. Yine son dönemlerde sık sık gündeme gelen kadın aktivistler ve söylemleri üzerine bir makale de dergide yer alan makalelerden biri.
Güç/Zor ve Piyasa Ekonomisi
Derginin ilk makalesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden Mustafa Öziş’e ait. “Güç/Zor ve “Piyasa Ekonomisi” Bağlamında Adam Smith’in “Merkantil Sistem” Eleştirisi” başlıklı makalede
Gerçek kapitalizmin, piyasa ekonomisinin arz talep yasalarının, rekabetçi piyasalar gibi araçları ile analiz edilmeye uygun olmamasından yola çıkan makalede, merkantil sistem eleştirisinin bir anlamda adı konmamış “gerçek kapitalizm” eleştirisi olduğu belirtiliyor. Sermaye ve güç arasındaki ilişkinin ele alış biçimine ilişkin de saptamalar yapılan makalede Öziş, “Merkantilist yazarların, sermayenin tekelleşme eğilimini, güç istencini ve bu istencin arzuladığı politik kurguyu “kaba bir saflıkla” ortaya koydukları ve aslında bu nedenle değerli oldukları söylenebilir” diyor. Makalede, sermayenin güç istencinin sadece politik kurguyu kendine göre, yeniden uyarlamakta kalmadığı, bizzat fiziki gücün dolaysız faili olduğu belirtiliyor. Öziş, “Tarihsel süreç içinde, kapitalizm üretim ve değişim ilişkilerinde “olgunlaşıp”, dönüşürken kendi meşruiyetine kaynaklık edecek teorisini de estetize etmeyi ihmal etmemiştir. Böylece Marx’ın işaret ettiği kaba saflık ortadan kalkmıştır” diyor.
İşgücü İstatistikleri Üzerine bir Araştırma
Derginin ikinci makalesi “İşgücü İstatistiklerinden Yedek İşgücü Ordusuna Nüfusu Yeniden Sınıflandırmak” başlığıyla Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden Senem Oğuz’a ait. Makale,işgücü istatistiklerindeki nüfus sınıflandırmasını Marx’ın yedek işgücü ordusu ve nispi artı nüfus yaklaşımıyla yeniden ele alıyor. “İstatistiklerde bir kişinin istihdamda, işsiz ya da işgücünün dışında sayıldığı mevcut yaklaşım yerine; işgücü piyasası, kapitalist üretim biçiminin şekillendirdiği nüfus kategorileri üzerinden tanımlanmaktadır” diyen Oğuz, makalenin “Değerlendirme ve Tartışma” bölümünde “İşgücü istatistikleri genellikle on beş yaşın üzerindeki kurumsal olmayan nüfusu kapsamakta ve nispi artı nüfusun tam olarak belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Örneğin çocuk işçiler, cezaevlerindeki tutsak işçiler , yurtlardaki öğrenciler, göçmen işçiler gibi nispi artı nüfus ve yedek işgücü ordusunun parçasını oluşturabilecek büyük bir kitle, tek başına işgücü istatistiklerinden gözlenememektedir” saptamasını yapıyor. Oğuz, başka bir tartışma konusunu da Türkçeye “tehlikeli sınıflar” şeklinde çevrilen ve Marx’ın lümpen proletarya olarak tanımladığı nüfusun oluşturduğunu vurguluyor.
Mekanın Ekonomi Politiği
Fırat Gündem, Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü’nden Fırat Gündem, “Klasik Politik İktisattan Ekonomik Coğrafyaya Mekânın Seyri” başlıklı makalesinde, çalışmanın amacını “birbirinden zaman içinde farklılaşmış iktisadi gelenekleri mekânı analiz etme biçimleri dolayımıyla karşılaştırmak” olarak belirtiyor. “Klasik politik iktisat mekânı ulaşım, yer seçimi, rant vb. kavramlar çerçevesinde analiz ederken Marksist ekonomi politik, kapitalizme içkin eşitsiz gelişmenin, sermaye birikimindeki yoğunlaşma ve merkezîleşme eğilimlerinin mekân üzerindeki etkilerini dikkate almıştır” diyen Gündem, mekânsal alanı kapitalizmin gelişme dinamikleri bağlamında analiz eden Klasik ve Marksist ekonomi politik kökenli saptamaların hâlâ güncelliğini koruduğunu vurguluyor.
“Ana akım iktisadın ilk ortaya çıktığı dönemlerde görmezden gelinen en önemli unsurların başında emek değer teorisi geliyorsa, en az onun kadar önemli bir başka görmezden gelme de mekân üzerinden gerçekleşmiştir” diyen Gündem, mekân ve kapitalist gelişme arasındaki etkileşime dair klasik politik iktisatçılardan beri ortaya atılan soruların ana akım iktisatta cevapsız kalmaya devam ettiğine dikkat çekiyor.
Hem konut fazlası var ama konut açığı artıyor!
Mülkiye Dergisi’nin tema kapsamındaki son yazısı olan “İstanbul’da İnşaat Odaklı Birikimin Durdurulamayan Yükselişi: Konut Fazlasına Karşın Artan Konut Açığı” başlıklı makale ise Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü’nden Semra Purkis tarafından kaleme alındı. Son yıllarda “ekonominin lokomotifi” olarak lanse edilen inşaatların durumuna ilişkin makalede, inşaat odaklı birikimin, söz konusu teorik temellerinden çok, İstanbul özelinde ve inşaat sektörünün büyük bir kısmını oluşturan konut yatırımları çerçevesinde tartışılmaya çalışıldığı belirtiliyor. Makalenin amacını,” İstanbul’da konut stoku ile ilgili tahminlerde bulunmak ve bu tahminlere dayanarak sıkça kullanılan konut açığı ve konut fazlası gibi kavramların sınıfsal boyutunu İstanbul örneği üzerinden ortaya koymak” olarak kaydeden Purkis, İstanbul’da hanehalkı sayısından önemli miktarda fazla daire sayısı bulunduğunu, bu durumun özellikle İstanbul için bir konut fazlası olduğu düşüncesini güçlendirdiğini belirtiyor. Purkis, “Çalışmada bu konu üzerinde odaklanılarak İstanbul’da konut fazlasının boyutu ortaya konmaya çalışılmış ve önemli bir miktarda boş konut olduğu savı desteklenmeye çalışılmıştır. Buna karşın İstanbul konut fiyatları artışlarında her yıl dünyada ilk sıralarda gelmektedir. Arz fazlasına karşın konut fiyatlarındaki artışların süregelmesi, sektörün gayrı meşru kazançların aklandığı bir alan olduğu şüphelerini desteklemektedir” diyor.
