Dr. Vandana Shiva**
Çeviri: Ekin Keskin***
Gıdanın Ontolojisi ve Ekolojisi
Gıda bir meta değildir, laboratuarlarda ve fabrikalarda mekanik ve yapay bir biçimde bir araya getirilen bir “malzeme” değildir. Gıda hayattır. Gıda, yiyecek ağını oluşturan tüm varlıkların katkılarını bir arada tutar, yaşam ağını koruma ve yeniden inşa etme potansiyeline sahiptir. Ayrıca gıda nasıl yetiştirilip işlendiğine bağlı olarak sağlık ve hastalık potansiyeli de taşır. Gıda bu nedenle yaşam ağının geçer akçesidir.
Antik bir Upanişad’ın[1] bize hatırlattığı gibi “Her şey gıdadır, her şey başka bir şeyin gıdasıdır.”
İyi Gıda ve Gerçek Gıda sağlığın temelidir.
Kötü gıda, endüstriyel gıda, sahte gıda hastalığın temelidir.
Hipokrat, “Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun” demiş. Hindistan’ın antik yaşam bilimi olan Ayurveda’da gıdaya, bütün hastalıkları tedavi eden ilaç anlamında “sarvausadha” denir.
Endüstriyel gıda sistemleri, gıdaları birer metaya, daha sonra da laboratuarda oluşturulabilecek “malzemelere” indirgedi. Bu süreçte, hem gezegenin sağlığı hem de bizim sağlığımız neredeyse yok edildi.
Gezegendeki toprak, su ve biyolojik çeşitliliğin tahribatının % 75’ine, sera gazı salımının ise % 50’sine yol açan endüstriyel tarım, aynı zamanda gıda kaynaklı kronik hastalıkların % 75’ine neden olmaktadır. Sera gazlarından kaynaklı iklim değişikliğinin de % 50’sinin sebebi. Kimyasal tarım, toprağa, organik madde ve verimlilik kazandırmaz. Bunun yerine, çölleşme ve toprak kaybına yol açar. Ayrıca toprağın doğal su tutma kapasitesini tahrip ettiği için daha fazla su gerektirir. Endüstriyel gıda sistemleri, hem monokültürlerin yayılmasını sağlayarak hem de arıları, kelebekleri, böcekleri, kuşları öldüren ağıları (toxics) ve zehirleri kullanarak gezegenin biyolojik çeşitliliğini tahrip ediyor ve altıncı kitlesel yok oluşa neden oluyor.
Diğer taraftan, biyoçeşitliliği esas alan ve zehirsiz tarım, hem gezegeni gençleştirir hem de dönüm başına daha fazla besin üretir. İklim değişikliği çağında “Sıfır Açlığa” giden yolu gösterir.
Endüstriyel tarım ve ağılı gıda modeli, ekonomik güvenliğe ve gıda güvenliğine tek çözüm olarak sunulmuştur. Ancak, dünya çapında 1 milyardan fazla insan aç. 3 milyardan fazla insan gıda kaynaklı kronik hastalıklardan muzdarip.
Fosil yakıt ve kimyasal atık yoğun monokültürlere dayalı endüstriyel tarım, toprağın % 75’ini kullanmasına rağmen tükettiğimiz gıdanın sadece % 30’unu sağlamaktadır. Bu arada, toprağın sadece % 25’ini kullanan, biyolojik çeşitliliğe sahip küçük çiftlikler, gıdanın % 70’ini sağlıyor. Böyle devam edip, endüstriyel tarım ve endüstriyel gıdaların beslenmemizdeki payı % 45’e çıkarsa, ölü bir gezegenimiz olacak. Yaşamın ve gıdanın olmadığı bir gezegen.
Besinlerimizin ve gıda kültürlerimizin çeşitliliğini ve biyoçeşitliliğin sağlığımızı korumadaki rolünü görmezden gelen “Sahte Gıda ve Sahte Et”e çılgın hücum, gezegenimizi ve sağlığımızı yok etmeyi hızlandıracak bir yoldur.
GDO’lu Soya, Çevre ve Tüketiciler İçin Tehlikelidir
“Tüketicilere ve gezegenimize olan bağlılığımız, bizi genetiği değiştirilmiş soya kullanmaya nasıl yönlendirdi?”[2] başlıklı yeni bir makalede Impossible Foods’un Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Pat Brown şöyle diyor:
“Üretimimizi ölçeklendirmemizi veya ‘Impossible Burger’ı tüketicilere makul bir maliyetle sunmamızı sağlayacak en güvenli ve çevreye en duyarlı seçeneğin peşine düştük.”
