9 Ekim 2014’te polisin Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsüne saldırısı sonrasında darp edilerek gözaltına alınan araştırma görevlilerinin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefet ve yaralamadan yargılandıkları davanın ilk duruşması yapıldı. “Sanıkların” ifadelerinin alınmasının ardından duruşma 28 Nisan 2016 tarihine ertelendi.
Bu sabah görülen duruşma öncesinde başta Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye’den olmak üzere çok sayıda öğretim üyesi, öğrencilere ve araştırma görevlilerine destek vermek üzere Ankara Adliyesi’nin önünde buluştu.
Burada Eğitim Sen adına Genel Başkan Kamuran Karaca bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, Eğitim Sen Genel Örgütlenme ve Yükseköğretim Sekreteri İsmail Sağdıç, Eğitim Sen üyeleri, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden çok sayıda akademisyen ve öğrenci ile diğer üniversitelerden akademisyenler katıldı. Yoğun ilgi ve destek nedeniyle, salon değiştirilerek duruşma daha büyük bir salona alındı.
Basın açıklamasının ardından araştırma görevlileri ve öğrenciler avukatlarıyla birlikte kimlik tespiti için duruşma salonuna alındı.
Uzun süren kimlik tespitinin ardından, duruşmayı islemeye gelen çok sayıda öğretim üyesi ve kitle örgütü temsilcisi duruşma salonuna girdi. Salonun tamamen dolmasının ardından hakim tek tek savunmaları aldı.
Savunmalarda genel olarak, yapılan saldırını o gün yapılan Kobani eylemiyle ilgili olmadığı belirtildi. Araştırma görevlileri eylem sırasında kampüs dekanının kendilerinden yardım istediğini ve olay çıkmaması için öğrencilerin yanına gittiklerini söyledi. Eylem bitene kadar herhangi bir sorun yaşanmadığını söyleyen araştırma görevlileri, eylem bittikten yaklaşık 40 dakika sonra polisin kampüse girmesi üzerine olayların başladığını söylediler.
Kendilerinin eylemlere katılmadıkları halde, öğretim elemanı olduklarını söylemelerine rağmen darbedilerek gözaltına alındıklarını kaydeden araştırma görevlilerinin ardından öğrenciler savunmalarını yaptı.
Duruşma öncesi Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca tarafından okunan basın açıklaması şöyle:
“Ülkemiz bütün sınırları geçmek isteyen bir siyasal hırs ile kontrolden çıkmış bir biçimde uçuruma sürükleniyor. Siyasal iktidarı denetleyebilecek bütün kurumlar birer birer tasfiye ediliyor. Anayasanın iktidarı sınırlandırmak için öngördüğü parlamenter kurumlar işlevsizleştiriliyor; siyasal muhalefet kriminalize ediliyor; kamuoyunu özgürce oluşturmak üzere çalışan basın boyunduruk altına alınıyor; barışçıl toplumsal talepler bombalanıyor; ülkenin bir bölümünde sokağa çıkmak, sokakta yatan ölülerini uğurlamak, yaşamak yasaklanıyor.
Hakikati araştırmanın verdiği güç ile siyasi iktidarı eleştirme sorumluluğunu taşıyan akademinin varoluş koşulları, kaba güç ve şiddetle; hatta nefretini gazete sayfalarına dökenlerin iftira ve hakaretleriyle ortadan kaldırılmak isteniyor. Varlığını ancak hakikati açıklığıyla ortaya koymaya çalışarak sağlayacak olan üniversite, siyasal iktidarın hırslı emirlerine itaat etmeye zorlanıyor. Türkiye’nin en değerli bilim insanları, mesleklerinin gereğini yaptıkları için suçlu ilan ediliyor.
Bugün, Türkiye tarihinde ilk defa bilim insanlarının kampüs içinden darp edilerek gözaltına alınmasını takip eden bir davayı izleyeceğiz. Dava, kamu denetçiliğinin ön raporuna göre, bilim insanlarını hukuksuz biçimde gözaltına alan güvenlik görevlileri hakkında değil. Aksine hukuksuzca gözaltına alınan bilim insanları hakkında. Bu dava, 9 Ekim 2014’te Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’ne, kampus içinde hiçbir olay yokken, Rektör Erkan İbiş’in yazılı izniyle kampüse giren polisin, öğrencilerini korumaya çalışırken gözaltına aldığı üyelerimiz Aysun Gezen, Nail Dertli, Celil Kaya, Onur Can Taştan, İlkay Kara ve 18 öğrencimiz hakkında.
Sadece meslektaşlarının gözlemlerinin değil, gerçek bir sorumluluk göstererek çalışmasını hazırlayan kamu denetçiliğinin ön raporuna göre de bütün suçlamaların asılsız olduğu bu dava, sadece üniversitenin geleceği açısından değil, “bağımsız yargı”nın geleceği açısından da önemlidir. Çünkü, davaya konu olan olayda üyelerimizin kişi özgürlüğü, kötü muamele görmeme ve eğitim hakkı ile ifade, bilim ve sanat özgürlükleri ihlal edilmiş; bilim insanları öğrencilerin arasında darp edilerek insan onuru zedelenmiştir. Üyelerimize isnat edilen suçlar sadece onlara yöneltilmemiştir, demokratik üniversite ve bilimsel özgürlüğe de yöneltilmiştir.
Üniversite açıkça sindirilmek istenmektedir. Bunun için her türlü kirli yola başvurulmaktadır. Hafta sonu “Yeni Akit” isimli gazetenin Siyasal Bilgiler Fakültesi akademisyenlerini açıkça hedef göstermesi de bunun en açık ifadesidir! Dün ODTÜ, Hacettepe; bugün ise Siyasal Bilgiler Fakültesi… Akademisyenleri hedef haline getirenleri en sert dille kınıyoruz! Herkes bilmelidir ki üniversitelerimizi ve akademisyenlerimizi yalnız bırakmayacağız! Çünkü biliyoruz ki yaratılmak istenen korkudur; korkunun ve baskının olduğu yerde bilim olmaz.
Bizler,
Güvenlik, disiplin, tehdit gibi söylemlerle ve açılan soruşturma ve davalarla üniversitelerin birer korku yuvası haline getirilmesini kabul etmeyeceğimizi,
Akademisyenlerin ve öğrencilerimizin yanında olduğumuzu,
Üniversiteye, akademisyenlere ve haysiyetimize sahip çıkmak için baskılara direnmeye devam edeceğimizi,
İnsan toplum ve doğa yararına üniversite mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.”