“…Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
ses ol, ışık ol, yumruk ol
…
…
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol.
(1968-Aydın mısın)
Şair-Yazar Rıfat Ilgaz, Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak tanınmıştır. Gerçekte böyle bir tanınmışlık; Onun, Edebiyatımıza yapmış olduğu büyük katkı dikkate alındığında açık bir eksiklik ve haksızlıktır. Rıfat Ilgaz, 2 Temmuz 1993’deki Sivas Katliamı’nın büyük acısı( özellikle yakın dostu, Rıfat Ilgaz’ın biyografisini de yazmış olan Yazar Asım Bezirci’nin ölümü) nedeniyle katliamdan beş gün sonra yaşamını yitirdiğinde, geride şiir, öykü, roman, köşe yazısı, anı, tiyatro oyunu ve çocuk edebiyatı alanlarında yazdığı elliyi aşkın eser bırakmıştır. Rıfat Ilgaz öncelikle şairdir. 1940 kuşağı olarak da nitelenen dönemin en güçlü yazarlarından biridir.
Rıfat Ilgaz, tek parti( CHP) Hükümetlerinin, emekten, ileriden, sosyalizmden, yana bütün aydın yazar, sendikacı, siyasetçilere karşı uyguladığı sindirme, ezme, yoketme politikasının en çarpıcı örneklerinden biridir. Yazdığı ” Sınıf” adlı şiir kitabı nedeniyle işkenceli polis sorgusu, mahkeme ve cezaevi ile tanıştı! Öğretmenlikten atıldı. Çocuklarının annesinden ayrılmak zorunda kaldı. ( Yusuf Kurçenli’nin yönettiği, Tarık Akan’ın başrolünü oynadığı Karartma Geceleri romanından uyarlanmış sinema filminde başarıyla anlatılmıştır)
Rıfat Ilgaz, yazdıklarında alaycı ve mizahi bir dili ustalıkla kullanan bir yazardır. Hababam Sınıfı dışında “Pijamalılar” romanında da yaşam boyu peşini bırakmayan ‘tüberküloz’ hastalığını ve hastane günlerini başarıyla anlatmıştır.
Toplumcu gerçekçi edebiyatın en önemli temsilcilerinden olan Rıfat Ilgaz, ‘Çocuklarım’ şiirinde eğitim sistemine yönelttiği anlamlı eleştirilerle, insan sevgisi ve sıcaklığına sahip bir öğretmen portresini belleklerimize kazır.
” Sizi yoklama defterinden öğrenmedim / haylaz çocuklarım./ Sınıfın en devamsızını/ bir sinema dönüşü tanıdım,/ koltuğunda satılmamış gazeteler./ Dumanlı bir salonda / kendime göre karşılarken akşamı/ nane şekeri uzattı en tembeliniz./…/…/çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun/ palto ayakkabı yüzünden/ kiminiz limon satar balıkpazarında,/ kiminiz Tahtakale’de çaycılık eder./…/…/ karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta,/ çevresini ölçtük dünyanın/ hesapladık yıldızların uzaklığını./ Orta Asya’dan konuştuk/ laf kıtlığında./birlikte neler düşünmedik/ burnumuzun dibindekini görmeden/ bulutlara mı karışmadık/Güz rüzgarlarında dökülmüş/ Hasta yapraklara mı üzülmedik/ serçelere mi acımadık kış günlerinde/ Kendimizi unutarak” ( Çocuklarım-Sınıf)
Özgürlükçü, aydınlık gerçekçi bir yazar olarak emekçilerin, yoksulların hak arama, örgütlenme, mücadele sürecinin aktif bir katılımcısı olmuştur. Ünlü Hababam Sınıfı Romanının sinemaya aktarılmasına sevinmiş, ancak sansür gerekçesiyle eserindeki ezberci, kopyacı, öğrenciyi dışlayan-suçlayan eğitim sistemine yöneltilen eleştirileri göstermeyip, eserin özünü değiştiren bu filmleri beğenmediğini ifade etmiş ve dava açmıştır.
Rıfat Ilgaz, Kastamonu-Cide doğumludur. 1970’li yıllarda Cide’ye yerleşen Rıfat Ilgaz, 12 Eylül’den sonraki günlerde, 70 yaşında hasta olmasına karşın gözaltına alınarak yaşamından ve yazdıklarından dolayı sorgulanmıştır. Anılarında ; ” Evimin basılarak göz altına alındığım, O günlerde ‘Yıldız Karayel’ romanı üzerinde çalışıyordum, kitabın adını öğrenen operasyonu yöneten komutanın anlamlı bir şekilde bu rüzgarın Cide’nin kuzeyindeki ülkeden esen rüzgar olup olmadığını…” sormasını anlatır. Rıfat Ilgaz çocuklar için yazdığı bir şiirinde kendini şöyle tanıtır:
” Sınıfın ozanıyım mimli
Hababam Sınıfı’nın yazarıyım ünlü
Kim ne derse desin çocuklar için yazdımhep.
İki iş tuttum ömür boyu köklü
Çocukları okutmaktı ilk işim
İkincisi
Yazdıklarımı çocuklara okutmak”
Rıfat Ilgaz, yazmaktan ve bu arada şiirden hiç vazgeçmeyen yazarlardandır. 12 Eylül’ün baskılar, işkenceler, gözaltılar, idamlar, yokluklarla dolu yıllarında yazdığı bir şiirde ‘ DİRENME’ sözünü öne çıkarır. O şiirden bir bölümle bitirelim.
” …
…
Çare yok
Tüm acılara direneceksin önce
Daha çok,
Acımalara direneceksin, iki,
Yokluğa, yoksunluğa… Üüüç.
Güler yüz göstermeyeceksin
Yüzüne gülenlere, dört!
En önemlisi
Ezenlere karşı direneceksin, beş!
Ezilenlerin yanıp yakınmalarına!
Etti mi altı!
Yedincisi mi, can yoldaşım,
Övgülere direneceksin,
Seni göklere çıkaran övgülere!
…” ( Yedi Canlı Olmak- Kulağımız Kirişte)