Kral kelebeklerinin % 90’ının Roundup Ready Crops[3] (RR ürünleri) nedeniyle ortadan kaybolduğu ve bilim insanlarının “insectageddon”[4] (böcek mahşeri) diye tanımladıkları bir dönemde yaşadığımız verili iken, genetiği değiştirilmiş soya kullanımı, pek “çevreye duyarlı bir seçenek” olmasa gerek.
Bunu yazarken Pat Brown, yabani otların Roundup’a (tarım ilacı) karşı direnç geliştirdiği ve hâlihazırda çok daha fazla öldürücü herbisit gerektiren “süper yabani otlar” halini aldıkları konusundaki cehaletini ortaya koyuyor. Bill Gates ve DARPA[5] bile, Hindistan’da kutsal ve besleyici bir gıda olan amaranthı yok etmek[6] için gen sürücülerinin kullanılmasını istiyor, çünkü Amaranthus Palmeri isimli ot, ABD’nin ‘Roundup Ready soya’ yetişen tarlalarında, bir süper yabani ot haline gelmiştir.
Tüm dünyada GDO’ların ve Roundup’ın yasaklanması yönündeki hareketin büyüdüğü bir dönemde, GDO’lu soyayı “sahte et” olarak teşvik etmek, tüketiciyi hem hamburgerin ontolojisi hem de güvenlik iddiaları bakımından yanıltmak olacaktır.
Zenn Honeyutt ve Amerika’daki Anneler’in henüz kamuoyuna duyurdukları gibi, GDO bazlı “Impossible Burger”, yani Roundup ile yetiştirilen soya “güvenli” bir seçenek değil:
“Impossible Burger’in glisofat testi pozitif çıktı. Sağlık Araştırma Enstitüsü Laboratuarları[7] tarafından Impossible Burger’da tespit edilen glifosat seviyeleri,[8] Beyond Meat Burger’de tespit edilenden 11 kat daha fazlaydı. Toplam sonuç (glifosat ve onun değişmiş hali AMPA [aminometilfosforik asit]) binde 11,3 idi. Amerika’daki Anneler, Beyond Meat Burger’i de test ettirdi, onun sonuçları ise binde 1 çıktı.
“Bu örneklemin test sonucuna göre Impossible Burger’in, Beyond Meat Burger’den 11 kat daha yüksek glifosat kalıntıları içerebileceğini tespit etmek bizi şaşkına çevirdi. Bu yeni ürün, “sağlıklı” gıda için bir çözüm olarak pazarlanmaktadır, oysa binde 11 glifosat herbisit tüketimi çok tehlikeli olabilir. Sadece binde 0,1 glifosatın bile, bağışıklık sisteminin kalesini teşkil eden bağırsak bakterilerini yok ettiği[9] kanıtlanmıştır. Ben, tüketicilerin Impossible Burger’in sağlıklı olduğuna inandırılarak yanlış yönlendirilmelerinden çok ciddi biçimde endişe duyuyorum.”
Son açılan davalar, Roundup’ın kanserle bağlantılarını[10] gözler önüne sermiştir. Kanser vakalarına ilişkin tazminatların arttığı ortadayken, Roundup Ready GDO’lu soyaya yapılan yatırımlar, piyasaya karşı kör kalmaktır.
Ya da tüketicileri kandırma umudu Bayer/Monsanto’yu kurtarabilir.
Sahte gıdalarla ilgili başka bir ontolojik karışıklık daha var. Eti “sahte etten” uzak tutma iddiası, et benzeri ürünlerin satılması anlamına geliyor.
Pat Brown diyor ki: “Biz ete tadını veren “sihirli” molekül olan heme[11] (alsı) üretmek için genetiği değiştirilmiş maya kullanıyoruz –bu, Impossible Burger’ı, et tüketenlerin arzu ettikleri lezzet ve aroma patlamasını onlara veren bitki bazlı tek ürün haline getirmektedir.”
Bense bitki bazlı diyetin et tüketicileri için değil, vejeteryanlar ve veganlar için olduğunu düşünmüşümdür.
Büyük Gıda ve Büyük Para, Sahte Gıdaya Hücuma Yol Açıyor
Aslında, sahte gıdaların teşvik edilmesinin, daha çok GDO’lu tarıma ve abur cubur endüstrisine yeniden can vermekle ilgisi var gibi görünüyor. Buna karşı tehdit ise, organik, yerel, taze gıdaların gezegeni ve sağlığımızı iyileştirecek gerçek gıda olduğuna yönelik her yerde yükselen bilinç ve farkındalıktan geliyor. Sonuç olarak, “bitki bazlı gıda şirketlerine” yapılan yatırımlar, 2009’da neredeyse sıfır iken, 2018’de 600 milyon dolara kadar yükseldi. Ve bu şirketler daha fazlasını istiyorlar.
