Nazım Hikmet Memleketimden İnsan Manzaralarını, başlangıçta Meşhur Adamlar Ansiklopedisi olarak yazmaya başlar. Meşhur Adamlar Ansiklopedisi ve Memleketimden İnsan Manzaraları;
“Hatice Piraye Pirayende
kaç yaşında, sormadım, düşünmedim, bilmiyorum.
dünyanın en iyi kadını,
dünyanın en güzel kadını,
benim karım.
Bu bahiste realite umurumda değil…
Bu kitap ona ithaf edilmiştir…”
sözleri ile Piraye’ye ithaf edilmiştir.
Aynı sözlerle iki ayrı ithaf söz konusu değildir; başlangıçta, Meşhur Adamlar Ansiklopedisi olarak yazılmaya başlanan metin, sonra Memleketimden İnsan Manzaraları’na dönüşmüştür.
***
Nazım Hikmet’in Mülkiye Mektebi ile herhangi bir ilişkisi olmamıştır. Ailesinde devlet görevinde bulunanlar vardır; babası Hikmet Bey, konsolosluk ve Matbuat Müdürlüğü yapmış, dedesi valilik görevinde bulunmuştur. Nazım Hikmet’in “Otobiyografi” şiirinde; “Üç yaşında Halep’te paşa torunluğu ettim” diyerek söz ettiği ve adını aldığı dedesi Mehmet Nazım Paşa, (Selanik, Halep, Diyarbakır, Konya, Sivas valiliklerinde bulunmuş, 1910 yılında emekli olmuştur. Mehmet Nazım Paşa’nın Mülkiye mezunu olduğunu düşünmememiz için bir neden bulunmamaktadır.
***
Bilindiği üzere Nazım Hikmet, siyasal bilimler, edebiyat, sanat alanında yüksek öğrenim görmüştür.
Kemal Tahir’e mapushaneden yazdığı bir mektubunda, doğa bilimlerini yeterince bilmemiş olmasından duyduğu hayıflanmayı okursunuz.
Tarih, astronomi, fizik, sosyoloji, felsefe ise eğitimini görmemiş olsa bile bilgili olduğu bilim alanlarıdır. Nazım Hikmet’in bilgi birikimini en iyi biçimde ortaya koyduğu eserlerin başında, Memleketimden İnsan Manzaraları gelir.
Nazım Hikmet, 1940 senesi Eylül ayında başlayıp Bursa Cezaevi’nde Memleketimden İnsan Manzaraları’na dönüştürdüğü, Meşhur Adamlar Ansiklopedisi’nde; A harfinden başlayarak “meşhur” insanları anlatır. (E) harfinde anlatılan “meşhurların” tamamının ismi Emin’dir. Konyalı, Erzurumlu, Kütahyalı ve Malatyalı olan dört Emin (yaşları 22,23,24 olan ve yaşı bilinmeyen)’de Büyük Taarruzda yaşamını yitirmiştir.
Emin’lerden bir diğeri Emin Cevdet (Temizel) doktordur; asabiyeci, 1310 (1894) doğumludur. Konsültasyonu 7 Türk lirasına yapmaktadır.
Nazım Hikmet’in Meşhur Adamlar Ansiklopedisi’ndeki son “meşhur” Emin’i, “Açıkel” soyadlıdır. İhracatçılarımızdandır. (Üzüm ve incir üzerine)
Nazım Hikmet, Ticaret Odası neşriyatında ihracatçı Emin Bey hakkındaki tafsilatı yazarak Mektebi Mülkiye’de tahsilini tamamlayan Emin Bey’i uzunca anlatır.
Emin Bey, Rüştü Efendinin mahdumu olup 1300( 1884) İzmir doğumludur. Rüştü Efendi, İngiliz tacirlerinden Vitoller’le geniş mikyasta (ölçekte, ölçüde) iş yapan bir ihracatçı tüccardır. Bu nedenle Emin Bey, babasından dolayı, daha pek küçük yaşındayken ticaret bilgisine haiz, ardiyelerden çıkmayan bir çocuktur. Babasının yanına gittiği zamanlar, pencerelerden incir yüklü develerin gelişini, incir yüklü gemilerin gidişini heyecanla seyreden bir çocuktur. Babasının isteği üzerine Mektebi Mülkiye’de tahsilini tamamlamasına karşın babasının 1323 (1907)’de vefat etmesi üzerine derhal İzmir’e dönmüş ve babasının işlerini devralmıştır.
Ertesi yıl Meşrutiyet’in ilanı üzerine, Emin Bey’i yalnız genç bir tacir olarak değil, ateşli bir hatip olarak da görürüz.
Seneler geçmesine, birçok felaketle karşılaşılmasına rağmen Emin Bey’in ticaret aşkı sarsılmamıştır.
