Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu, 8 Mart dolayısıyla bir açıklama yaptı. Kadınların tarihin her döneminde direnişi, mücadeleyi ve kurtuluşu yine kendi varlıklarında ve dayanışmalarında bulduğu ve bir araya gelerek direnişi örgütleyerek meydanlara çıktıklarına vurgu yapılan açıklama, son günlerde yoğun olarak tartışılan YÖK’ün toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin kaldırmasına da tepki gösterildi. “Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet konulu derslerin YÖK tarafından kaldırılması ve çeşitli medya kuruluşlarının toplumsal cinsiyeti ‘zırva ve sapkınlık’ olarak tanımlayan haberleri aslında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın mücadelesinin ne kadar güçlendiğini ve artık bu alanın devlet için ne derece korkutucu olmaya başladığının bir göstergesidir” denilen açıklamada, “Mülkiyeliler Birliği olarak, yaşamın her alanına yayılan ve yüzyıllar boyunca kadın varlığını, emeğini ve bedenini sömürerek palazlanan ataerki zincirini kıracak yegane gücün kadın mücadelesi olduğu bilinciyle hareket ettiğimizi bildirmekteyiz” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Kadına yönelik fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddetin sınır tanımadığı, kadın bedeninin ve emeğinin her geçen gün artan biçimde sömürü alanı haline getirildiği bir dünyada var olma mücadelesi veren kadınlar için 8 Mart’ın anlamı giderek derinleşmekte ve büyümektedir. Yaşamları boyunca her bir kadın aile, devlet, sermaye ve toplumsal alandaki tüm ilişki biçimlerinde her türlü baskı, ayrımcılık, sömürü ve şiddeti deneyimleyerek büyümüş ve bu şiddet hafızası bedenlerine kazınmıştır.Ancak tarihin her döneminde kadınlar direnişi, mücadeleyi ve kurtuluşu yine kendi varlıklarında ve dayanışmalarında bulmuş, bir araya gelerek direnişi örgütlemiş ve meydanlara çıkmışlardır.
Patriyarkanın bir salgın gibi tüm dünyada yayıldığı bir konjontktürde Türkiye, eril kültürel birikimin ve erkek iktidarın yaşamın her noktasında kendisini en net biçimde gösterdiği ülkelerden birisidir. Her gün yüzlerce kadın cinayeti, binlerce şiddet olayının, cinsel saldırı ve tecavüzün yaşandığı, kadına yönelik ayrımcılığın giderek kurumsallaştığı, toplumsal alanda eril kültürün gerek iktidar odakları gerekse medya aracılığıyla sürekli olarak pekiştirildiği bir dönemden geçmekteyiz. Bununla birlikte erkek devlet iktidarının zirveye ulaştığı bu dönemde Türkiye’de,toplumsal cinsiyet kavramını duymaya dahi katlanamayan bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz. Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet konulu derslerin YÖK tarafından kaldırılması ve çeşitli medya kuruluşlarının toplumsal cinsiyeti ‘zırva ve sapkınlık’ olarak tanımlayan haberleri aslında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın mücadelesinin ne kadar güçlendiğini ve artık bu alanın devlet için ne derece korkutucu olmaya başladığının bir göstergesidir.
Bu konjonktürde bizler Mülkiyeliler Birliği olarak, yaşamın her alanına yayılan ve yüzyıllar boyunca kadın varlığını, emeğini ve bedenini sömürerek palazlanan ataerki zincirini kıracak yegane gücün kadın mücadelesi olduğu bilinciyle hareket ettiğimizi bildirmekteyiz. Tüm direniş tarihi boyunca, meydanlarda, sokaklarda, yaşamın her alanında olan kadınlar, allarıyla, morlarıyla, tüm renkleriyle ve en önemlisi mücadeleleriyle meydanları güzelleştirecek, yaşanılır bir dünya yaratacaktır. Direnişin ve mücadelenin kıvılcımını, bedeninin her köşesinde baskıve şiddetin izini taşıyan kadınların çığlığı yakacaktır. Bizler bu bilinçle dünyanın dört bir yanında mücadele veren; varlığı ve direnişi birbirine umut olan tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz!
Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu”