Pat Brown, “Bildiğimiz bir şey varsa, o da, geliştirilemez eski bir teknoloji, sürekli geliştirilebilir daha iyi bir teknoloji ile karşı karşıya kaldığında, oyunun sonuna gelinmesi artık an meselesidir” diyor ve ekliyor: “Yatırımcılarımızın bunu 3 trilyon dolarlık bir fırsat olarak gördüğünü düşünüyorum.”
Bu kâr ve kontrolle ilgilidir. Pat Brown ve Sahte Gıdaya Hücuma katılanların, ne canlı varlıklar ne yaşam ağının kendisi ne de canlı besinlerin bu ağı örmedeki rolleri hakkında dikkate değer bir bilgisi, bilinci ya da bunlara yönelik şefkati yoktur.
GDO’lu soya dâhil, “bitki bazlı beslenmeye” yönelik bu ani ilgileri, bizi ekosisteme ve diğer varlıklara bağlayan yaşayan bir sistem olan gıdanın, ontolojik olarak ihlalidir ve beslenmelerinde çeşitli bitkiler kullanan kültürlerin çeşitliliğinin farkında olmadıklarına işaret eder.
Çevre bilimleri, insan ve doğa arasındaki, farklı organizmalar arasındaki ve insan bedeni dâhil bütün canlı sistemler içindeki ilişkilerin ve bağlantıların tanınmasına dayanır. Bu yüzden de parçalı ve indirgenmiş bir bilim olarak değil de ekolojik bir bilim ve bir sistemler bilimi olarak gelişmiştir. Diyetler iklime ve iklimin izin verdiği yerel biyolojik çeşitliliğe uygun olarak gelişti. Toprağın, bitkilerin ve bağırsak mikrobiyomuzun biyolojik çeşitliliği bir bütün arz eder. Hint Uygarlığı’nda teknolojiler birer araçtır. Araçların etik, toplumsal ve ekolojik kriterlere göre değerlendirilmeleri gerekir. Araçlar/teknolojiler hiçbir zaman kerametleri kendinden menkul şeyler olarak görülmediler. Onlar herkesin esenliğine katkıda bulunmaları bağlamında değerlendirilmişlerdir.
Evrim, biyolojik çeşitlilik ve yaşam ağları, sahte gıda aracılığıyla, “geliştirilemez eski bir teknoloji” ve biyolojik çeşitliliği, ekosistemleri, insanların ve gezegenin sağlığını korumak ve iyileştirmek için çeşitli iklim ve ekosistemlerdeki çeşitli tarım ve gıda kültürlerinde gelişen sofistike bilginin yadsınması olarak yeniden tanımlanmaktalar.
Dünyada kimyasal olarak yetiştirilmiş, aşırı endüstriyel biçimde işlenmiş gıdaları dünyaya bir monokültür diyeti olarak empoze etmeye çalışan bir rapor hazırlatan Eat Forum’un,[12] FrESH[13] üzerinden abur cubur endüstrisiyle ve diğerlerinin yanı sıra Bayer, BASF, Cargill, Pepsico gibi Big Ag[14] ile ortaklıkları bulunuyor.
Bu nedenle sahte gıda, bir buçuk yüzyıldır devam eden gıda emperyalizmine ve çeşitlilik arz eden gıdaya ilişkin bilgilerimizin ve kültürlerimizin gıda kolonizasyonuna dayanmaktadır.
Büyük Gıda ve Büyük Para, Sahte Gıda Endüstrisinin arkasında. Bill Gates ve Jeff Bezos yeni kurulan işletmelere fon sağlıyor.[15]
Gıda emperyalizminin zihinlerimizi ve gıda kültürlerimizi sömürgeleştirmesinden kurtulmalıyız
Endüstriyel Batı, sömürgeleştirdiği kültürlere karşı her zaman kibirli ve cahilce davranmıştır. “Sahte Gıda”, sadece gıda emperyalizmi tarihindeki en son aşamadır.
Soya bin yıllardır gıda olarak tüketildiği Doğu Asya’nın bize bir hediyesidir. Önceden sadece içerdiği besleyici olmayan unsurları gidermek için fermente gıda olarak tüketilmekteydi. Ancak son zamanlarda, GDO’lu soya, bitki çeşitliliğini tahrip eden bir soya emperyalizmi yarattı. Belgelemiş olduğumuz üzere GDO’lu soya, zengin yemeklik yağ çeşitliliğinin ve Hint bakliyatının (dal[16]) bitki bazlı proteinlerinin çeşitliliğini tahrip etmeye devam etmektedir.
