İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü görevine, en çok oyu alan Prof. Dr. Raşit Tükel yerine, ikinci sırada yer alan Prof. Dr. Mahmut Ak’ın atanmasının ardından yazılı bir açıklama yaptı. “Rektörlük seçimlerinde seçime katılan öğretim üyelerinin yarısına yakınından oy alan Prof. Dr. Raşit Tükel’in seçim başarısı, savunduğu ilkeler ve yönetim modeli çerçevesinde demokratik kamuoyunun bütünü için bir umut ve heyecan kaynağı olmuştur” denilen açıklamada üniversite öğretim üyelerinin ve bileşenlerinin açık desteğine rağmen YÖK’ün, en çok oyu alan Raşit Tükel’i sıralamada ikinci sıraya indirdiği hatırlatıldı. Raşit Tükel’in rektör olarak atanması dışında herhangi bir işlemin meşru görülmeyeceğiısı cesaretle ve büyük bir dayanışmayla duyurulduğuna vurgu yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı’nın, bizzat kendisi tarafından her fırsatta dile getirilen sandığa saygı ilkesini hiçe saydığı belirtildi. “Bu atama sadece İstanbul Üniversitesi’nde oy veren akademisyenlere ve süreçte Raşit Tükel’i destekleyen idari personele, taşeron işçilere ve öğrencilere değil tüm demokratik kamuoyuna karşı bir saldırı niteliğindedir” denilen açıklamanın devamında şu görüşler dile getirildi: “Üniversiteleri siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirme girişimlerine sonuna kadar direneceğimizin bilinmesini istiyoruz. Bizler öğretim üyelerinin korktuğu, araştırma görevlilerinin iş güvencesi kaygısı duyduğu, öğrencilerinin polis tarafından avlandığı bir üniversite değil; eşit katılımın, akademik liyakatın, iş güvencesinin ve demokratik yollardan kendini ifade etme kanallarının geçerli olduğu bir üniversite istiyor ve Raşit Tükel’e verilen desteğin bu hedef doğrultusunda ortaya çıktığını hatırlatıyoruz. Bizler İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi olarak en çok oyu almasına rağmen atanmayan Raşit Tükel’i tek meşru rektör olarak gördüğümüzü bir kez daha ifade ediyoruz. 12 Mart rektörlük seçimlerinden bu yana desteğini esirgemeyen tüm dostlarımıza teşekkür ediyor ve demokratik, özerk, bilimsel üniversite mücadelemizi çok daha güçlü bir biçimde sürdüreceğimize söz veriyoruz.”
