Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklama üzerine tartışmalar devam ediyor. Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nden Doçent Ali Kemal Özcan aracılığı ile yaptığı öne sürülen açıklamaya ilişkin Asrın Hukuk Bürosu da bugün açıklama yaptı. AKP Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam katıldığı televizyon programında mektuba atıf yaparken, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları, bugün yaptıkları açıklamada HDP’nin İstanbul seçimine ilişkin strateji ve taktiğinde bir değişiklik olmayacağını duyurdu.
Avukatların açıklaması şöyle:
“Basına ve Kamuoyuna
Müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan ile İmralı Ada Cezaevi’nde 18.06.2019 tarihinde bir avukat görüşmesi gerçekleştirdik.
Sayın Öcalan diğer görüşmelerde olduğu gibi bu görüşmede de birçok konuda değerlendirmeler yapmış ve görüşlerini paylaşmıştır. Bu konular genel olarak; açlık grevleri, Türk-Kürt ilişkileri, Kürt tarihi, kişiliği ve kültürü, Suriye ve Kuzey Suriye’deki durum ve olasılıklar, Demokratik Siyaset-Demokratik İttifak imkân ve yöntemleri, Türkiye’deki güncel siyaset ve olası gelişmelere dair olmuştur.
Sayın Öcalan aynı zamanda güncel siyaset ve olası gelişmeler ile ilgili bir metin kaleme almıştır. Bu metnin de görüşmenin içeriği ile birlikte, öncelikli olarak metnin ilk muhatabı olan HDP ile paylaşılmasını ve görüşülmesini istemiştir. Bizler de Sayın Öcalan’ın talebi doğrultusunda yapmış olduğu değerlendirmeleri ve yazıyı, görüşmeden sonra HDP kurulları ve yetkilileri ile paylaşarak 21 Haziran 2019 Cuma günü kamuoyunu bilgilendirme planlaması yaptık. Bu konuda belirttiğimiz muhataplar dışında bir paylaşımımızın olmadığını da özellikle belirtmek isteriz.
Biz kendi planlamamız doğrultusunda hazırlıklarımızı ve görüşmelerimizi yaparken Ali Kemal Özcan isimli kişinin basınla paylaşımlarını gördük. Özcan, Perşembe akşam saatlerinde büromuz avukatları ile de temas kurmaya çalışarak İmralı’da görüşme yaptığını iddia etmişti. İmralı’ya avukat olmayan bir kişinin götürüleceğine dair bir bilgiye sahip değildik. 2 Mayıs tarihinden bu yana gerçekleşen tüm görüşmelerde uyguladığımız üzere, müvekkilimizin mesajlarını önce muhataplarıyla akabinde kamuoyu ile paylaşan bir tutum içerisindeyiz. Müvekkilimizin duruşu ve sözlerinin toplumsal politik bağlamda taşıdığı önemin bilincindeyiz ve açıklamalarımızda da bu sorumluluğu ve dikkati sergilemek çabasındayız. Dolayısıyla 2 Mayıs’tan bu yana yoğunlaştığı haliyle İmralı ve müvekkilimiz hakkında bizimle temasa geçmeye çalışan her kişi ve kuruma karşı da bu dikkat ve sorumlulukla yaklaşmak zorundayız. Özcan’ın gerçekleştirdiğini söylediği görüşmesine dair ifade ettiği hususlar, bunları kamuoyu ile paylaşma biçimi ve kullandığı kavramlar kendisini bağlayacak hususlardır. Bizim müvekkilimizle görüşmeden bunları teyit etmek ya da yanıt vermek durumumuz bulunmamaktadır.
Sayın Öcalan’ın 18.06.2019 tarihli görüşmemizde kaleme almış olduğu yazıyı açıklamanın ekinde kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Sayın Öcalan metnin her bir cümlesinin bir kitap mahiyetinde olduğunu ifade ederek, metnin içeriği ile birlikte değerlendirilmesi gereken görüş ve önerilerde bulundu.
Çözüm odaklı daha geniş mesajları olacağını ve kendisinin de buna “umut” dediğini ifade etmiştir. Daha önceki görüşmelerde de kutuplaştırıcı dile yaptığı vurguyu yinelemiş üçüncü yolu korumak gerektiğini belirtmiştir.