GDO’lu soya yağı Hindistan’a dayatılmaya başladığında ve köylerdeki yerel yağlar ve soğuk sıkım üniteleri yasa dışı ilan edildiğinde, Hindistan’ın gecekondularından kadınlar, beni kendi hardalımıza dönme hareketine davet ettiler.[17] Sağlıklı soğuk sıkım yağlarımızı, heksan ile ekstrakte edilmiş GDO’lu soya yağının istilasından korumak için “sarson (hardal) satyagrahayı”[18] başlattık. Heksan bir nörotoksindir.
Hintli köylülerin bakliyatların nitrojeni düzenlediğini bilmelerine karşın Batı, sera gazlarının, okyanuslardaki ölü bölgelerin ve ölü toprakların artmasına yol açan sentetik nitrojene dayalı tarımı endüstrileştiriyordu. Her gün tükettiğimiz “dal rotide”[19] kullanılan bakliyatın zenginliği hakkında hiçbir fikri olmayan İngiliz sömürgecileri, bunları hayvansal gıdalara indirgemişti. Chana, nohut, gahat, at nohutu[20], tur da güvercin bezelyesi oldu.
Gezegeni tehdit eden bir acil durumun, sağlıkla ilgili bir acil durumunun, çiftçilerin geçim sıkıntısı krizinin en tepe noktasındayız. Sahte Gıda bu acil çöküşü hızlandıracaktır. Gerçek gıda bize dünyayı, gıda ekonomilerimizi, gıda egemenliğini ve gıda kültürlerini gençleştirme imkânı tanıyor. Gerçek gıda sayesinde yiyecek kültürlerimizi ve bilincimizi sömürgeleşmekten kurtarabiliriz. Gıdanın canlı olduğunu ve bize hayat verdiğini hatırlayabiliriz.
GDO’lu Impossible Burger’i boykot edin. Tofu (soya peyniri) yapın. Bakliyat (dal) pişirin.
(*) Fake Food, Fake Meat: Big Food’s Desperate Attempt to Further the Industrialisation of Food https://www.independentsciencenews.org/health/fake-food-fake-meat-big-foods-desperate-attempt-to-further-industrialisation-food/
(**) Ekolojist, araştırmacı ve aktivist.
(***) Mülkiye Eğitim Merkezi Çeviri Çalışma Grubu.
————————–
[1] Upanişadlar, Hinduizm’in felsefi, daha çok da mistik yapıdaki kutsal kitaplarıdır, ç.
[2] https://medium.com/impossible-foods/how-our-commitment-to-consumers-and-our-planet-led-us-to-use-gm-soy-23f880c93408.
[3] Roundup Ready Crops (RR Ürünleri), (Monsanto’nun herbisit Roundup’ının aktif maddesi olan) herbisit glifosata dayanmalarını sağlamak için DNA’ları değiştirilen genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerdir, ç.
[4] Insect Armageddon, ç.
[5] Defense Advanced Research Projects Agency (İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı).
[6] https://www.mondialisation.ca/biodiversity-gmos-gene-drives-and-the-militarized-mind/5535469.
[7] https://hrilabs.org/.
[8] https://d3n8a8pro7vhmx.cloudfront.net/yesmaam/pages/8069/attachments/original/1557958339/COA_S0004900_Impossible_Burger_and_Beyond_Meat_patty_-_glyphosate.pdf?1557958339.
[9] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23224412.
[10] https://www.wsj.com/articles/bayers-roundup-woes-send-investors-fleeing-11558266059?mod=hp_lead_pos3
[11] https://impossiblefoods.com/heme/.
[12] https://eatforum.org/
[13] https://eatforum.org/initiatives/fresh/
[14] Tekel mahiyetindeki büyük tarımsal işletmeler, big agriculture, ç.
[15] https://vegnews.com/2019/2/jeff-bezos-bill-gates-and-richard-branson-lead-90-million-investment-to-create-next-vegan-impossible-burger
[16] Dal, Hindistan’da kurutulmuş, kırık bakliyat için kullanılan bir terimdir.
[17] https://www.independentsciencenews.org/health/indias-colourless-revolution-replacement-of-traditional-oils-by-soy-and-palm-oils/
[18] 1998’de GDO’lu hardala karşı Hindistan’da başlatılan bir direniş, ç.
[19] Yoğunluklu olarak mercimekle yapılan baharatlı bir Hindistan yemeği, ç.
[20] Macrotyloma Uniflorum, ç.