Güney’le Türkiye ilişkisi
Derginin tema dışı üç makalesinden ilki Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden Ercüment Çelik’in kaleme aldığı, “‘Güney Sosyolojisi’nin Yükselişi ve Türkiye’de Sosyoloji İçin İfade Edebileceği Anlamlar” başlıklı makale.
Makale, yazarı tarafından Güney’i, tipik bir Kuzey-Güney ikileminin ötesine geçerek ve Güney’in dünya ölçeğinde bir sosyal bilim anlayışını yaratmadaki rolüne odaklanarak anlama çabası olarak nitelendiriliyor. Makaleyle Türkiye Sosyolojisi’nde bazı sorun alanlarını belirlemeyi ve Güney Sosyolojisi’nin Türkiye Sosyolojisi için ne anlam ifade edebileceğini tartışma amaçlanıyor.
Kadın Hareketi üzerine bir inceleme
Bir başka tema dışı makale ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Asuman Özgür Keysan’ın kaleme aldığı “Türkiye’deki Kadın Aktivistlerin Sivil Toplum Söylemleri: Alternatif Yaklaşımlar” başlıklı makale. Sivil toplum alanında hâkim bakışın cinsiyetçi ve neoliberal bir karaktere sahip olduğunu söyleyen Keysan, bu bakış açısının özellikle Batı dışı bağlamlarda tartışmaya açıldığına dikkat çekiyor. Makalesinde, Türkiye’deki farklı kadın örgütlerinden kadınların sivil toplum söylemlerini, Türkiye’deki hâkim sivil toplum nosyonlarını, ne ölçüde ürettikleri ya da bunlarla nasıl mücadele ettiklerini analiz eden Keysan, araştırma kapsamında Kemalist, İslamcı, Kürt, feminist ve anti-kapitalist feminist grupları içeren 10 farklı kadın örgütünden 41 aktivist ile yapılan yarı açık uçlu görüşmeleri, feminist eleştirel söylem analizi metodu ile analiz ediyor.
Kadınlarla görüşmeleri sonucunda edindiği bulguları iki grupta toplayan Keysan, “İlki, çeşitli gruplarda yer alan kadın aktivistler birbirleriyle örtüşen ve/veya birbirinden farklılaşan ve bazı durumlarda da politik duruşlarıyla çelişen ‘gönüllülük’, ‘bağımsızlık’, ‘aracılık’, ‘muhalif söylem’, ‘hiyerarşi karşıtı’, ‘demokratikleşme’ ve ‘asimilasyon’ olmak üzere yedi farklı sivil toplum söylemi üretmişlerdir. İkincisi ise, çalışmamda yer alan SFK ve AMARGİ harici kadın örgütü üyeleri kadınların birçoğu hegemonik liberal çoğulcu demokrasi ideallerini içeren sivil toplum algısı ile iç içe geçmiş ‘gönüllülük’, ‘bağımsızlık’ ve ‘aracılık’ söylemlerini üretirlerken aynı zamanda bu kavramların sınırlarını kendi tecrübeleri ışığında şekillendirerek müzakere etmişlerdir” diyor. Keysan, kadınların eleştirel ve sivil toplumu reddeden bakışlarının özel bir ilgiyi hak ettiğini söylüyor.
Oy ve Ötesi kimlerden oluşuyor?
Mülkiye Dergisi’nin son makalesi ise özellikle son yıllarda yapılan seçimlerde önemli bir misyonu yerine getiren “Oy ve Ötesi”ne ilişkin. Yeditepe Üniversitesi’nden Işıl Zeynep Turkan İpek ile Tevfik Karpuzcu imzalı “Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşu ve Seçim Gözlem Grubu Örneği: ‘’Oy ve Ötesi’’” imzalı.
“Türkiye’de ilk kez 2014 yerel seçimlerinde ‘Oy ve Ötesi’ adıyla bir araya gelmiş sivil toplum gönüllüleri, ülkedeki seçimlerinin işleyişini tarafsız olarak denetlemişlerdir. Nitekim 2015 genel seçimlerinde de Türkiye’de tüm siyasi partilerin referans olarak gösterdikleri bir sivil toplum örgütü olmuştur” saptamasına yer verilen makalede, ‘Oy ve Ötesi’nin yapısı, işleyişi ve ortaya çıkışı inceleniyor.
Dergiye, Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi ve Konur sokak no:1’de bulunan 1859 Kitap Kafe’den ulaşılabilir.
Dergiye bir yıllık abonelik için (4 sayı) Mülkiyeliler Birliği Mülkiye İktisadi İşletmesine ait Ziraat Bankası Başkent Şubesi IBAN: TR86 0001 0016 8360 5783 9450 04 nolu hesaba 80 TL yatırıldığına dair dekontun mulkiyedergisi@mulkiye.org.tr adresine gönderilmesi ve açık adres bilgilerinin de e-postaya eklenmesi gerekiyor.