Erdoğan millete açıkça ilan etmişti: “Biz Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz! Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir!”
Yani savaşın içindeyiz! Bu vahşi hesaplaşmada biz de tarafız! “Sünni kardeşlerimiz”in yanındayız! Ve bunun için bizler de bombalar patlayınca, pırıl pırıl insanlar ölünce, içimiz ne kadar yanarsa yansın, fazla şaşırmamalıyız.
İyi de ne savaşı bu?
Ulusal savaş mı? Sınıf savaşı mı? Ya da şu veya bu yönüyle bir özgürlük savaşı mı?
Hayır, hiçbiri değil!
Bu savaş silah tüccarlarının, zalim diktatörlerin, aymaz ve hırsız politikacıların ve de gizli ajanlarının el birliğiyle marjinalliğe ittiği ve ruh hastası yaptığı insanların savaşı. Saldırıya onlar geçtiler; 7. yüzyıl yaşam koşullarına yeniden kavuşabilmek için önlerine çıkan her türlü “engel”i onlar yakıp yıkıyorlar. Ve ellerinden geldiğince yakıp, yıkmaya, öldürmeye de devam edecekler. Gerçek özgürlük tutkunlarının asıl sorumluların yakasına yapışıp, “Suçlu, ayağa kalk!” diyebileceği günlere kadar..