v) Geleceğe Egemen Olacak Gençlik
Gençlerde işsizlik, eğitim ve çalışma konularında yukarıda verdiğim açıklamalar Türkiye’de “geleceğe egemen olacak gençliğin” önemli sorunlar yaşayacağını göstermektedir. Şimdi bunlara çocukluğunu yaşamakta oldukları büyük sorunları da eklemek istiyorum. Çocuk işçiliği bugün için de, gelecekte de çok önemli bir konudur. Ben 1995 yılında “Türkiye’de Çalışan Çocuklar-Child Labour in Turkey” adlı bir yazı yazmıştım. Şimdi “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ankara İl Müdürlüğü öncülüğünde Ankara sokaklarında çalıştırılan Türk ve Suriyeli çocuklara yönelik bir araştırmanın” bazı sonuçlarını aktaracağım. (Hürriyet Gazetesi, Ankara Eki, 25 Mayıs 2017, s.2).
Bu çocukların ortalama çalışma yaşları 10. “…Araştırmaya katılan çocuklarda sokakta çalıştırılmaya başlama yaşı en düşük 4, en büyük 16 olarak saptandı. Çocukların yarıdan fazlasının sokakta çalışmayı bir avantaj olarak yorumladığı, bu avantajların büyük bir çoğunluğunun para kazanma, boş zaman değerlendirme ve özgürlük hissi olduğu kaydedildi.”
Türk çocuklarında “…hiç okula gitmediğini belirtenler ile okulu terk ettiğini aktaran çocukların oranı yüzde 30.8 olurken, Suriyeli çocukların halihazırda okula gitmedikleri saptandı… Türk çocuklarının yüzde 22.2’si de çalışmak zorunda olması nedeniyle eğitim hayatını bıraktığını aktardı.” Çocuklar günün 7.5 saati çalışıyor.
Araştırmada “Türk vatandaşı çocukların yüzde 38.5’inin, Suriye vatandaşı çocukların ise yüzde 51.3’ünün babalarından şiddet gördüğü ortaya çıktı. Araştırmada ayrıca, ortalama yaşları 13 olan sokakta çalıştırılan çocukların yarısından fazlasının sokakta istenmedik davranışlarla karşılaştığı, şiddet gördüğü ve kaza riski yaşadığı da belirtildi.”
Bu aktarımlarımdan sonra kendi düşüncelerimle devam etmek istiyorum. Bence “geleceğe egemen olacak gençliğin” zarar göreceği öge, 21. Yüzyılın başlarından beri Türkiye ekonomisinin benimsediği iktisadi modeldir. Başka yazı ve konuşmalarımda açıkladığım gibi, ekonomimiz önemli ve sürekli cari açık vermekte, büyük borçlar altına girmektedir. Dış borçlar 400 milyar doları aşmaktadır. Son zamanlarda ortaya çıkan dış sermaye akımlarının ve turizm gelirlerinin azalışı gibi olaylar da göz önünde tutulduğunda, bu borçların ödenme dönemi gelip çattığında bundan en çok zararı gençler görecektir. Bu görüşün güçlü kanıtı, yukarıda anlatılan son zamanlarda genç işsizliğinin artışı ve yüksek oranıdır.
Burada ilgili bir olguyu da vurgulamak istiyorum. Türkiye’de gençlerin önemli bir kısmı yurt dışına gitme isteğindedir. Bu gelişmede son yıllarda dünya çapında yaşanan küreselleşmenin elbette önemli bir katkısı vardır. Ama gençler için yurt içi olumsuz koşullar da bu eğilimi yükselten bir etkendir.
Yarın: Siyasal Partiler