Sayın Öcalan güncel tartışmalar bağlamında demokrasi ittifakının ikilemlere taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini belirtirken HDP’nin üçüncü yolu esas alarak bunu koruması gerektiğini ifade etmiştir. Bu iki kutuplu halin cumhuriyetin kurulmasından beri var olduğunu ve bu koşullarda bir demokrasi ittifakı ve üçüncü çizgi olarak HDP gibi bir partiyi kurmanın ve yürütmenin tehlikeli ve büyük bir cesaret işi olduğunu söylemiştir. Bir demokratik ittifak olarak HDP’nin cesaretle ve akılla bir katalizör gibi tüm siyasi yapıları demokratikleşmeye çağıracak demokratik müzakere ve çözüm siyaseti geliştirmesi gerektiğini paylaşmıştır.
Sayın Öcalan HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışının güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini ifade ederken toplumsal uzlaşıyı kast ettiğini, kutuplaştırmaya, ikili duruma tuz biber olunmaması gerektiğini söylemiştir. Kutuplaşma siyasetinin hakaret söylemleri ve demagoji ile bir çatışma ve savaş siyaseti olduğunu, HDP’nin kendi yolunu koruması gerektiğini düşünmektedir. Bu hususların HDP ile görüşülmesini ve tartışılmasını söylemiş, bununla birlikte siyasi bir parti olarak HDP’nin çalışmalarını HDP’nin kendisinin yaptığını ve kararlarını da HDP’nin vereceğini belirtmiştir.
Sayın Öcalan HDP’nin demokratik ittifak ve demokratik müzakere partisi olduğunu, bunu hayata geçirmek ve uygulamak için de bir ittifak partisi olan HDP’nin kendi içindeki ittifaklarla da siyasetini güçlendirmesi gerektiğini düşünmektedir. Toplumun en küçük yapısından, köyden başlayıp en yukarısına kadar birçok sorun olduğunu, bu sorunların toplamında siyasetin durduğunu ve demokratik siyasetin çözüm geliştirmesi gerektiğini söylemiştir.
Demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk üçlü sacayağı üzerine demokratik siyasetin geliştirilmesi gerektiğini söylemiş, evrensel hukuk içinde Demokratik Anayasal İttifak kavramını önermiştir. Evrensel hukuk içerisinde demokratik anayasal çözümün aranacağını belirtmiştir. Demokratik İttifak çizgisine dair 7 maddelik bildiride de bir vurgu olduğunu hatırlatmıştır.
Türk-Kürt ilişkileri konusunda da son görüşmelerde olduğu gibi değerlendirmelerine devam etmiştir. Daha önce çokça ifade ettiği üzere Kürt-Türk ilişkilerinin karşılıklı olduğunu, Kürtler olmasaydı Türklerin olamayacağını, Türklere Anadolu’nun kapılarını Malazgirt’te Kürtlerin açtığını, devamında Çaldıran ve Mercidabık’ta Osmanlı’nın Kürtlerle uzlaşarak yol alabildiğini ifade etmiştir. Aynı durumun tek taraflı olmayıp Kürtler açısından da geçerli olduğunu söylemiştir. Sayın Öcalan’a göre Türkler ve Kürtler arasında bu birlikteliğin kim tarafından, nasıl ve ne zaman bitirildiğinin, buna sebep olan güçlerin sorgulanması ve ortaya konulması gerekmektedir. Bu birlikteliğin bozulmasıyla birçok isyanın olduğunu, büyük kırımların yaşandığını belirttikten sonra kendi tarzının ise farklı olduğunu, son kırk yılda yaşananlara rağmen her zaman daha büyük katliamları önlediğini ve bunu da herkesin bildiğini ifade etmiştir.
