27’ncisi düzenlenen Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, OHAL’in uzatılacağını söyledi. Erdoğan 12 ayın bile yetmeyeceği görüşünde. Erdoğan “birilerinin Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştığını” savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem projenin gerisindeki siluetler, hem de darbenin başarılı olması halinde hayata geçirilecek niyetler itibariyle 15 Temmuz, 1912’den 1923’e kadar geçen kısa sürede 5’te 1’e düşen topraklarımızdan elimizde kalan son parçanın işgali teşebbüsüydü” dedi. Ancak Erdoğan bu toprak azalmasının Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğuna ilişkin bir söz etmedi.
15 Temmuz’u ‘Türk milletinin ikinci bir Kurtuluş Savaşı’ olduğunu savunan Erdoğan, şunları söyledi: “Tarihte bize ne yaptılar? 1920’de bize Sevr’i gösterdiler, 1923’te Lozan’a bizi razı ettiler, birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar, her şey ortada. İşte şu anda işte şu anda Ege’yi görüyorsunuz değil mi? Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik; zafer bu mu? Oralar bizimdi, oralarda hala bizim camilerimiz var, mabetlerimiz var. Ama şu anda hala Ege’de ‘kıta sahanlığı ne olacak, havada ne olacak, denizde ne olacak’ bunları konuşuyoruz, hala bunun mücadelesini veriyoruz. Niye? İşte o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını vermediler, veremediler, veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Şayet aynen bu darbe de başarılı olsaydı herhalde Sevr’i dahi aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Güvenlik Kurulu’nun tavsiyesi, hükümetin kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayıyla 21 Temmuz’dan itibaren 3 ay süreyle olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini hatırlattı ve bu kararın kimileri tarafından speküle edilerek farklı yerlere çekildiğini dile getirdi.
OHAL uygulamalarının sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı ve günlük hayata hiçbir olumsuz yansıması olmayacağının daha kararın açıklanırken ifade edildiğini öne süren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararın geçen 2 ayı aşkın süreçte terör örgütleriyle mücadelenin etkinliğini artırma amacıyla uygulandığını, devlet içindeki yapılanmayla da mücadelede hızı artırdığını savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, olağanüstü halle ilgili uygulamaların Meclis’ten kaçırılmasının nedenini ise şu sözlerle açıkladı: “Olağanüstü hal uygulaması tamamen FETÖ ve PKK terör örgütleriyle daha etkin mücadele amacına yöneliktir. Ana muhalefet partisinin, olağanüstü hal yetkileriyle hayata geçirilen hususların Meclisin rutin çalışmalarıyla çözülebileceği görüşüne kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis’in bu noktada ne kadar hızlı çalıştığını gayet iyi biliyoruz, biz bu Meclis’in içinden geldik ve siyasette de hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlarla mukayese edilemeyecek kadar derin, bu işi iyi biliriz. Her şeyden önce Meclisin mevcut iç tüzüğü böyle pratik bir çalışma yürütülmesine imkân vermiyor. Daha da önemlisi, kolayca çözülebilecek nice meselenin Meclis’te nasıl aylarca, yıllarca sürüncemede bırakıldığını çok iyi bilirim. Üstelik Meclis’in mevcut gündemi zaten yeteri kadar yüklü, yeteri kadar ağır; bir de buna olağanüstü hal kapsamındaki işleri ilave etmeye kalkarsak Meclis tamamen tıkanır, kilitlenir.”
Olağanüstü halin ne kadar süreceğine ilişkin sözleri de şöyle oldu: “Dünyadan kimse Fransa’ya diyor mu, ‘siz niye 1 yıl olağanüstü hal ilan ettiniz’ diye? Bizim bakan arkadaşlara bunlar akıl veriyorlar, diyorlar ki, ‘1 yıl olağanüstü hal Türkiye için doğru değil, yani şu 3 ayı bir daha uzatmayın.’ Dur bakalım sabırlı ol, belki 12 ay da yetmeyecek. Kardeşlerim, bizim görevimiz nedir? Bu milletin can güvenliğini, mal güvenliğini, nesil güvenliğini, akıl güvenliğini korumaktır, devam ettirmektir, önce biz bunu sağlıyoruz. Onun için de kimse bize takvim belirlemesin, kimse bizim yol haritamızı tayin etmesin. Bu yol haritasını bu ülkenin hükümeti belirler, bu ülkenin kurumları belirler. Şimdi bunlar kalkıyor bize yol haritası çiziyor. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz, gerekli olan destekleri verdiniz? Hepsi bu darbenin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı, bunların hepsinin bilgileri bize ulaştı, geliyor. Zil takıp oynamaya çalışanlar veya o saati bekleyenler vardı. Ama Rabbim, milletim onlara bu fırsatı vermedi.”