Nazım Hikmet, Ticaret Odası neşriyatı olan 116 nolu Broşür’ün 21. sayfasından aktardığı bilgileri şöyle tamamlar: “(Emin Bey) Bugün ilmi, irfanı ve sermayesiyle karlı bir şahikasıdır Türk ticaret hayatının.”
Nazım Hikmet, Meşhur Adamlar Ansiklopedisi’nde Emin Bey hakkında, tamamlayıcı bilgilere yer verir. Bu bilgiler 1908 yılında, İkinci Meşrutiyet’de ateşli bir hatip olan Tüccar Emin Bey’i daha yakından tanımamızı sağlayan bilgilerdir. Evlenmiştir Emin Bey. Büyük kızı Selma’yı çok sevmektedir, bu bilgiden Selma’dan başka çocuğu( çocukları) olduğunu anlıyoruz. Emin Bey, ata binmeyi, tabanca atmayı ve Halid Ziya (Uşşakizade Uşakligil)’i sevmekte ancak, Tarihi Kadim’inden dolayı Tevfik Fikret’e dargındır. Refik Halid’e (Karay) hâlâ düşmandır. 1930 yılında Serbest Fırka (12 Ağustos 1930 kuruluş, 17 Kasım 1930 Kapanış)’ya girmiş, Fırka kapanmadan hemen çıkmıştır.
Edebiyatla çok ilgili, liberal düşünceler taşıyan, tehlikeyi sezer sezmez tutum değiştiren, çok yönlü, özellikli bir tüccar var karşımızda. Bilgili, ilgili, nasıl kazanacağını bilen, ekonomik krizlerden, Büyük Bunalımdan etkilenmeden yoluna devam eden ve Atlı Spor kulübü üyesi, kitap, edebiyat kitabı okuyan gerçek bir burjuva. Güncel siyasetle ilgili, durumu çabuk kavrayan ve kıvraklıkla hareket edebilen bir tacir
***
Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları’nda; 1941 baharında, İstanbul ‘dan Ankara’ya giden iki ayrı trendeki yolcuların birbirleriyle kesişen ve kesişmeyen hikayelerini anlatır.
Anadolu Sürat Katarı’nın yemekli vagonunda; aşçıbaşı, metrdotel ve garson kendi bölümlerinde Kuvayı Milliye Destanı’ndan bölümler okumaktadır. Saat 22.36’yı gösterdiği anda okumaya sonra devam etmek için ara verirler.
Nazım Hikmet saatin 22.36 olmasını, farklı kişilerin aynı dakikada yaptığı işleri anlatmak için kullanır. Yemekli vagonda saat 22.36’da büyüklerden insanlar masadan kalkar, bir kısmı yatmaya gider. 22.36’da; Mösyö Duval, Cazibe Hanım’la ülke ekonomisi, devletçiliği eleştirerek konuşmaktadır. 22.36’da ayrı bir bölmede elli yaşlarında iki ayrı kadın konuşmaktadır. Nazım Hikmet, bir başka bölümde aynı dakikada bir tıp fakültesi talebesinin, ayrı bir yerde bir kadının, köyde sırt üstü yatan bir kadının aynı dakikada yaptıklarını, düşündüklerini uzun uzun anlatır.
Nazım Hikmet, Saat 22.36’da “İzmir’li tacirlerden Emin Ulvi Açıkalın’ın aklında yüz bin sandık kadar üzüm ve incirin hesabı” olduğunu yazar. Meşhur Adamlar Ansiklopedisi’nde anlatılan Emin Bey’den küçük farklar olsa da ( ismine Ulvi eklenmiş, Açıkel soyadı Açıkalın yapılmıştır) bence, Mülkiyeli Emin Bey’dir. Bu kez hikayeyi uzatmadan tacirin aklında yüz bin sandık üzüm ve incir hesabı olduğunu söylemekle yetinir. (Ya da şöyle diyelim: Memleketimden İnsan Manzaraları’nda bir cümleyle değinilen Emin Ulvi Açıkalın, Meşhur Adamlar Ansiklopedisi’ndeki Emin Bey’den güçlü izler taşımaktadır.)
Mülkiye Mektebi mezunu, İzmir tüccarlarından Emin Bey, Nazım Hikmet’in eserlerindeki biricik Mülkiyeli olma payesini, hemşerisi Emin Ulvi Açıkalın ile paylaşır mı bilmiyorum ama ikisinin de aklında “yüz bin sandık ya da gemiler dolusu kuru üzüm ve incir hesabı” olduğu tartışmasızdır.
(İlk olarak İNSANCIL AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ’nin Ocak 2017 tarihli 318. sayısında yayınlanmıştır.)