Sayın Öcalan görüşmede kendi siyaset yöntemine ilişkin olarak; bugüne kadar düşünerek, üreterek ve yaratıcı siyaset yaparak sorunlara çözüm aradığını ifade etmiştir. Özellikle açlık grevleri ve ölüm orucu sürecinde de açığa çıktığı gibi kendisine bağlılığını ifade eden binlerce kişinin varlığına rağmen bu kadar bekleyen işin ve çözülmesi gereken toplumsal sorunun varlığını kabul edememektedir. Tüm yükün kendisine yüklendiğini, fedakârlığın tek başına yeterli olmadığını akıllı, yaratıcı, sorun çözücü siyaset ile herkesin bir şeylere yoğunlaşabileceğini ifade etmektedir. Misalen, önümüzdeki dönemde bir gündem olarak Demokratik Belediyeciliğin ne kadar geliştirileceğini merak etmektedir.
Sayın Öcalan Suriye konusunda Kürtlerin Araplar ve diğer halklarla birlikte inşayı esas alan siyaset ile birlikte Suriye Devleti’ni anayasal çözüme ikna etmelerini önemli görmektedir. Olasılık dahilindeki bir yıkım veya imhanın önüne geçilmesinin temel yolunun bu olduğu görüşünü dile getirmiştir.
Kürt tarihi, kişiliği ve kültürü konusunda önceki görüşmelerindeki paylaşımlarına devamla Mem û Zin ve Cizre üzerinden değerlendirmeler yapmaya devam etmiş, aradan geçen 400 yıllık tarihe rağmen Mem û Zin’in gölgesinin Cizre üzerinde olduğunu ifade etmiştir. Cizre tarihi, coğrafyası, kültürü konusunda da değerlendirmelerini yaparken Cizre tarihinde önemli bir isim olan “Ezidi Kürt Kızı” Berivan üzerinden de Ezidiler ile ilgili görüşlerini paylaşmıştır. Sayın Öcalan Kürt kültürünün doğru öğrenilip doğru yaşanmadığını ve bugün Kürtlerin kendi çocuklarına Kürtçeyi öğretememesini korkunç bir durum olarak düşünmektedir. 21.06.2019
Saygılarımızla
ASRIN HUKUK BÜROSU”
Asrın Hukuk Bürosu’nun duyurduğu Öcalan tarafından yazılan metin şöyle:
“Son ölüm oruçları ve açlık grevlerinin sona ermesi vesilesiyle kullanmak durumunda kaldığım şahsi inisiyatifim konusunda, olası gelişmeleri de dikkate alarak bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
Çözüm Sürecine ilişkin daha derinleştirilmiş ve netleşmiş bir tutumdan bahsettim. Mevcut gelişmelere de bu perspektiften baktım. Çözüm süreci sonrasına damgasını vuran ve Türkiye’nin geleneksel ikilemini aşmayan, dolayısıyla sürekli çatışmacı ve kutuplaştırıcı üslubun başta Kürt sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunları ağırlaştırdığı ortaya çıkmış bir sonuçtur. Cumhur ve Millet İttifaklarının bu gerçekliğine karşılık HDP’de ifadesini bulan Demokratik İttifak ve bağlantılı demokratik müzakere opsiyonu çözüm odaklı olmayı esas almıştır.
Önümüzdeki dönemde gerek iç toplumsal gerek bölgesel ve küresel sorunların daha da ağırlaşacağını göz önünde bulundurarak bu üçüncü yol tavrının korunması büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir. Bu çerçevede HDP’de vücut bulan Demokratik İttifak anlayışı, güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır. Demokratik İttifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendine angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir.
Demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk üçlü sacayağına dayalı çizgi en doğru ve sonuç üretici siyasi platform durumundadır. İlgili tüm çevreleri bu temelde duyarlı olmaya çağırıyorum.
18.06.2019 İmralı Kapalı Cezaevi / Abdullah Öcalan”
ERDOĞAN NE DEDİ?
