20 AĞUSTOS 2015 – Benim bu muhtarlarla niye toplandığımı anlamaya çalışıyorlar. Farkına varmıyorlar ki ben bu muhtarlar sayesinde bütün ülkenin en ince damarlarına kadar sızıyorum. Bunlar polisin askerin girmediği yerlere bile girer.
Diğer yandan, bunları toplamaya benim başka bir yönden çok ihtiyacım var. Ben bu insanlar arasında kendimi büyük hissediyorum. Ben bu kudret ve zenginlik içinde huzurumu, Kasımpaşa’yı Beştepe’ye getirmekte buluyorum. Çünkü bu muhtarlar bana hâşâ sümme hâşâ Allah gibi bakıyor. Tapıyor. Ağzımdan ne çıksa ayakta alkışlıyor. Hain sözde aydınların bana akıttığı zehre panzehir oluyorlar, panzehir!
21 AĞUSTOS – Bekliyoruz ki insanları terör biraz daha vursun da oylar AK Parti’ye aksın diye ama anketler bozuk çıkmaya, üstelik bu şarkıcı-oyuncu takımı da parazite başladı. 2008’de bu Bülent Ersoy denilen şahıs “Oğlum olsa askere göndermezdim” demişti de, halkı askerlikten soğutmaktan beraat etmişti. Şimdi paralelcileri temizlediğimize göre bunların hepsi gününü görecektir.
Bunların artması ihtimaline karşı, YSK’ya önceden haber etmiştik, gün ayartlatmıştık, 1 Kasım’da seçim olacağını ilan ettim. Beştepe’nin yolunu bilmeyen Kılıçdaroğlu’na da kol saati gösterdim, vakit geçti hiç umutlanma anlamında.
22 AĞUSTOS – Geçen gün demiştim, “Halkımız kendi içindeki bölücü terör örgütü mensuplarını ayıklamak durumundadır” diye, onun sonuçlarını almaya başlıyoruz. Bu teröristler Kürt ya, Samsun’da Türkçe konuşmayan bir şahsı yakalamış halkımız, etkisiz hale getirip jandarmaya teslim etmiş. Yalnız, maalesef bir durum olmuş, şüpheli Suriyeli sığınmacı çıkmış. Olsun. Önemli olan bu zihniyeti böyle böyle yerleştirmektir.
23 AĞUSTOS – İşler iyi gidiyor. Ceyhan’da bir şehidimizin cenazesinde çocuğuna subay kıyafeti giydirmişler, babasının fotoğrafına bakarak amcasının kucağında ağladı. Eşi ve kardeşleri de tabutuna sarıldı. Fotoğraflar çekildi, yayınlandı. Her bir fotoğraf bir milyon oy demektir.
Ama hainler buralara da sızıyor. “Kahrolsun PKK, İşbirlikçi AKP” diye slogan atmışlar. Osmangazi’deki bir cenazede bir hain, “Daha kaç şehit gerekiyor!” diye bağırmış. Müezzinoğlu’na saldırmışlar. Birisi, THKP-C’liymiş, “Tayyip oğlunu askere gönder” sloganı atmış alçak.
Bu vesileyle söyleyeyim de öğrensinler: Bilal vatani görevini bedelli olarak başarıyla tamamladı. Ahmet Burak’ın da Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden kapı gibi “Askerliğe Elverişsizdir” raporu var, resmî, tasdikli. Üstelik çocuk şoktaydı, benim belediye başkanı olduğum sıradaki o müessif kazayı yaşamıştı, şarkıcı Sevim Tanürek’in ezilip öldüğü. Tamam mı!
Hain plan devam ediyor. Erzurum’daki bir cenazede şehidin amcası benim için “Kardeşi kardeşe kırdırıyor” demiş. Nallıhan’dakinde bir kadın “Başbakan, cumhurbaşkanı oğlunu yollasın” diye bağırtılmış. Aynı durum Silopi’de olmuş.
Bunlar neyse; asıl vahim olan Yarbay Mehmet Alkan olayı. Şehidin abisi imiş. Osmaniye’deki cenazeye üniformayla geliyor, tabutun üstüne kapanıyor, siyaset yapıyor: “Şu güne kadar ‘çözüm’ diyenler neden şimdi ‘sonuna kadar savaş’ diyor?”
Tam FETÖ ağzı. Hatta PKK. Zaten Alevi miymiş neymiş diyorlar. Görür gününü şimdi. Bunu tepki yarattırmadan suhuletle halletmek lazım. Sindire sindire. Attırana kadar. İbret-i alem olması lazım yoksa büyük bela olur başımıza.