Açıklama üzerine tartışmaların başladığı dün akşam canlı yayına katılan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tabii çok ilginç olan nedir? Burada da Apo’nun yaptığı açıklamadır” dedi. Erdoğan, Abdullah Öcalan’ın bugün basına yansıyan HDP’nin bu seçimde tarafsız kalması gerektiği yönündeki açıklamasında iktidarın bir katkısı olup olmadığı sorusuna şöyle cevap verdi: “Olaya ben şöyle bakıyorum, bizim derdimiz o değil, çünkü oralardan bize ne gelir gelmez bunları az çok kestiriyoruz. Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında HDP, PKK kanadında yaşanan bu savaş, tabii Öcalan ve Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar mücadelesine doğru bir kayma gösteriyor. Hatta daha da ileri, dağ da bu işin içerisinde. Ben bunu biraz daha ileri taşıyorum, Avrupa da. Bu süreç içerisinde Öcalan, kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor. Bununla ilgili de çok sert açıklamaları var. Yani Demirtaş’a hesap sormaktan tutun da dağa hesap sormaya varıncaya kadar. Onların kendisine ihanet ettiği inancında ve bu ihaneti sebebiyle de onlara yönelik kesin tavırları var. Bu süreç içerisindeki yaptığı açıklamada tabii ‘Eğer siz beni destekliyorsanız, eğer benim arkamda olan bir partiyseniz, ben sizin ne oraya ne şuraya değil, siz kendi gücünüzü ortaya koymalısınız ve burada bunların herhangi birinden yana değil kendi tarafsızlığınızı ortaya koymalısınız gibi bir havanın içerisinde.”
Abdullah Öcalan’ın mesajında bir liderlik mücadelesi gördüğünü, mesajın Selahattin Demirtaş ve örgütün dağ kadrosuna verildiğini öne süren Erdoğan, “Bir siyasetçi olarak zaten ister istemez bu konuların hepsiyle belli bir ilgimiz olur. Ancak burada bir şeyin üzerinde durmamız lazım o da ben Kürt kardeşlerimin istismarına özellikle üzülürüm” dedi.
HDP EŞ GENEL BAŞKANLARINDAN AÇIKLAMA
Bu açıklamalar sonrasında HDP’nin İstanbul seçimindeki yaklaşımını nasıl olacağı üzerine gün boyu tartışmalar sürdü. HDP ise bugün bir açıklama yaparak, HDP’nin İstanbul seçimlerine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişikliğin söz konusu olmadığını duyurdu. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli imzalı açıklama şöyle:
“Dün itibariyle sürdürülen bir tartışmaya ilişkin HDP’nin görüş ve saptamalarını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz:
- HDP, demokratik siyasetin ve demokratik müzakerenin sembolü olan bir partidir. Türkiye’de yeni bir tarz-ı siyasetin temsilcisi olan HDP hakkında Sayın Öcalan’ın yaptığı açıklamalar, iktidar partisinin güncel siyasi hesaplarının ve seçim polemiklerinin çok üstünde tarihsel bir anlam ve derinliğe sahiptir.
- HDP, bir bütün olarak demokratik uzlaşma kültürü üzerinden toplumun demokratik dönüşümünü hedefler. Demokratik ittifakın gerçekleşmesi, demokrasi ve barış mücadelesinin başarıya ulaşması için çabalar. Bu nedenlerle de Sayın Öcalan’ın aynı bağlamdaki açıklamalarını demokrasi ve barışın kazanılması mücadelesi için çok hayati ve kıymetli görür. İktidar ve muhalefeti ile tüm toplumsal kesimlerin de sorunların çözümü konusunda bu demokratik yaklaşıma sahip olmaları beklentisi içindeyiz.
- İmralı ada hapishanesinde kendi görüş ve düşüncelerini çok sınırlı koşullarda açıklama imkanı olan ve halen tecrit ortamında tutulan Sayın Öcalan’ı ve tarihsel bir bağlam içinde söylediklerini taraflı-tarafsız, niyetli-niyetsiz güncel siyasal hesapların ve seçim polemiklerinin aracı haline getiren söylemler, başta Kürt sorununun demokratik çözümü olmak üzere toplumsal sorunlarımızın demokratik siyaset zeminindeki çözümünün imkanlarını zayıflatır, demokrasi ve barış mücadelesine zarar verir.
- Sayın Öcalan’ın demokrasi ve barış mücadelesinde önemli bir politik konuma sahip olan HDP’nin de kurucu fikriyatının mimarlarından olduğu unutulmamalıdır. Kürt sorununun demokratik çözümünün ve toplumsal barışın en önemli muhataplarından birisi olan Sayın Öcalan’a yönelik güncel faydacı ve ahlaki olmayan tutum Türkiye’nin barış, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesini de akamete uğratır. Eşit yurttaşlık temelinde birarada yaşamın toplumsal sözleşmesini hedefleyecek demokratik bir anayasa ittifakının ve demokratik uzlaşı kültürünün kök salması için, tarafı ne olursa olsun hukuk, adalet, evrensel değerler ve özgür siyaset temelinde herkesin tavrını belirlemesi gereklidir.
- İktidarın bir ajansı olarak çalışan AA’nın, sorumsuz tutumu basın ahlakının siyasal çıkarlar için nasıl ayaklar altına alındığını göstermek açısından ibretliktir. AA’nın tutumu İmralı’daki hukuk güvensizliğinin ve ihlalinin bir ispatıdır. Savcılığın ve idarenin sorumluluğundaki bir metin muhataplarına henüz ulaşmışken, AA’ya sızdırılmış olması 20 yıllık hukuk ve ahlak dışılığın da ispatıdır. Demokratik kamuoyu asıl bu keyfiliğe odaklanmalıdır. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AA’ya etik dışı bir şekilde sızdırılan bu metin üzerinden partimizi ve Sayın Öcalan’ı karşı karşıya getirmeye çalışması, siyasette ne kadar pragmatist davrandığını ve çaresiz kaldığını da göstermektedir.
- Sayın Öcalan’ın ürettiği Üçüncü Yol Stratejisinde ve çağrısında da belirtildiği gibi HDP, Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki kutuplaşma siyasetinde taraf değildir. Çatışmacı ve kutuplaştırıcı bir dille her şeyi ‘siyah-beyaz’ olarak tarif eden, karşıtlıklar üzerine inşa edilen, belli bir gerilim stratejisi eşliğinde sürdürülen, dikte edici bir siyaset tarzının Kürt sorunu dahil, bütün sorunları kronikleştirdiği ve demokratik çözüm imkanlarını tükettiği, giderek birlikte yaşama imkanlarını yok etmeye başladığı görmezden gelinemez. Seçim öncesi sürece damgasını vuran kibirli ve üstenci dil yerine, çatışmacı ve kutuplaştırıcı bir siyaset tarzı yerine, ikna edici bir dili ve demokratik siyaset tarzını egemen kılmak, sorunları demokratik müzakere yöntemleriyle çözmek, demokratik bir uzlaşma kültürünü geliştirmeye çalışmak yeni bir siyasi iklimin de başlangıç adımı olacaktır.
- Sayın Öcalan’ın yaptığı açıklamanın geniş siyasal perspektifi son derece nettir ve “üçüncü yol sizsiniz” demiştir. HDP’nin ‘üçüncü yol’ diye ifade ettiği demokrasi yoludur, barış yoludur. Bütün toplumsal kesimlerin demokrasi ortak paydasında buluşması yoludur.
- HDP nereden gelirse gelsin zulmün, haksızlığın ve zorbalığın karşısındadır. Bugüne kadar HDP olarak izlediğimiz politik strateji ve taktiklerle, güç kazandıkça oligarşik bir karaktere bürünen AKP iktidarını zayıflatarak demokratik değerlere dönmesine sağlamaya çalışmaktadır. Stratejimiz aynı zamanda toplumsal muhalif tüm güçleri de başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin tüm sorunlarına karşı demokratik duyarlılığa çekmeyi amaçlamaktadır. Bu bakımdan Sayın Öcalan’ın açıklaması ile HDP’nin şimdiye kadar yürüttüğü siyaset birbiri ile örtüşmektedir. Sayın Öcalan da, HDP de demokratik siyaset tarzında ısrarcıdır ve Türkiye’nin siyasi ve toplumsal sorunlarının çözümünü güncel bir gelişme olan sadece İstanbul seçimlerine indirgenmeyecek tarzda ele alınmasını önermektedir.
- İki tarihsel blok arasında taraf olmamaya ve Üçüncü Yol stratejisini kararlı ve ısrarlı bir şekilde sürdürmeye dayalı olarak HDP’nin İstanbul seçimlerine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişiklik söz konusu değildir.
Pervin Buldan – Sezai Temelli
HDP Eş Genel Başkanları
21 Haziran 2019”