Bu protestolar ne pahasına olursa olsun önlenmeli. Aktroller gibi partili gençlerimizden teşekkül edecek bindirilmiş kıtalar bu cenazelere önceden gitmeli, tedbir almalı. Çıra gibi yanarız yoksa.
İstihbarat da ulaştı şimdi, bu yarbay geçmişte bir asta suimuameleden 25 gün ceza almış. Yani insan haklarına da saygısı yok bunun. Açıklanması ertelenmiş olan bu
24 AĞUSTOS – Moralim bir parça düzeldi. Devletini-milletini seven bir baba çıktı, Tokat’taki cenazede şöyle dedi: “Bütün Türkiye gurur duysun. Bir evladım vardı bunu ben şehit verdim. Seve seve verdim gitti. Vatan sağolsun. Herkes çatlasın. Düşman çatlasın. Bu gurur bana yetti”. İşte aradığımız baba budur. Mükafatını iki cihanda da görecektir.
Başka teselli edici haberler geliyor. Alanya’daki bir cenazede cemaat HDP binasına yürümüş. İstiklal Marşı okumuş, ayağa kalkmayan birini dövmüş. Elleri dert görmesin. Burdur’da da halk HDP binasını taşlamış, kapıyı kırıp balkona Türk bayrağı çekmiş, parti tabelasını söküp ateşe vermiş. Aslanlar!
Bu halk hareketlerini kitabî olarak da desteklemek lazım. Bizden gelirse laf olur diye DYP’li eski bakanlardan birine söylettik, “HDP’nin kapatılması lazımdır” dedirttik.
***
Bu Abdullah oğlunu evlendiriyor, beni de şahit yazmış, mecburen gittik. Yarım saat ya kaldım ya kalmadım, işim var deyip ayrıldım. Bizde ailenin reisine dikelmek âdeti yoktur, rabbime şükür. Mecburen içine atacaktır. Ayrıca, liderlik bu arkadaşımızın hamurunda yoktur. Beni parti kurultayına çağırmayacaklar da ben onları oğlumun düğününe çağıracağım ha?
Lafı açılmışken yazayım, bu Ahmet’te de liderlik sıfırdır. Ne yapıyormuş sivrisinek gelince? “Sare Hanım gel de şunu öldür” diyormuş. Kendisi öldüremiyor. Senden lider mi olur be? Bir emir vereceksin, yüzlerle-binlerle koşacaklar şehit olmaya! Peygamberden hemen sonraki mertebe! Ve üstelik de babaları arkalarından ilan edecek: “Seve seve verdim gitti, vatan sağolsun, herkes çatlasın” diyecek…
Bu cümlelerin her biri yüz binlerce oy demektir!
25 AĞUSTOS – Bu HDP’li Selahattin uyanık. CHP ve MHP’nin reddettiği seçim kabinesine hemen atladı ki hem seçimi yakından görsün, hem de seçimde “AK Parti teröristlerle kabine kurdu” densin. Buna karşı tedbir almak lazım. Spor bakanlığı falan vererek seçmene şu mesajı ileteceğiz: “Biz bunları istiskal ediyoruz ama bunlar arsız, mutlaka bakan olmak hevesindeler, anayasa da mecbur ediyor”. Selahattin şimdi bir de “Ama’sız silah bırak” çağrısı yaptı PKK’ya. Zorla uyandırdık biz bu herifleri.
Ama halkımız daha uyanıktır ve beni anlamaya devam etmektedir. Şimdi de İzmit’te ve Kırşehir’de HDP binasına hücum edip hadlerini bildirdiler. Aktroller yarbayın ordudan atılmasını istediler. Bu çocuklara ne kadar masraf edilse azdır.
26 AĞUSTOS – Ahmet’e yetkiyi verdim. Ya Allah (c.c), bismillah, anketler şüpheli de olsa, başka hiçbir çarem kalmadı, seçime gidiyoruz. En olmazında, savaş vardır seçimler ertelenmiştir diyeceğim ama, nereye kadar?
Bütün imkanları sonuna kadar kullanıyoruz. İki gün önce Ağrı valimize demeç verdirttik. “Bir ilimizde 40’a yakın genç kız PKK tarafından dağa kaçırılarak iğfal ediliyor ve siz bu halde ailelerinize dönemezsiniz diyerek orada zorla tutuluyorlar” dedirttik. Aksini ispatlasınlar bunun şimdi. Bu valiyi yetiştiriyoruz, ileride içişleri bakanı yapabiliriz.